Fertler fanidir, her insan takdir edilen ömrünü doldurur, bir vesile ile ölüm şerbetini içer, Rabb'ine yürür. Fakat milletler ise bakidir, kıyamete kadar devam eder.
Ancak, bir milletin bekası bazı şartların mevcudiyetine ve devamına bağlıdır. O şartlar ortadan kalkarsa, millet asli kimliğinden kopar. Önce esir olur, giderek tarihe karışır, yok olur gider. Onlarca devlet kurmuş olan yüce Türk milleti, dünyanın en kadim milletlerinden birisidir. Tarihine, kültürüne, değerlerine, örfüne çok bağlıdır.
Özellikle İslam'ı kabul ettikten sonra adeta çelik bilek olmuş, asla mağlup edilememiştir.
Onun sancağında, onun adaletinde sadece kendi insanı değil, bütün insanlık huzur ve güven bulmuştur.
Sevr'de, Mondros'ta imha edilmek istenen bu aziz millet, soylu bir mücadele ile ayağa kalkmış, "dağ başını duman almış" marşı ile yürüyüşe geçmiş, nihayet büyük zaferle istiklalini yeniden kazanmıştır.
Ancak, Lozan'da zor şartlarda yeni devlet tescil edildiği halde, Batılılar sınırlarımızı tartışmaya açmış, azınlık gayrimüslimleri el altından ayağa kaldırmıştır.
Şimdi ise aynı dinde tam on asırdır bir ve beraber olduğumuz insanları devreye koymaya kalkmışlardır.
Ermeni, Rum, Yahudi, Yunanlı harekete geçirilirken, Kürtleri temsil etmeyen PKK da onların eseridir.
Türkiye'nin başbakanına açıktan ev ödevi veren, sonra "aferin iyi çalışıyorsun" diyen ABD Başkanı, en açık bir şekilde iç işlerimize müdahale etmiştir.
Ermeni soykırımı dünya kamuoyunda bahane edilerek, Türkiye aleyhine sürekli karar alınmaktadır.
Tahkim yasası ile Türkiye'nin eli kolu bağlanarak ciddi planlar yapılıyor. Örneğin Telekom olayı çok açık bir planın eseri. Türkler zamanında 40 bin dolar veriyor fakat Telekom verilmiyor. Şimdi ise 10 bin dolara yabancılara peşkeş çekilme noktasına gelindi.
Sayın Sezer 1996'da Telekom'un bu mantıkla özelleştirilmesine karşı çıkmıştı, Fakat şimdi ne yapacağını bütün bir millet dikkatle izliyor. Acaba şartlar mı değişti, yoksa başka şeyler mi oldu?
Olaylar birbirinin devamı olarak sürüp gidiyor. Verilen ev ödevleri, çıkarılan yasalar, paraya yapılan müdahale, hükümetin yedeğe alınması ve benzeri olaylar, açıkça milli bağımsızlığa bir müdahaledir.
Yarın 20 Mayıs Pazar günü saat 13.00'te, İstanbul'da Çağlayan'da şanlı bir miting düzenlenmiştir. Çok değerli ilim ve gönül adamı Prof. Dr. Haydar Baş Bey'i inşallah hararetle izleyeceğiz. Adeta Alparslan gibi milletin önüne düşmüş, boynumuza geçirilmek istenen kemendi kırmak için milletini uyaracaktır.
Milletin önüne düşmüş, yürüyüşüne devam edecektir.
O yürüyecek, millet de O'nu izleyecek. Türk ve Türkiye düşmanları boşuna sevinmesin. Bu millet sahipsiz değildir. Bu millet düştüğü her yerden kalkmasını bilmiştir. Yarın İstanbul bu ruh ile ayağa kalkacak.
Ancak, bir milletin bekası bazı şartların mevcudiyetine ve devamına bağlıdır. O şartlar ortadan kalkarsa, millet asli kimliğinden kopar. Önce esir olur, giderek tarihe karışır, yok olur gider. Onlarca devlet kurmuş olan yüce Türk milleti, dünyanın en kadim milletlerinden birisidir. Tarihine, kültürüne, değerlerine, örfüne çok bağlıdır.
Özellikle İslam'ı kabul ettikten sonra adeta çelik bilek olmuş, asla mağlup edilememiştir.
Onun sancağında, onun adaletinde sadece kendi insanı değil, bütün insanlık huzur ve güven bulmuştur.
Sevr'de, Mondros'ta imha edilmek istenen bu aziz millet, soylu bir mücadele ile ayağa kalkmış, "dağ başını duman almış" marşı ile yürüyüşe geçmiş, nihayet büyük zaferle istiklalini yeniden kazanmıştır.
Ancak, Lozan'da zor şartlarda yeni devlet tescil edildiği halde, Batılılar sınırlarımızı tartışmaya açmış, azınlık gayrimüslimleri el altından ayağa kaldırmıştır.
Şimdi ise aynı dinde tam on asırdır bir ve beraber olduğumuz insanları devreye koymaya kalkmışlardır.
Ermeni, Rum, Yahudi, Yunanlı harekete geçirilirken, Kürtleri temsil etmeyen PKK da onların eseridir.
Türkiye'nin başbakanına açıktan ev ödevi veren, sonra "aferin iyi çalışıyorsun" diyen ABD Başkanı, en açık bir şekilde iç işlerimize müdahale etmiştir.
Ermeni soykırımı dünya kamuoyunda bahane edilerek, Türkiye aleyhine sürekli karar alınmaktadır.
Tahkim yasası ile Türkiye'nin eli kolu bağlanarak ciddi planlar yapılıyor. Örneğin Telekom olayı çok açık bir planın eseri. Türkler zamanında 40 bin dolar veriyor fakat Telekom verilmiyor. Şimdi ise 10 bin dolara yabancılara peşkeş çekilme noktasına gelindi.
Sayın Sezer 1996'da Telekom'un bu mantıkla özelleştirilmesine karşı çıkmıştı, Fakat şimdi ne yapacağını bütün bir millet dikkatle izliyor. Acaba şartlar mı değişti, yoksa başka şeyler mi oldu?
Olaylar birbirinin devamı olarak sürüp gidiyor. Verilen ev ödevleri, çıkarılan yasalar, paraya yapılan müdahale, hükümetin yedeğe alınması ve benzeri olaylar, açıkça milli bağımsızlığa bir müdahaledir.
Yarın 20 Mayıs Pazar günü saat 13.00'te, İstanbul'da Çağlayan'da şanlı bir miting düzenlenmiştir. Çok değerli ilim ve gönül adamı Prof. Dr. Haydar Baş Bey'i inşallah hararetle izleyeceğiz. Adeta Alparslan gibi milletin önüne düşmüş, boynumuza geçirilmek istenen kemendi kırmak için milletini uyaracaktır.
Milletin önüne düşmüş, yürüyüşüne devam edecektir.
O yürüyecek, millet de O'nu izleyecek. Türk ve Türkiye düşmanları boşuna sevinmesin. Bu millet sahipsiz değildir. Bu millet düştüğü her yerden kalkmasını bilmiştir. Yarın İstanbul bu ruh ile ayağa kalkacak.
Baki Bektaş / diğer yazıları
- Gerçek hayat ahiret hayatıdır / 09.09.2003
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002