Kaynak: Kitap ve Sünnet'ti
2-Hz. Peygamber'in (as) vefatından sonra fıkıh ilmi
Ashab-ı Kiram, Resulullah'ın (as) vefatından sonra da Kur'an'da bulamadıkları hükümler için, O'nun (as) sünnetine müracaat etmişlerdir.
Hz. Ebubekir (ra), bir konuda, bir sünnet hatırında yoksa, diğer ashaba, "Aranızda bu iş hakkında Peygamber Efendimizden (as) bir sünnet hıfzetmiş olan bir kişi var mıdır?" diye sorardı.
Hz. Ömer ve fetva veren diğer sahabeler ve onların yolundan giden tabiin ve tabiinin arkasından gelen nesil, sünnete muhalefet etmediler.
Ashab-ı Kiramın her biri, Peygamber Efendimizden (as) görüp duyduklarını, anlama ve hıfzetme derecesinde aynı değillerdi. Ashab-ı Kiramdan, Medine'de yaşayan bir topluluk, Zeyd b. Sabit'in (ra) mezhebi ile fetva verirlerdi. Hz. Peygamber'den (as) söz hıfzetmemiş oldukları şeylerden bir kısmını ondan almışlardı. Ashabı Kiram ilimde çok önde oldukları halde, kendilerine arzedilen hadiseler hakkında başkasına danışırlardı.
Miras ilmi, Hz. Ayşe'den (ra) sorulurdu. HükÜm verme konuları Hz. Ebubekir'e (ra) iletilirdi. O da, Kitap ve Sünnetten bildiği şeyler ile onlar hakkında hüküm verirdi. Eğer bulamazsa, yanında bulunan diğer sahabeden sorar, onlardan aldığı bilgiye göre hüküm verirdi. Onlarda da bilgi bulamazsa kendi ictihadı ile hareket ederdi.
Dört Halife, birçok meselede, Sahabe-i Kiramı toplar kendilerine durumu zor gelen meseleleri onlara arzederdi. Belki onlarda, bu konuda, Kur'an'dan bir ilim, Hz. Peygamber'den (as) bir Hadis mevcut olabilir düşüncesi ile bu ilmi meşveret yapılırdı. O konuyu tartışırlar, ayrıntılı bilgi elde ederlerdi.
Hz. Ömer, Hz. Abdullah b. Mes'ud, Hz. Zeyd b. Sabit;, Hz. Ali, Hz. Ubey b. Ka'b, Hz. Ebû Musa El-Eşari birbirlerinden fetva sorarlardı.
Ashab-ı Kiramın ençok fetva verenleri yedi kişi idi. Bunlar; Hz. Ömer, Hz. Ali, Hz. Abdullah b. Mesud, Hz. Ayşe, Hz. Zeyd b. Sabit, Hz. Abdullah b. Abbas ve Hz. Abdullah b. Ömer idi. Bu zatlardan herbiri ilmin bir sahasında mütehassıs idiler. Hz. Ayşe, feraiz ilminde, helal ve haram bilmede, önde gelirdi.
Ömer NECATİ
2-Hz. Peygamber'in (as) vefatından sonra fıkıh ilmi
Ashab-ı Kiram, Resulullah'ın (as) vefatından sonra da Kur'an'da bulamadıkları hükümler için, O'nun (as) sünnetine müracaat etmişlerdir.
Hz. Ebubekir (ra), bir konuda, bir sünnet hatırında yoksa, diğer ashaba, "Aranızda bu iş hakkında Peygamber Efendimizden (as) bir sünnet hıfzetmiş olan bir kişi var mıdır?" diye sorardı.
Hz. Ömer ve fetva veren diğer sahabeler ve onların yolundan giden tabiin ve tabiinin arkasından gelen nesil, sünnete muhalefet etmediler.
Ashab-ı Kiramın her biri, Peygamber Efendimizden (as) görüp duyduklarını, anlama ve hıfzetme derecesinde aynı değillerdi. Ashab-ı Kiramdan, Medine'de yaşayan bir topluluk, Zeyd b. Sabit'in (ra) mezhebi ile fetva verirlerdi. Hz. Peygamber'den (as) söz hıfzetmemiş oldukları şeylerden bir kısmını ondan almışlardı. Ashabı Kiram ilimde çok önde oldukları halde, kendilerine arzedilen hadiseler hakkında başkasına danışırlardı.
Miras ilmi, Hz. Ayşe'den (ra) sorulurdu. HükÜm verme konuları Hz. Ebubekir'e (ra) iletilirdi. O da, Kitap ve Sünnetten bildiği şeyler ile onlar hakkında hüküm verirdi. Eğer bulamazsa, yanında bulunan diğer sahabeden sorar, onlardan aldığı bilgiye göre hüküm verirdi. Onlarda da bilgi bulamazsa kendi ictihadı ile hareket ederdi.
Dört Halife, birçok meselede, Sahabe-i Kiramı toplar kendilerine durumu zor gelen meseleleri onlara arzederdi. Belki onlarda, bu konuda, Kur'an'dan bir ilim, Hz. Peygamber'den (as) bir Hadis mevcut olabilir düşüncesi ile bu ilmi meşveret yapılırdı. O konuyu tartışırlar, ayrıntılı bilgi elde ederlerdi.
Hz. Ömer, Hz. Abdullah b. Mes'ud, Hz. Zeyd b. Sabit;, Hz. Ali, Hz. Ubey b. Ka'b, Hz. Ebû Musa El-Eşari birbirlerinden fetva sorarlardı.
Ashab-ı Kiramın ençok fetva verenleri yedi kişi idi. Bunlar; Hz. Ömer, Hz. Ali, Hz. Abdullah b. Mesud, Hz. Ayşe, Hz. Zeyd b. Sabit, Hz. Abdullah b. Abbas ve Hz. Abdullah b. Ömer idi. Bu zatlardan herbiri ilmin bir sahasında mütehassıs idiler. Hz. Ayşe, feraiz ilminde, helal ve haram bilmede, önde gelirdi.
Ömer NECATİ
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.