Hadi lütfen bir çay veya kahve alın kendinize!
Biraz uzunca bir sohbete davetlimsiniz.
Bugün, epeydir niyetlenip bir türlü söylemeye fırsat bulamadığım bir konuya dokunacağım.
Kastım öncelikle, Milliyetsiz Milliyetçiler'in cirit attığı ülkem ve fikir dünyamda, canımı sıkan; "bilgisiz ilgililerin ve ilgisiz bilgililer"in canlarını sıkmaktır!
Kısaca; "Mensup olduğu milleti sevmek ve her alanda geliştirerek yükseltmek, rahat ettirmek ülküsü" şeklinde tanımlayabileceğim, "milliyetçilik"e karşı çıkanları bilerek inciteceğim!
Son zamanlarda Milliyetçiliğe ve Türk Mİlletçiliği'ne karşı amansız bir saldırı başladı!
Bu konuyu önemsemek, gereken tedbiri almak, her Müslüman-Türk'ün olduğu gibi, "Türk Milletçileri"nin de birinci ve aslî görevleridir.
Algı operasyonlarıyla tahrîk edenle, tahrîk edilenin yerlerini değiştirmeğe çalıştılar yıllarca!
Vatan bölünmesin, Ezan dinmesin, Bayrak inmesin, Millet bütünlüğü zarar görmesin ve Devlet ilelebet yaşasın diye bedel olarak verdiğimiz Şehitlerin cenaze törenlerindeki kalabalıktan korkan gayr-ı millî siyasiler, bu gönüllü sessiz kalabalığı istismar ederek o kalabalık üzerinden millete iftiralar ettiler!
Şehide görevini yapmak için toplanan kalabalığı suçlarken Hükumeti ha-bire tehdit eden siyasallaşmış dokunulmaz PKK'lıları şımartmayı da sürdürdüler!
Terörist leşlerini PKK paçavrasına sararak millî vergilerden maaş alan, milletvekili yeminine ihanet eden nankörlerin ve belediye başkanlarının katıldığı cenaze törenlerine, "ileri demokratça" müsamaha gösterdiler!
Güvenlik güçlerini; mesai ve silah arkadaşlarını, eşlerini, çocuklarını katledenlere yapılan törenleri, içleri kan ağlayarak izlemek zorunda bıraktılar!
Küresel sermayenin Türkiye temsilcisi sermayedarlar, ateşkes sağlanması için PKK'dan ricada bulunarak onlara hükmi şahsiyet verdiler!
Yetmedi!
Her gün, yeni bir PKK saldırısı, yeni bir PKK kalleşliği ile muhatapken; "Bölgede Küresel gücüz!" diye övünen, Genel Kurmay Başkanı korumasında, geniş kapsamlı bir operasyon esnasında siperde çömelen, diklenmeden dik duran BOP Eş Başkanı Başbakana rağmen; güpegündüz sokak ortasında Askerler infaz edildi, güpegündüz yol kesip kimlik kontrolü yapan PKK askerlerimizi dağa kaldırdı, Başkent sokaklarında güpegündüz 75 metre kablo döşeyerek askerimize karşı bombalı tuzak kuruldu!
Ülkenin göbeğinde Başbakanlık Korumaları'nın yolu kesilip şehit edilirken, Siyasi İrade; "Açılıma zarar verir karışmayın!" talimatı verdi!
Bölücülüğün her türlüsünün demokratik insan haklarından sayıldığı ülkemizde, Türk'ü, Atatürk'ü, Türk milletini sevmeyi, Türk milliyetçiliği yapmayı, yanlış yasalar ve yalan-yanlış fetvalarla yasaklamaya çalıştılar!
Dinciler tarafından dinle desteklenen Arap şövenizmi, Ermeni-Kürt ırkçılığı, misyoner faaliyetler, genç delikanlıları İsrail'in ağzına yem olarak atmalar, "demokratik insan hakları"ndan ama Türk'ü, Atatürk'ü, Türkiye'yi sevmek; hükümeti yasal olmayan yollardan yıkmak için örgütçülük diye tarif edildi! Feryatlar arşa çıktı!
