Önceki gün Haber merkezimizde konuşuyoruz. BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın 25 yaşındaki oğlu Sedar’ın, Yıldız Orta Cami’nde kılınan cenaze namazı ardından Gölbaşı Mezarlığı’nda toprağa verilmesi, bana Prof. Dr. Haydar Baş beyin, sade ve köklü medeniyet ölçüsünü hatırlattı. Arkadaşlarla bunu konuştuk.
Suriye konuşunda “nerede saf tutacaklarını kestiremeyen” kalbi ve kafası karışıklar için, Prof. Dr. Baş, 14-15 ay önce şunu hatırlatmıştı:
Esad ölse, hangi mezarlığa gömülecek? Müslüman mezarlığına…
Amerikan Başkanı ölse, hangi mezarlığa gömülecek? Hıristiyan-Haçlı mezarlığına!
O halde Müslümanın safı, kendisiyle aynı mezarlığa gömülecek olanın yanıdır; işgalci Haçlı’nın yanı değil!
***
Prof. Dr. Baş, aynı sade ve esaslı ölçüyü, Başbakan R. T. Erdoğan’ın “Libya’da NATO’nun ne işi var, böyle saçmalık mı olur” deyip üç-beş gün sonra İzmir’imiz NATO savaş üssü yapılarak Libya’nın bombalanmaya başladığı günlerde yaptı. Şunları hatırlatmıştı Prof. Dr. Baş:
Kaddafi’den İnsan Hakları ödülü almış Erdoğan, “Kaddafi’nin diktatör” olmasını Haçlı işgaline bahane gösteremez. O zaman adama, ödül verirken diktatör değildi de, bugün mu dikta oldu, diye sorarlar… Kaddafi’yi, hiç tanımam-bilmem?! Lakin hatasıyla-sevabıyla bir Müslüman olması bakımından, bir milyar tane Obama’ya Kaddafi’nin tırnağına değişmem. Kaddafi öldüğünde Müslüman mezarlığına defnedilecek; ötekisi Haçlı mezarlığına!
***
Erdoğan’ın, Obama ile sabah-akşam görüşürken BDP eşbaşkanı Ahmet Türk’e taktığı ve görüşmediği günlerde Prof. Dr. Baş, canlı yayında benzer ikazı yapmıştı: “Bir milyar tane Obama’yı Ahmet Türk’ün bir tırnağına değişmem! Obama öldüğünde Haçlı mezarlığına götürülecek; Allah sağlık-afiyet versin, Ahmet Türk öldüğünde ise Müslüman mezarlığına defnedilecek.”
Türk milletinin, birlik ve dirlik sırrı Çanakkale şehitliğinde saklı!
Mezarlar bir medeniyet kriteridir… Kıblesi bellidir.
Mezarlarımız, hem birlik ve dirliğimizin adresi, hem de hangi safta durmamız gerektiğinin de en sade ve köklü göstergesidir.
Yüreğinde bu en temel ve sade hakikati yitirenler, Haçlı’nın safına kayar, ülkemizde ve bölgemizde Haçlı’nın oyuncağı olur, ortada ne birlik kalır, ne dirlik!
***
Erdoğan, Saraybosna’dan İstanbul’a gelirken uçakta, Hz. Peygamber’e ve İslam’a hakaret eden filme Türkiye’den neden tepki gelmedi sorusuna cevaben çok önemli bir “gaz ifşaatı” yapıyor:
Arap sokağı ayaklandı ama Türkiye sakin, bizi diğerlerinden ayıran ne? Bunun nedeni bizim verdiğimiz mesajlardır. Son 10 senede aşırılıklar törpülendi. Bir anlamda paratoner gibi olduk, gaz aldık.
Anladınız mı, Türk milletimiz nasıl bu kadar tepkisiz, duyarsız ve nemelazımcı hale geldi, kim getirdi?
İsrail’e karşı “one minute” tiyarosu da böyle bir gaz alma operasyonuydu. Erdoğan, dün milletin gazını aldı; bugün kapı komşumuz Müslüman Suriye’ye karşı İsrail ile aynı safta mücadele ediyoruz. İsrail’in yayılmacı politikalarının önündeki en dirençli engel olan Suriye yönetimini ortadan kaldırmak için seferberlik halindeyiz.
***
Erdoğan’ın ifşaatına görre, AKP hükümeti, 10 yıldan beri milletin gazını alıyor.
Demokratik reflekslerini boşaltıyor… Haçlı dünyasının, Müslüman milletimizin “iman esaslarına, vatanına ve medeniyetine” yönelik en çirkef manevralarına karşı, çok basit ve en doğal tepkisini dahi veremiyor.
Erdoğan, bu gaz alma işinin Medeniyetler ittifakı ile gerçekleştirildiğine dikkat çekiyor!
Anlamayanlar anlasın, “dinler arası diyalog” ve bunun hükümet dilindeki adı olan “medeniyetler ittifakı” ne işe yararmış!?
Dün “Dinsiz devlet, yıkılacak elbet”, “Şeriat Hakkımız Söke Söke Alırız”, “Konya faşistlere mezar olacak” diye gaz verip milleti Beyazıt, Sultanahmet veya Konya meydanına yığanlar; bugün Müslüman milletimizi “iman esaslarına en çirkef hakaretleri yapan” işgalci Haçlı karşısında süt dökmüş kediye dönüştürmek için gaz alıyorlar!
