İHL'lere karşı olanların tuzak yasaları
5 - Tevhidi Tedrisat Yasası (3 Mart 1924'te çıktı)
a - Türkiye'de bütün ilmiye ve tedrisiye maarif vekaletine bağlıdır.
b - Şerriye ve Evkaf veyahut Hususi vakıflar -Bilcümle Medrese ve Mektepler Maarif Vekaletine raptedilmiştir. Onların Bütçeleri de M. Vekaletine nakledilecektir.
c - İşbu kanuna tarihi neşriye ile muteberdir. Bu kanunun icrai ahkamına icra vekilleri memurdur. O tarihteki Milli Eğitim Bakanı amaçları şöyle açıklamıştır:
1 - Nesilleri milli varlıklarıyla çatışmayan fikre karşı saygılı olarak yetiştirilmesi,
2 - Okulların ülkeyi iktisadi esaret altında bırakmayacak kafalar yetiştirilmesi,
3 - Her şeyde (Her yönde) azimli kafalar yetiştirmesi.
Ancak ülkede zamanla okullardaki din dersleri önce azaltıldı sonra da hepten kaldırıldı. Sonraki yıllarda ise iktidarların eğilimine göre bir konuldu bir kapatıldı. 12 Eylül yönetimi ise: Adını din ve ahlak dersleri şeklinde değiştirdi, olayı farklı bir boyuta yönlendirdi.
İMF tutkusu ve AB aşkı
dengemizi bozuyor
Atatürk asla batıcı değildi. Atamız çağdaş olmak yolundaydı. Şu anda batı, finans sistemimize, ekonomimize, sosyal yapılaşmalarımıza, tarımımıza, hatta her türlü idari ve hukuki sisteme bile karışmaya kakışmaktadır. AB'den paket üstüne paketler gelmektedir. Bu paketler ülkemizi AB'ye uydurmaya yönelik olmaktadır. Şu andaki durum AB hukuku TC hukukunun üstündedir. AB hukuku Türk hukukunun üstünde sayılacaktır. Şu anda inkılapçılık Türkiye'de kaldı mı? Kaldı ise ne kadarı kaldı söyleyebilir misiniz?
Halkçılık nerede kaldı? İşsizlik diz boyu? İMF'nin izin verdiği kadar iş sahası ve yatırım yapılabilmektedir. Bağımsızlık nerede kaldı?
Atatürk'ümüz Osmanlı borçlarını ve Duyunu Umumi'yeden Türkiye'yi kurtarmıştı. Şimdi ise 300 milyar $'lara yakın borcumuz var. Bu mu Atatürkçülük!
Bu tespitlerimiz saymakla bitmez. Atamızın neredeyse tüm ilkelerinden az veya çok sapmalar varken Atatürkçüyüm diyenlere acaba halkımız nasıl bakmaktadır. Halktan uzak kalarak onun tepesinden bakarak ona kendi isteklerini dikte ederek halkçılık yapılmaz! Halkçılık halkla beraber olmaktır. Sadece halkı idare etmeye kalkışmak ise hiç değildir.
Şimdi de bazı çevreler kendi anlayışlarına uygun insan yetiştirmek için okulları kullanmak istemektedirler. Zaten tüm gürültü patırdı da o yüzden çıkmaktadır. Bazı kilit mevkilere yerleşerek oradan isteklerini dikte etmeye çalışmaktadır.
Kısacası, ne din siyaseti ne de siyaset dini istismar etmeli. Ancak o zaman herkes huzurlu olur. Dini yok etmeye çalışan demir perde ülkelerine neler oldu herkes kendi gözleriyle görmüş oldu. Din insanlar için bir ihtiyaçtır. İnsanlar dine inanmazsa şeytana, Stalin'e, Lenin'e veya başka düzmece bazı şeylere inanır. Mesela Satanist veya benzeri tarikatlara inanarak dünyayı alt üst etmeye kalkar. İnanç kimsenin tekelinde değildir. İHL'ler de kimsenin bahçesi olamaz. Bırakalım ön ve arka bahçelerimizden herkes faydalansın. Oralarda Türklerin ve Türk ulusunun geleceği yetişmektedir. Onlar ne kadar sağlıklı, inançlı, vatanperver, halkçı, milliyetçi, bilgili ve aydın yetişirlerse, Türkiyemizin de geleceği o kadar parlak ve zinde olur.
İnançsız ve vicdansız insanların kimseye faydası olmaz. Ne halkımıza, ne milletimize ne ordumuza hatta ne de kendilerine bile faydası olmaz. İnançsızlar arasında sadece kendilerini kendi çıkarlarını düşünenler genellikle daha fazladır. Vicdanı kilitlemiş olan, sadece kendisini düşünen ve egoistçe hareket eden insanlardan kimseye fayda gelmez.
Kendi evlatlarımızdan, kendi insanlarımızdan, kendi nesillerimizden, kendi halkımızdan korkmayalım. Onlar bizim evlatlarımızdır. Bizin insanlarımız, bizim nesillerimizdir. Kendi halkından korkan idareler ve idareciler - siyasiler, hiçbir zaman başarılı olamaz. Bırakın bizden korkanlar sadece düşmanlarımız olsun.