Fıtrâten Türk Milliyetçisi, fikren Türk Milletçisi Müslüman bir Türk olarak Kur'an-ı Kerîm'i, becerebildiğim kadarıyla taradım ve milliyetçiliği yasaklayan bir buyruk aradım, bulamadım!
Bu arayışımda tesbit edebildiğim, insanlığın farklı milletler olarak yaratıldığına dair ayetleri paylaşacağım.
Meselâ:
"...Bunun üzerine: Bir kısmınız diğerine düşman olarak ininiz, sizin için yeryüzünde barınak ve belli bir zamana dek yaşamak vardır dedik." (Bakara-36)
"Sizi yeryüzünün halifeleri kılan, size verdiği (nimetler) hususunda sizi denemek için kiminizi kiminizden üstün kılan o'dur." (En'âm-165)
"Allah: Birbirinize düşman olarak inin! Sizin için yeryüzünde bir süreye kadar yerleşme ve faydalanma vardır buyurdu." (A'raf-24)
"O'nun en büyük delillerinden biri de, gökleri ve yeri yaratması, lisanlarınızın ve renklerinizin değişik olmasıdır. Şüphesiz bunda bilenler için dersler vardır." (Rûm-22)
"Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık." (Hucûrat-13)
"Rabbin dileseydi bütün insanları bir tek millet yapardı." (Hûd-118) Benzer örnek ayetler, çoğaltılabilir.
Milliyetçiliği, haram ve günah kılmaya çalışan dincilerin; "Allah katında makbul olan takvadır" diyerek milliyetçiliğe karşı çıkanların, bu ayetlere itirazları olabilir mi? Veya takvanın şahidi var mıdır? Kim, kimin takvasını ölçebilir?
Allah (c.c.); "(Resulüm) Sen sevdiğini hidayete erdiremezsin; bilakis Allah dilediğine hidayet verir ve hidayete girecek olanları en iyi O bilir" (Kasas-56) uyarısını yaparak takvada kimsenin şahitliğine ve müdahalesine izni olmadığını bildirmemiş midir?
Kur'an'da; yakın akrabaya, komşuya, çevreye, ülkeye karşı sorumluluk yükleyen bir dînin, milletini sevmeyi yasaklaması mümkün müdür?
Hz. Peygamber (s.a.a.)'in; "Sizin en hayırlınız, -kavminin zulüm ve haksızlıklarını destekleme gibi bir günah işlemeden- kendi soyunu müdafaa eden kimsedir" hadisinden sonra bir Müslüman olarak soyumu sevip, müdafaa etmem mi?
Şahsen; Mi'rac'da Cebrail'in Peygamber (s.a.a.)' e söylediği, "Allah'ın Süvarileri" sıfatlı, İslam'ın gönüllü ordusu milletimi sevmeye, milletimi dünya nizâmına müdâhil olabilecek güce getirebilmek için mücâdeleye devâm edeceğim ve bu mücâdelemde de, Allah'ımdan yardım dileyeceğim.
Aklımızı hafife aldılar!
Bir yandan siperde, Genel Kurmay Başkanı'nın korumasındayken çömelirken, bir yandan da; "Küresel gücüz!" diye böbürlendiler! Böbürlenen Başbakan'ın çömeldiği tepede, iki gün önce baskın yemiş, dokuz şehit vermiştik!
"Küresel güç"lüğümüzün kapsama alanı, bir tüfek menzili kadar yok muydu ki, Başbakan çömelerek saklanıyordu?
Neyle, ne zaman uğraşacağını, mücadelede öncelik sıralamasını doğru yapamayan -güya- Türk Milliyetçisi parti de, havanda su dövmekle uğraşıyordu! Bu ayrı bir konu...
