Amerika'nın en ünlü popçusu Michael Jackson'ın Müslüman olduğu yönünde haberlerin ayyuka çıktığı günün aynı saatlerinde Fransa'da da ilginç bir gelişme yaşandı.
Fransızlar'ın Katolik Cumhurbaşkanı Jacgues Chirac, sözde demokratik ve laik açılımlar adına eğitim kurumlarından ve kamusal alanlardan dini sembolleri yasaklayan yasayı onayladığını açıkladı.
Türkiye'de sık sık vurgusu yapılan ve hangi çerçeveye oturtulduğu tam olarak belirlenemeyen kamusal alan tartışmalarıyla şimdi de Fransızlar meşgul olmaktaydılar.
Fransız siyasetçiler bu adımı atarken, ne ilginçtir, Türkiye'den esinlenlendiklerini, mevcut hükümetten ilham aldıklarını söylüyorlardı.
Hıristiyan orijinli Avrupa Birliği'nin en önemli aktörlerinden Fransa'ya örnek teşkil ediyormuşuz da haberimiz yokmuş.
İthalatını Fransa'dan yaptığımız Laiklik'in en üstün savunucusu olduğumuzu bir kez daha tüm dünyaya ilan ederken, Fransa'dan daha laik olduğumuzu da göstermiş olduk.
Dini yapılanmaların ve örgütlenmelerin masaya yatırıldığı, inanç sistemlerini temsil eden aksesuar(!)ların incelemeye alındığı Anayasal komisyon çalışmaları Fransa'da geçen yıldan itibaren incelemeye alınmıştı.
Taslak hazırlandı ve gündeme bomba gibi düştü. "Fransa laikti ve laik kalacaktı''...
Saddam'ın yakalanmasıyla ABD'nin, HSBC saldırılarıyla İngiltere'nin, sinagog patlamalarıyla İsrail'in konuşulduğu bir ortamda kendini geri planda hisseden Fransa bir çıkış yapmalıydı ve yaptı da.
Tüm dünya şimdi Fransa'yı ve Chirac'ı konuşuyor.
Fransız komisyonunun yasalaşan kararının içeriğine bakıldığında, Yahudiler için Kipa ve Davut Yıldızı'nın, Hıristiyanlar için haç sembolleri ve takılarının, Müslümanlar için ise başörtüsünün kapsama alındığı ve Fransız devletinin resmi alanlarında yasaklandığı görülüyor.
Laiklikten ne kadar dem vursa da Fransa Katolik bir devlet. Mevcut Beşinci Cumhuriyet, Fransız ihtilalinden beri dini referansları kabul etmiyor; ama bunu ne derece objektif standarta oturtuyor tartışma konusu. Katı yönetim erki ile kilise tahakkümünü eşit mesafede tutmaya çalışan Fransızların bu uygulamada karnesi oldukça zayıf. Laiklik adına bazı dinler referans gösterilip, onlara vize verilirken diğerleri tukaka edildi.
Katolik çoğunluk, kendi dini eğitim ve öğretimlerini türlü engellemelere rağmen rahatlıkla sürdürebiliyorlar. Ülkede güçlü konumda bulunan ve siyasal karar alma mekanizmalarında etkili ağırlığa sahip Yahudiler de inanç ve öğretilerini kısmi yasaklara rağmen yaymaya devam ediyorlar. Ama her geçen gün ülke içerisinde çığ gibi büyüyen ve ülkenin resmi olarak ikinci büyük dini pozisyonundaki İslam ve Müslümanlar ise idari ve siyasal karar sürecinde etkili değiller. Gelişen islam, marjinal kurum ve örgütlerce temsil ediliyor hepsi bu.
Müslümanların ülkenin dört köşesinde yayılı olmaları ve başka Kuzey Afrika ülkelerinden gelen insanlar olmak üzere siyasal bir bütünlük oluşturamamaları da bunda etkili.
Bu sosyolojik ve ekonomik güçlüğe Fransız yöneticilerinin dini ve siyasal baskıları da eklenince potansiyel güç şişede patlamaya hazır halde bırakılıyor.
Cumhurbaşkanı Chirac'ın kanun haline getirdiği kararı bu eksende yorumlamak gerekiyor. Fransa'da yaklaşık 5 milyon müslüman yaşamakta. 5 milyonluk gücün nereye ve ne dereceye kadar şişede tutulacağını sanıyorsunuz?
Fransız Cumhurbaşkanı Jacgues Chirac ateşle oynuyor farkında değil.
