Milli kimlik, Cumhuriyet, Atatürk ve Prof. Dr. Haydar Baş

Geçtiğimiz Pazar günü İstanbul'da muhteşem bir "Milli Kahramanları Anma" programı icra edildi. Gazetemizin organize ettiği programda yazarlarımız, akademisyenler birbirinden güzel konuşmalar yaptılar.Grup Nefes'in coşkulu programından sonra Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın tarihi konuşması başladı.Sayın Baş, eğitim sistemindeki eksiklerden ve nasıl olması gerektiğinden bahsetti.Eğitim sisteminin yap-boz tahtasına döndüğünü ve gençliğimize milli bir kimlik kazandırmadığını ifade eden Sayın Baş, eğitim ve öğretiminin asıl maksadının insanı yetiştirmek olduğunu, çocuklarımıza, gençlerimize bir Türk kimliği kazandırılarak, devletinin ve milletinin yararına kazanılması gerektiğini vurguladı.Gerçekten de öyle? Bir gence verilen bilgileri yan yana eklenen "sıfır" gibi düşünün. Milli kimlik o sıfırların başına yerleştirilen "bir" gibidir. Bir gence kimlik kazandırmadan verilen bilgi ne kadar çok olursa olsun netice hep sıfırdır.Öyle bir genç, avukat olursa, hırsızı, katili savunur, polis olursa rüşvet alır, suçluyu gözetir, esnaf olursa eksik tartar, başbakan, bakan olursa ülkesini peşkeş çeker, milli projelerde değil, yabancıları projelerinde misyon edinir?Prof. Dr. Baş, malum çevreler tarafından bugünlerde maksatlı olarak sık sık dile getirilen iftira niteliğindeki bir konuya cevap verdi; yok efendim, Türkiye Cumhuriyeti içki masasında kurulmuş!Sayın Baş bu konuda şunları söyledi:"Bektaşi Tarikatı'nın önderlerinden Arife Ana'nın bana anlattığına göre, Mustafa Kemal Atatürk Hacıbektaş'a gelerek, bu dergâhın önderi, başı ve Mürşid-i Kamili olan olan Cemaleddin Çelebi Efendi Hazretleri ile beraber orada tam 3 gün kaldı. Cemaleddin Çelebi, Mustafa Kemal'e "Bir rüya görürsen, lütfen bana anlat" diyor ve gördüğü rüyayı da sabahleyin ondan dinliyor. "Ne gördün?" diyor. Mustafa Kemal de gördüğünü anlatıyor: "Elimi boş bir yere atıyorum, dirseklerime kadar kanlar içinde kalıyor. Annem de Cenab-ı Peygamber Efendimizin kendisine bir altın tepsi içinde bir Kur'an-ı Kerim ile tespih hediye edildiğini söyledi." Bunun üzerine Cemaleddin Çelebi Hazretleri buyuruyor ki, "Müjdeler olsun savaşı kazanacaksın ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kuracaksın." Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu arkadaşların iddia ettiği gibi içki masasında değil bir Bektaşi dergâhında kurulmaya karar veriliyor."Düşünebiliyor musunuz, böyle dualarla, ağzı dualı insanlarla, salih rüyalarla, Peygamber Efendimizin manevi onayıyla bir devlet kuruluyor ama öyle bir iftira atılıyor ki yüz seksen derece farklı gösterilmeye çalışılıyor.Mustafa Kemal'in kim için mücadele ettiği belli; vatan, millet, Hacı Bektaş-ı Veli'nin temellerini Türk-İslam medeniyeti için? Lozan'daki Türk milleti tanımı bunun ispatıdır.Ve bu amaç uğruna Batının ve kalplerinde haç olan yerli işbirlikçilerin Haçlı seferlerini geri püskürttü.Şimdi Atatürk ve Cumhuriyetimizin kurulması hakkında iftira atanların sizce safı neresidir, kimlere hizmet etmektedir? Bu tür iftiralarla "Bugünün Damat Feritleri, Mustafa Sabrileri biziz", diğer ifadeyle "Bugünün vatan hainleri biziz" diye ilan ediyorlar.Sayın Baş'ın "Ne mutlu Türküm diyene" ifadesine getirdiği yorum da çok önemli?"'Ne Mutlu Türküm diyene'nin özünde İslam vardır. Bugün maalesef Türkiye İslam olanla olmayanın savaşını veriyor. Bu kimliği inkar etmek demek İslam'ın karşısına Lat'ı, Uzza'yı, Menat'ı koymak demektir?"Sayın Baş, her şeyi yerli yerine oturtarak, yiğidin hakkını yiğide vererek, cumhuriyetimizin temellerine dinamit koymak isteyenlerin, Batının Şark projesinin gönüllü piyonlarının oyunlarını darmadağın etmektedir.