(devam edeceğiz?)
Biraz uzunca bir sohbete davetlimsiniz.
Bugün, epeydir niyetlenip bir türlü söylemeye fırsat bulamadığım bir konuya dokunacağım.
Kastım öncelikle, Milliyetsiz Milliyetçiler'in cirit attığı ülkem ve fikir dünyamda, canımı sıkan; "bilgisiz ilgililerin ve ilgisiz bilgililer"in canlarını sıkmaktır!
Kısaca; "Mensup olduğu milleti sevmek ve her alanda geliştirerek yükseltmek, rahat ettirmek ülküsü" şeklinde tanımlayabileceğim, "milliyetçilik"e karşı çıkanları bilerek inciteceğim!
Son zamanlarda Milliyetçiliğe ve Türk Mİlletçiliği'ne karşı amansız bir saldırı başladı!
Bu konuyu önemsemek, gereken tedbiri almak, her Müslüman-Türk'ün olduğu gibi, "Türk Milletçileri"nin de birinci ve aslî görevleridir.
Algı operasyonlarıyla tahrîk edenle, tahrîk edilenin yerlerini değiştirmeğe çalıştılar yıllarca!
Vatan bölünmesin, Ezan dinmesin, Bayrak inmesin, Millet bütünlüğü zarar görmesin ve Devlet ilelebet yaşasın diye bedel olarak verdiğimiz Şehitlerin cenaze törenlerindeki kalabalıktan korkan gayr-ı millî siyasiler, bu gönüllü sessiz kalabalığı istismar ederek o kalabalık üzerinden millete iftiralar ettiler!
Şehide görevini yapmak için toplanan kalabalığı suçlarken Hükumeti ha-bire tehdit eden siyasallaşmış dokunulmaz PKK'lıları şımartmayı da sürdürdüler!
Terörist leşlerini PKK paçavrasına sararak millî vergilerden maaş alan, milletvekili yeminine ihanet eden nankörlerin ve belediye başkanlarının katıldığı cenaze törenlerine, "ileri demokratça" müsamaha gösterdiler!
Güvenlik güçlerini; mesai ve silah arkadaşlarını, eşlerini, çocuklarını katledenlere yapılan törenleri, içleri kan ağlayarak izlemek zorunda bıraktılar!
Küresel sermayenin Türkiye temsilcisi sermayedarlar, ateşkes sağlanması için PKK'dan ricada bulunarak onlara hükmi şahsiyet verdiler!
Yetmedi!
Her gün, yeni bir PKK saldırısı, yeni bir PKK kalleşliği ile muhatapken; "Bölgede Küresel gücüz!" diye övünen, Genel Kurmay Başkanı korumasında, geniş kapsamlı bir operasyon esnasında siperde çömelen, diklenmeden dik duran BOP Eş Başkanı Başbakana rağmen; güpegündüz sokak ortasında Askerler infaz edildi, güpegündüz yol kesip kimlik kontrolü yapan PKK askerlerimizi dağa kaldırdı, Başkent sokaklarında güpegündüz 75 metre kablo döşeyerek askerimize karşı bombalı tuzak kuruldu!
Ülkenin göbeğinde Başbakanlık Korumaları'nın yolu kesilip şehit edilirken, Siyasi İrade; "Açılıma zarar verir karışmayın!" talimatı verdi!
Bölücülüğün her türlüsünün demokratik insan haklarından sayıldığı ülkemizde, Türk'ü, Atatürk'ü, Türk milletini sevmeyi, Türk milliyetçiliği yapmayı, yanlış yasalar ve yalan-yanlış fetvalarla yasaklamaya çalıştılar!
Dinciler tarafından dinle desteklenen Arap şövenizmi, Ermeni-Kürt ırkçılığı, misyoner faaliyetler, genç delikanlıları İsrail'in ağzına yem olarak atmalar, "demokratik insan hakları"ndan ama Türk'ü, Atatürk'ü, Türkiye'yi sevmek; hükümeti yasal olmayan yollardan yıkmak için örgütçülük diye tarif edildi! Feryatlar arşa çıktı!
