Pazartesi günü Lüksemburg'da yapılan AB dışişleri bakanları toplantısında tam bir fiyasko yaşandı.AB sevdasıyla, görme ve hissetme gücünü yitirmiş olanlar farklı düşünebilirler, ama bu toplantıda AB bize, açık ve net bir şekilde lisan-ı hal ile "Biz sizi asla AB'ye almayacağız" dedi. Konu "Bilim ve Araştırma" faslında fiili olarak müzakerelerin başlaması ya da başlamamasıydı. Fırtınaların koptuğu ve Güney Rum Kesiminin 5 gün boyunca ikna edilemediği bu başlık, AB ile müzakere edilecek 35 başlıktan en kolayıydı. En kolay başlıkta bile böylesine bir mücadelenin yaşanması, diğer zorlu başlıklarda yaşanılacak sıkıntıların da habercisiydi.AB sevdalıları şimdi seviniyorlar. Neymiş efendim, "Rumlar ikna edilmiş, müzakereler fiili olarak başlamış, AB'ye bir adım daha atmışız".Peki, gerçekte ne oldu?Üzerinde anlaşıldığı söylenilen metinde, Türkiye'nin Güney Kıbrıs'ı tanıması ve ilişkilerin normalleştirilmesine doğrudan atıf yapılmadı. 21 Eylül 2005 tarihli deklarasyona yaptığı atıf varılan sözde uzlaşının temelini oluşturdu. Bu deklarasyonda yer alan "Yükümlülüklerin tam olarak uygulanmaması müzakere sürecinin genelini etkileyecek" ifadeleri metne yansıtıldı. Uzlaşı metninde "gerekmesi halinde" açılıp kapatılan "bilim-araştırma" başlığına tekrar "dönüleceği" kaydedildi.Yani bilim-araştırma başlığı açılıp kapatılıp fiili müzakereler başlatıldı, ama gerçekte bu başlık ne açıldı, ne de kapatıldı. Sadece geçici bir süre için kriz ertelendi.Türkiye'nin yükümlülüklerini yerine getirmesi ne demek? Türkiye'nin Güney Rum Kesimi'ni resmi olarak tanıması, limanlarını ve havalimanlarını Rumlara açması ve daha sonra da Türk askerinin adadan çekilmesi, KKTC'nin yok olması.Peki, AB niçin bu krizi erteledi ve Rumlar buna neden ikna oldu?Çünkü Türkiye'de yakın bir zamanda seçimler vardı. Şu ana kadar gelen hiçbir iktidar AKP iktidarı kadar AB'ye bu kadar taviz vermemişti. AKP'nin tek kozu AB idi ve müzakerelerin fiili olarak başlamaması AKP'nin sonu demekti. Bu da Türkiye'nin kendi benliğine dönmesi, kendi gücünün farkına varması anlamını taşıyordu.Bu sürecin kesilmemesi için AB, AKP'ye en azından seçim sonrasına kadar kıyak geçmiş oldu.Üzerinde anlaşılan metnin anlamı şudur: "Seçime kadar beni idare et. Tekrar iktidara geldiğimde Kıbrıs konusunda verdiğim sözleri nasıl olsa yerine getireceğim. Bunun garantisini de veriyorum. Eğer yerine getirmezsem, müzakere başlıklarını hiç kapanmamış gibi tekrar açabilirsiniz".Bütün bu oynanan tiyatrolar, ülkemizi ve milletimizi sonu belli olmayan bir karanlığa doğru sürüklemektedir.Artık kendimize gelmeli, bu kabustan derhal uyanmalı, milli politikalarla, Batılıların oyunlarına gelmeden kalkınmalıyız.Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in önemle vurguladığı gibi, aziz Türk milleti olarak yeniden şaha kalkıp bir kainat devleti oluşturmamız için, liderimiz var, kaynağımız var, projemiz var, insanımız var...Yeter ki sahip olduklarımızın farkına varalım ve kıymetini bilelim.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- ‘Bu saldırı, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır’ / 06.05.2025
- Hedeflediğiniz, hayal ettiğiniz Suriye bu muydu? / 03.05.2025
- Depreme rağmen kentsel dönüşüm neden ilerlemiyor? / 01.05.2025
- 1 Mayıs: İşçi de mağdur, işsiz de… / 30.04.2025
- Silah bırakması beklenen PKK, 'özerklik kongresi' yaptı / 29.04.2025
- BTP'nin Karaman Kongresi engellendi: Demokrasiye darbe / 28.04.2025
- Conkbayır'ında "Haka Dansı", anma etkinliği mi, tehdit mi? / 27.04.2025
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- ‘Bu saldırı, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır’ / 06.05.2025
- Hedeflediğiniz, hayal ettiğiniz Suriye bu muydu? / 03.05.2025
- Depreme rağmen kentsel dönüşüm neden ilerlemiyor? / 01.05.2025
- 1 Mayıs: İşçi de mağdur, işsiz de… / 30.04.2025
- Silah bırakması beklenen PKK, 'özerklik kongresi' yaptı / 29.04.2025
- BTP'nin Karaman Kongresi engellendi: Demokrasiye darbe / 28.04.2025
- Conkbayır'ında "Haka Dansı", anma etkinliği mi, tehdit mi? / 27.04.2025
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025