Dün, Avrupalı ve Amerikalı ağabeylerinin “millete gaz ver”mek talimatını uyguluyorlardı, bugün “milletin gazını al”mak talimatını uyguluyorlar.
Türk milleti, bu gerçeği fark ettiği gün, bunların hali hava gazı gibi olur!
Suriye konuşunda “nerede saf tutacaklarını kestiremeyen” kalbi ve kafası karışıklar için, Prof. Dr. Baş, 14-15 ay önce şunu hatırlatmıştı:
Esad ölse, hangi mezarlığa gömülecek? Müslüman mezarlığına…
Amerikan Başkanı ölse, hangi mezarlığa gömülecek? Hıristiyan-Haçlı mezarlığına!
O halde Müslümanın safı, kendisiyle aynı mezarlığa gömülecek olanın yanıdır; işgalci Haçlı’nın yanı değil!
***
Prof. Dr. Baş, aynı sade ve esaslı ölçüyü, Başbakan R. T. Erdoğan’ın “Libya’da NATO’nun ne işi var, böyle saçmalık mı olur” deyip üç-beş gün sonra İzmir’imiz NATO savaş üssü yapılarak Libya’nın bombalanmaya başladığı günlerde yaptı. Şunları hatırlatmıştı Prof. Dr. Baş:
Kaddafi’den İnsan Hakları ödülü almış Erdoğan, “Kaddafi’nin diktatör” olmasını Haçlı işgaline bahane gösteremez. O zaman adama, ödül verirken diktatör değildi de, bugün mu dikta oldu, diye sorarlar… Kaddafi’yi, hiç tanımam-bilmem?! Lakin hatasıyla-sevabıyla bir Müslüman olması bakımından, bir milyar tane Obama’ya Kaddafi’nin tırnağına değişmem. Kaddafi öldüğünde Müslüman mezarlığına defnedilecek; ötekisi Haçlı mezarlığına!
***
Erdoğan’ın, Obama ile sabah-akşam görüşürken BDP eşbaşkanı Ahmet Türk’e taktığı ve görüşmediği günlerde Prof. Dr. Baş, canlı yayında benzer ikazı yapmıştı: “Bir milyar tane Obama’yı Ahmet Türk’ün bir tırnağına değişmem! Obama öldüğünde Haçlı mezarlığına götürülecek; Allah sağlık-afiyet versin, Ahmet Türk öldüğünde ise Müslüman mezarlığına defnedilecek.”
Türk milletinin, birlik ve dirlik sırrı Çanakkale şehitliğinde saklı!
Mezarlar bir medeniyet kriteridir… Kıblesi bellidir.
Mezarlarımız, hem birlik ve dirliğimizin adresi, hem de hangi safta durmamız gerektiğinin de en sade ve köklü göstergesidir.
Yüreğinde bu en temel ve sade hakikati yitirenler, Haçlı’nın safına kayar, ülkemizde ve bölgemizde Haçlı’nın oyuncağı olur, ortada ne birlik kalır, ne dirlik!
***
Erdoğan, Saraybosna’dan İstanbul’a gelirken uçakta, Hz. Peygamber’e ve İslam’a hakaret eden filme Türkiye’den neden tepki gelmedi sorusuna cevaben çok önemli bir “gaz ifşaatı” yapıyor:
Arap sokağı ayaklandı ama Türkiye sakin, bizi diğerlerinden ayıran ne? Bunun nedeni bizim verdiğimiz mesajlardır. Son 10 senede aşırılıklar törpülendi. Bir anlamda paratoner gibi olduk, gaz aldık.
Anladınız mı, Türk milletimiz nasıl bu kadar tepkisiz, duyarsız ve nemelazımcı hale geldi, kim getirdi?
İsrail’e karşı “one minute” tiyarosu da böyle bir gaz alma operasyonuydu. Erdoğan, dün milletin gazını aldı; bugün kapı komşumuz Müslüman Suriye’ye karşı İsrail ile aynı safta mücadele ediyoruz. İsrail’in yayılmacı politikalarının önündeki en dirençli engel olan Suriye yönetimini ortadan kaldırmak için seferberlik halindeyiz.
***
Erdoğan’ın ifşaatına görre, AKP hükümeti, 10 yıldan beri milletin gazını alıyor.
Demokratik reflekslerini boşaltıyor… Haçlı dünyasının, Müslüman milletimizin “iman esaslarına, vatanına ve medeniyetine” yönelik en çirkef manevralarına karşı, çok basit ve en doğal tepkisini dahi veremiyor.
Erdoğan, bu gaz alma işinin Medeniyetler ittifakı ile gerçekleştirildiğine dikkat çekiyor!
Anlamayanlar anlasın, “dinler arası diyalog” ve bunun hükümet dilindeki adı olan “medeniyetler ittifakı” ne işe yararmış!?
Dün “Dinsiz devlet, yıkılacak elbet”, “Şeriat Hakkımız Söke Söke Alırız”, “Konya faşistlere mezar olacak” diye gaz verip milleti Beyazıt, Sultanahmet veya Konya meydanına yığanlar; bugün Müslüman milletimizi “iman esaslarına en çirkef hakaretleri yapan” işgalci Haçlı karşısında süt dökmüş kediye dönüştürmek için gaz alıyorlar!
Dün, Avrupalı ve Amerikalı ağabeylerinin “millete gaz ver”mek talimatını uyguluyorlardı, bugün “milletin gazını al”mak talimatını uyguluyorlar.
Türk milleti, bu gerçeği fark ettiği gün, bunların hali hava gazı gibi olur!
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019