Fıtrâten Türk Milliyetçisi, fikren Türk Milletçisi Müslüman bir Türk olarak Kur'an-ı Kerîm'i, becerebildiğim kadarıyla taradım ve milliyetçiliği yasaklayan bir buyruk aradım, bulamadım!
Bu arayışımda tesbit edebildiğim, insanlığın farklı milletler olarak yaratıldığına dair ayetleri paylaşacağım.
Meselâ:
"...Bunun üzerine: Bir kısmınız diğerine düşman olarak ininiz, sizin için yeryüzünde barınak ve belli bir zamana dek yaşamak vardır dedik." (Bakara-36)
"Sizi yeryüzünün halifeleri kılan, size verdiği (nimetler) hususunda sizi denemek için kiminizi kiminizden üstün kılan o'dur." (En'âm-165)
"Allah: Birbirinize düşman olarak inin! Sizin için yeryüzünde bir süreye kadar yerleşme ve faydalanma vardır buyurdu." (A'raf-24)
"O'nun en büyük delillerinden biri de, gökleri ve yeri yaratması, lisanlarınızın ve renklerinizin değişik olmasıdır. Şüphesiz bunda bilenler için dersler vardır." (Rûm-22)
"Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık." (Hucûrat-13)
"Rabbin dileseydi bütün insanları bir tek millet yapardı." (Hûd-118) Benzer örnek ayetler, çoğaltılabilir.
Milliyetçiliği, haram ve günah kılmaya çalışan dincilerin; "Allah katında makbul olan takvadır" diyerek milliyetçiliğe karşı çıkanların, bu ayetlere itirazları olabilir mi? Veya takvanın şahidi var mıdır? Kim, kimin takvasını ölçebilir?
Allah (c.c.); "(Resulüm) Sen sevdiğini hidayete erdiremezsin; bilakis Allah dilediğine hidayet verir ve hidayete girecek olanları en iyi O bilir" (Kasas-56) uyarısını yaparak takvada kimsenin şahitliğine ve müdahalesine izni olmadığını bildirmemiş midir?
Kur'an'da; yakın akrabaya, komşuya, çevreye, ülkeye karşı sorumluluk yükleyen bir dînin, milletini sevmeyi yasaklaması mümkün müdür?
Hz. Peygamber (s.a.a.)'in; "Sizin en hayırlınız, -kavminin zulüm ve haksızlıklarını destekleme gibi bir günah işlemeden- kendi soyunu müdafaa eden kimsedir" hadisinden sonra bir Müslüman olarak soyumu sevip, müdafaa etmem mi?
Şahsen; Mi'rac'da Cebrail'in Peygamber (s.a.a.)' e söylediği, "Allah'ın Süvarileri" sıfatlı, İslam'ın gönüllü ordusu milletimi sevmeye, milletimi dünya nizâmına müdâhil olabilecek güce getirebilmek için mücâdeleye devâm edeceğim ve bu mücâdelemde de, Allah'ımdan yardım dileyeceğim.
Aklımızı hafife aldılar!
Bir yandan siperde, Genel Kurmay Başkanı'nın korumasındayken çömelirken, bir yandan da; "Küresel gücüz!" diye böbürlendiler! Böbürlenen Başbakan'ın çömeldiği tepede, iki gün önce baskın yemiş, dokuz şehit vermiştik!
"Küresel güç"lüğümüzün kapsama alanı, bir tüfek menzili kadar yok muydu ki, Başbakan çömelerek saklanıyordu?
Neyle, ne zaman uğraşacağını, mücadelede öncelik sıralamasını doğru yapamayan -güya- Türk Milliyetçisi parti de, havanda su dövmekle uğraşıyordu! Bu ayrı bir konu...
(devam edeceğiz?)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017