Kahr-ı İlahî-Ahmaklık Yine Kur'ân-ı Kerîm, peygamber kıssalarında kendini akıllı zanneden, bedbaht zalim ve gaddarların ahmakça hallerini bir ibret levhası halinde sergiler: Musa'nın (s.a.) amcaoğlu Karun, Allah Teala'nın kendisine bir çok ihsanda bulunduğu kimseydi. Üstelik Tevrat'ı en iyi okuyandı. Kendisine esrarlı ilimlerden "simya ilmi'' verilmişti. Zuhd ve takva sahibi idi. Lakin, Allah'ın (c.c.) kendisine hazîneler doluşu servet vermesi, onu Hakk'a yaklaştıracak yerde uzaklaştırdı. Servetini put haline getirdi.Musa (a.s.) Karun'a zekatının hesabını bildirince o, "bunları ben kazandım!'" diye cevap verdi. Üstelik dünya malı onu ahmaklaştırdığı için Musa'ya (a.s.) iftira etmeye bile yeltendi. Neticede hazineleri ile beraber yerin dibine gömülerek helak oldu ve kahr-ı İlahî'ye dûçar oldu.Aynı şekilde Hz.Hüseyin Efendimiz'i şehit eden bedbaht da:"Bu gün ben dünyanın en şerefli insanını katlettim!'" diyerek ruhî perişanlığını ve hamakatını îtiraf etmişti. Akıl, insanlık haysiyyet ve şerefini muhafazaya hizmet eden, insanı diğer mahlukattan ayıran çok kıymetli bir varlıktır. Kalpleri uyanık olan akıllı kimseler de insanlığın haysiyet ve şerefine ulaştıkları gibi aile ve milletlerini yüceltmişlerdir.Mesela II. Bayezid devri, Osmanlı kültür ve medeniyetinin temellerinin atıldığı bir dönemdir. Meşhur İtalyan mîmar ve ressam Leonardo da Vinci, II. Bayezid'e mektup yazıp İstanbul'daki cami ve diğer eserlerin plan ve projelerini bizzat kendisi yapmayı teklif edince, bu mektup sarayda sevinç uyandırdı. Derin ve ince bir tasavvufî anlayışa sahip olan II. Bayezid ise bu teklifi reddederek şöyle der :"Şayet bu teklifi kabul edersek ülkemizde kilise mîmârisi hakim olur, İslamî mimarimiz inkişaf edemez ve şahsiyet kazanamaz."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.