"Para basma enflasyon olur" gibi klişe laflar vardır. Aklıma "Beyaz giyme toz olur, siyah giyme iz olur" geliyor bunları duyduğumda. Para basılmadığında neler olur? Bunu anlayabilmek için sizi bir fikir jimnastiğine, küçük bir simülasyona davet ediyorum.
Küçük bir köy düşünün. Fazla gelişmiş olmayan, beslenme, giyinme ve barınmanın dışında pek fazla ihtiyaçları bulunmayan bir köy olsun bu. Bu köy dünyadan izole olsun. Köylüler kendi ihtiyaçlarını birbirlerinden temin etmek yerine takas yerine muhtarın tedavüle koyduğu özel bir ağacın kurutulmuş yapraklarını kullandıklarını düşünün.
Bu köyde herkesin bir mesleği olsun. Kimisi çiftçilikle uğraşsın, köylülerin tarım ihtiyaçlarını karşılıyor olsun. Kimisi hayvancılıkla uğraşıyor olsun, hayvansal gıdaları temin ediyor olsun. Kimisinin pamuktan iplik yaptığını, kimisinin bu ipi dokuduğunu kimisinin de terzi olduğunu düşünün.
Yani köyde yaşamak için temel ihtiyaçları sağlayan her meslekten bir kişinin olduğunu düşünün. Bu insanlar ihtiyaçlarını muhtarın bunların cebine baştan koyduğu ağaç yapraklarıyla yaptıkları alışveriş yoluyla karşıladıklarını hayal edin. Ne kadar huzurlu bir köy değil mi?
Fakat birgün köye bir tefeci gelir. Muhtarın kanına girer. Doğan yeni çocuklar için artık yeni yaprak vermemesini ister. Artan nüfuslarıyla birlikte işgüçleri artmasına ve daha çok üretmelerine rağmen artık ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma gelirler. Halbuki herkes ihtiyacı karşılayacak üretimi yapmaktadır. Tek sorun ortada para yoktur. Gün tefeciye doğmuştur. Sıra ihtiyacı olanlara faizle başka bir ağacın yapraklarını vermeye gelmiştir. Bu arada tefeci her nasılsa muhtara o özel ağacı da kestirmiştir. Muhtar köylünün ihtiyacı olan yaprakları karşılamak için tefecinin yapraklarına mahkumdur. Tefeci muhtara da faizle yaprak vermeye başlar. Bilmiyorum bu hayali köy size tanıdık geldi mi?
Şimdi yapılması gerekenler nedir? Bir de ona bakalım. Öncelikle muhtar tefeciyi hiç dinlememeliydi. Doğan her çocuk için ailesine yapraklardan vermeliydi. Çünkü aksi takdirde üretim, fazlasıyla olmasına rağmen anlamsız yere çocuğun aç kalmasına sebep olacaktır. Bu aileye çocuk yapmayın demek gibidir.
Bunun dışında o çocuk iyi bir tüketici olduğu gibi tükettiğinden fazla iyi bir üreticidir. Çünkü insan tükettiğinden fazla üretebilen akıllı bir varlıktır. Bunun dışında, muhtar köylünün üretim kapasitelerini arttırmaları oranında da daha çok yaprağı garibanlara karşılıksız vermeliydi. Çünkü artan üretimin satın alınamadıktan sonra ne anlamı var? Fakirlik nasıl yok edilecek? Köylülerin refah seviyesi nasıl yükselmiş olacak? Ürettiğini tüketemeyen köylüler niye daha fazla üretmek için gayret etsinler?
Diyelim ki muhtar yaprağın dozunu kaçırdı. Köylüye haddinden fazla, ellerinde olanın 2 katını dağıttı. Ne olur? 10 yaprakla 1 çuval buğday alan köylü, en kötü ihtimalle 1 çuval buğdayı 20 yaprakla almaya başlar. Kaldı ki üretim fazla olduğundan belki bir çuval buğdayın fiyatı 20 yaprağa kadar çıkmayabilir bile. Peki böyle bir durumda köylünün alım gücü düştü mü? Hayır. Mağdur olan var mı? Hayır. Ama eğer muhtar yaprakları köylüye dağıtmak yerine tefeciye vermiş olsaydı. İşte bu felaket olurdu. Bu muhtarın ipi kendi boynuna geçirmesi olurdu.
Sonuca gelirsek para basmak alım gücünü azaltmaz. Yani enflasyon, alım gücü azalmadıkça bir tehlike değildir. Yeni klişemiz şu olsun. Para stoklama kriz olur, para saklama hırs olur. Bu köyün komşu köyle alışverişini başka bir yazıda anlatacağım.
- Uzayda yaşam / 28.01.2025
- Terörist muhalifler! / 12.12.2024
- Mustafa / 09.11.2024
- Üçüncü boyut / 29.10.2024
- Erzincan altın madeni / 09.10.2024
- Bağımlılıktan kurtulmak / 01.10.2024
- 23’ünde bir delikanlı / 27.09.2024
- MEM'de komşu köyle alışveriş / 21.09.2024
- Dava gardaşlığı / 13.09.2024