Ünlü Popçu Jackson bile gerçeği görürken Chirac'ın gerçeklerden kaçması neyle açıklanabilir?
Fransızlar'ın Katolik Cumhurbaşkanı Jacgues Chirac, sözde demokratik ve laik açılımlar adına eğitim kurumlarından ve kamusal alanlardan dini sembolleri yasaklayan yasayı onayladığını açıkladı.
Türkiye'de sık sık vurgusu yapılan ve hangi çerçeveye oturtulduğu tam olarak belirlenemeyen kamusal alan tartışmalarıyla şimdi de Fransızlar meşgul olmaktaydılar.
Fransız siyasetçiler bu adımı atarken, ne ilginçtir, Türkiye'den esinlenlendiklerini, mevcut hükümetten ilham aldıklarını söylüyorlardı.
Hıristiyan orijinli Avrupa Birliği'nin en önemli aktörlerinden Fransa'ya örnek teşkil ediyormuşuz da haberimiz yokmuş.
İthalatını Fransa'dan yaptığımız Laiklik'in en üstün savunucusu olduğumuzu bir kez daha tüm dünyaya ilan ederken, Fransa'dan daha laik olduğumuzu da göstermiş olduk.
Dini yapılanmaların ve örgütlenmelerin masaya yatırıldığı, inanç sistemlerini temsil eden aksesuar(!)ların incelemeye alındığı Anayasal komisyon çalışmaları Fransa'da geçen yıldan itibaren incelemeye alınmıştı.
Taslak hazırlandı ve gündeme bomba gibi düştü. "Fransa laikti ve laik kalacaktı''...
Saddam'ın yakalanmasıyla ABD'nin, HSBC saldırılarıyla İngiltere'nin, sinagog patlamalarıyla İsrail'in konuşulduğu bir ortamda kendini geri planda hisseden Fransa bir çıkış yapmalıydı ve yaptı da.
Tüm dünya şimdi Fransa'yı ve Chirac'ı konuşuyor.
Fransız komisyonunun yasalaşan kararının içeriğine bakıldığında, Yahudiler için Kipa ve Davut Yıldızı'nın, Hıristiyanlar için haç sembolleri ve takılarının, Müslümanlar için ise başörtüsünün kapsama alındığı ve Fransız devletinin resmi alanlarında yasaklandığı görülüyor.
Laiklikten ne kadar dem vursa da Fransa Katolik bir devlet. Mevcut Beşinci Cumhuriyet, Fransız ihtilalinden beri dini referansları kabul etmiyor; ama bunu ne derece objektif standarta oturtuyor tartışma konusu. Katı yönetim erki ile kilise tahakkümünü eşit mesafede tutmaya çalışan Fransızların bu uygulamada karnesi oldukça zayıf. Laiklik adına bazı dinler referans gösterilip, onlara vize verilirken diğerleri tukaka edildi.
Katolik çoğunluk, kendi dini eğitim ve öğretimlerini türlü engellemelere rağmen rahatlıkla sürdürebiliyorlar. Ülkede güçlü konumda bulunan ve siyasal karar alma mekanizmalarında etkili ağırlığa sahip Yahudiler de inanç ve öğretilerini kısmi yasaklara rağmen yaymaya devam ediyorlar. Ama her geçen gün ülke içerisinde çığ gibi büyüyen ve ülkenin resmi olarak ikinci büyük dini pozisyonundaki İslam ve Müslümanlar ise idari ve siyasal karar sürecinde etkili değiller. Gelişen islam, marjinal kurum ve örgütlerce temsil ediliyor hepsi bu.
Müslümanların ülkenin dört köşesinde yayılı olmaları ve başka Kuzey Afrika ülkelerinden gelen insanlar olmak üzere siyasal bir bütünlük oluşturamamaları da bunda etkili.
Bu sosyolojik ve ekonomik güçlüğe Fransız yöneticilerinin dini ve siyasal baskıları da eklenince potansiyel güç şişede patlamaya hazır halde bırakılıyor.
Cumhurbaşkanı Chirac'ın kanun haline getirdiği kararı bu eksende yorumlamak gerekiyor. Fransa'da yaklaşık 5 milyon müslüman yaşamakta. 5 milyonluk gücün nereye ve ne dereceye kadar şişede tutulacağını sanıyorsunuz?
Fransız Cumhurbaşkanı Jacgues Chirac ateşle oynuyor farkında değil.
Ünlü Popçu Jackson bile gerçeği görürken Chirac'ın gerçeklerden kaçması neyle açıklanabilir?
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005