5 - Tevhidi Tedrisat Yasası (3 Mart 1924'te çıktı)
a - Türkiye'de bütün ilmiye ve tedrisiye maarif vekaletine bağlıdır.
b - Şerriye ve Evkaf veyahut Hususi vakıflar -Bilcümle Medrese ve Mektepler Maarif Vekaletine raptedilmiştir. Onların Bütçeleri de M. Vekaletine nakledilecektir.
c - İşbu kanuna tarihi neşriye ile muteberdir. Bu kanunun icrai ahkamına icra vekilleri memurdur. O tarihteki Milli Eğitim Bakanı amaçları şöyle açıklamıştır:
1 - Nesilleri milli varlıklarıyla çatışmayan fikre karşı saygılı olarak yetiştirilmesi,
2 - Okulların ülkeyi iktisadi esaret altında bırakmayacak kafalar yetiştirilmesi,
3 - Her şeyde (Her yönde) azimli kafalar yetiştirmesi.
Ancak ülkede zamanla okullardaki din dersleri önce azaltıldı sonra da hepten kaldırıldı. Sonraki yıllarda ise iktidarların eğilimine göre bir konuldu bir kapatıldı. 12 Eylül yönetimi ise: Adını din ve ahlak dersleri şeklinde değiştirdi, olayı farklı bir boyuta yönlendirdi.
İMF tutkusu ve AB aşkı
dengemizi bozuyor
Atatürk asla batıcı değildi. Atamız çağdaş olmak yolundaydı. Şu anda batı, finans sistemimize, ekonomimize, sosyal yapılaşmalarımıza, tarımımıza, hatta her türlü idari ve hukuki sisteme bile karışmaya kakışmaktadır. AB'den paket üstüne paketler gelmektedir. Bu paketler ülkemizi AB'ye uydurmaya yönelik olmaktadır. Şu andaki durum AB hukuku TC hukukunun üstündedir. AB hukuku Türk hukukunun üstünde sayılacaktır. Şu anda inkılapçılık Türkiye'de kaldı mı? Kaldı ise ne kadarı kaldı söyleyebilir misiniz?
Halkçılık nerede kaldı? İşsizlik diz boyu? İMF'nin izin verdiği kadar iş sahası ve yatırım yapılabilmektedir. Bağımsızlık nerede kaldı?
Atatürk'ümüz Osmanlı borçlarını ve Duyunu Umumi'yeden Türkiye'yi kurtarmıştı. Şimdi ise 300 milyar $'lara yakın borcumuz var. Bu mu Atatürkçülük!
Bu tespitlerimiz saymakla bitmez. Atamızın neredeyse tüm ilkelerinden az veya çok sapmalar varken Atatürkçüyüm diyenlere acaba halkımız nasıl bakmaktadır. Halktan uzak kalarak onun tepesinden bakarak ona kendi isteklerini dikte ederek halkçılık yapılmaz! Halkçılık halkla beraber olmaktır. Sadece halkı idare etmeye kalkışmak ise hiç değildir.
Şimdi de bazı çevreler kendi anlayışlarına uygun insan yetiştirmek için okulları kullanmak istemektedirler. Zaten tüm gürültü patırdı da o yüzden çıkmaktadır. Bazı kilit mevkilere yerleşerek oradan isteklerini dikte etmeye çalışmaktadır.
Kısacası, ne din siyaseti ne de siyaset dini istismar etmeli. Ancak o zaman herkes huzurlu olur. Dini yok etmeye çalışan demir perde ülkelerine neler oldu herkes kendi gözleriyle görmüş oldu. Din insanlar için bir ihtiyaçtır. İnsanlar dine inanmazsa şeytana, Stalin'e, Lenin'e veya başka düzmece bazı şeylere inanır. Mesela Satanist veya benzeri tarikatlara inanarak dünyayı alt üst etmeye kalkar. İnanç kimsenin tekelinde değildir. İHL'ler de kimsenin bahçesi olamaz. Bırakalım ön ve arka bahçelerimizden herkes faydalansın. Oralarda Türklerin ve Türk ulusunun geleceği yetişmektedir. Onlar ne kadar sağlıklı, inançlı, vatanperver, halkçı, milliyetçi, bilgili ve aydın yetişirlerse, Türkiyemizin de geleceği o kadar parlak ve zinde olur.
İnançsız ve vicdansız insanların kimseye faydası olmaz. Ne halkımıza, ne milletimize ne ordumuza hatta ne de kendilerine bile faydası olmaz. İnançsızlar arasında sadece kendilerini kendi çıkarlarını düşünenler genellikle daha fazladır. Vicdanı kilitlemiş olan, sadece kendisini düşünen ve egoistçe hareket eden insanlardan kimseye fayda gelmez.
Kendi evlatlarımızdan, kendi insanlarımızdan, kendi nesillerimizden, kendi halkımızdan korkmayalım. Onlar bizim evlatlarımızdır. Bizin insanlarımız, bizim nesillerimizdir. Kendi halkından korkan idareler ve idareciler - siyasiler, hiçbir zaman başarılı olamaz. Bırakın bizden korkanlar sadece düşmanlarımız olsun.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006