Milli Ekonomi Modeli'nde Sosyal Devlet projeleri

Yaşlanma kişinin fiziksel ve ruhsal yönden zamanla oluşan olumlu ya da olumsuz değişime uğramasıdır. Kişi, bireysel olarak yaşlansa bile toplumsal değerler ve kültür yaşlının değerini ve yerini belirlemektedir. Zamana ve toplumlara göre farklılık gösteren yaşlılık, sadece biyolojik bir olay olarak kalmayıp, sosyal, kültürel ve toplumsal bir olaydır.Toplumumuzda ihtiyar, pir, koca gibi kelimelerle anılan ama zihinlerde bakıma muhtaç, değişime kapalı, hareket kabiliyeti azalmış, mutsuz, içe dönük, yalnız yaşamayı tercih eden ve sosyal ilişkileri azalmış birey olarak düşünülen yaşlı, aslında bilgi ve tecrübesiyle çevresinde özel yeri olması gereken bir bireydir. Yaşlılık, doğal olarak gelişen bedensel ve ruhsal olumsuzlukları içerse de, her insanın ömrü yeterse göreceği bir süreçtir. Bu bakımdan toplumun yaşlılığa bakış açısı saygı duyma, koruma, değer verme, toplumsal bütünleşme, kaybolmuş olan rol ve statülerinin yeniden kazanılması şeklinde devletler tarafından politikalar üretilerek düzenlenmesi gerekir. Günümüzde ülkemiz ve dünyada yaşlı nüfus hızla artmış ve artmaya devam etmektedir. 60 yaş ve üzeri bireylerin oranı diğer yaş gruplarına göre hızla artmaktadır. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu kaynaklarına göre 2012 yılında 810 milyon olan 60 yaş ve üzeri kişi sayısı 2025 yılında 1,2 milyara, 2050 yılında ise 2 milyarın üstünde olması öngörülmektedir. 2050 yılında 100 yaş üzeri nüfus 3,2 milyon olacağı hatta bazı gelişmiş ülkelerde yaşlı sayısını, çocuk sayısının 2 katından daha fazla olacağı hesaplanmaktadır. Hal böyle olunca, ülkemizde ve dünyada, engellenemez bir süreç olan yaşlılığa yönelik geçerli ve aktif politikalar üretmek zorunluluğu fark edilmiştir.1948 İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi 25. Maddesinde, Dünya Sağlık Örgütü'nün yayınladığı "Herkes için sağlık" teması 5. Hedefte, Birleşmiş Milletlerin Onayladığı 1982 yılı Viyana'da yapılan 1. Yaşlılık asamblesi ve 2002 yılı Madrid'de yapılan uluslararası yaşlılık eylem planlarında, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonunun "Birleşmiş Milletler 1000 yıl" bildirgesinde yer alan uluslararası kabul görmüş kalkınma hedeflerinde yaşlılık ve yaşlanma açısından bir durum tespiti yapılmış, riskler, gelecek için projeksiyonlar öngörülüş ve fakat gerçekçi politikalar üretme konusunda günümüz yaşlılarının konumu göz önüne alındığında yetersiz kalındığı görülmüştür.Bu bağlamda, özelde Türkiye, genelde tüm dünya için kurtuluş ve çözüm modeli olan Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in müellifi olduğu Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet-Milli Devlet Projeleri cankurtaran olmuştur. Öncelikli olarak ekonomik ve sosyal çözümler üreten projelerin uygulanabilirliği Rusya'da tama yakını, dünyanın dört bir tarafında iki yüze yakın ülkede kısmen de olsa kabul görmüştür. Doğum öncesinden ölüm sonrasına kadar tüm insanlığın huzur ve refahı, toplumun barış ve özgürlüğü, devletlerin bağımsızlığı için gerçekçi politikalar ve projeler üreten Sayın Baş'ın Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet-Milli Devlet projelerinde, bu yazı için özeli olan yaşlılar konusu da ihmal edilmemiştir. Sayın Baş, bu eserleri ile insana bakışı kökten değiştirmiş, her insanın doğuştan gelen hakları bulunduğunu, devletin gayesinin de bu hakları vatandaşlarına doya doya yaşatmak olduğunu ifade etmekte ve projelendirmektedir. "İnsan için devlet" kavramı, hem devletin sorumluluklarını hem de yetki sınırlarını belirlemektedir. Milli Devlet anlayışı, işte bu temel bakış açısına sahip olup; devletin bekasını, bireylerin doğuştan gelen haklarının yaşanmasında görmektedir. Gerçek özgürlüğün bireylerin haklarının önündeki engelleri kaldırmakta olduğunu ortaya koyan Milli Devlet tezi, bu sayede sosyal adaletin de oluşmasını sağlamaktadır.