Yerli otomobil üretimi için başlatılan girişimi, desteklemek ve teşvik etmek gerekir. Ancak bu girişimin, yeterli ve kapsayıcı olmadığı da aşikârdır. Çünkü yerli otomobil üretiminden önce, milli sanayi stratejisi ortaya konulmalıydı. Bu şekilde hareket edilseydi, yerli otomobil, yerli uçak ve diğerleri birbirinin itici gücü olur ve peş peşe gelirlerdi.
Esasen ekonomide en önemli hedef sanayileşmedir. Sanayileşme, büyüme ve zenginliği de beraberinde getirmektedir. Sanayileşmeyen bir ülke, ne kadar büyüse ve zenginleşse, yine de kalkınmış kabul edilmemektedir.
Şu bir gerçektir ki, sanayileşen ülkelerin hepsi, bunu devletin destek, teşvik, öncülük ve önderliğinde başarmışlardır. O nedenle sanayileşmeyi yalnızca özel sektöre bırakmak doğru bir yaklaşım olamaz. Nitekim liberalleşmenin egemen olduğu ülkelerde milli sanayiden söz edilmemektedir.
Milli sanayi stratejisi olmadan yerli otomobil üretilemez mi? Üretilebilir, ama bu işe temelden başlamamak olur. Bazıları diyor ki: "Yerli otomobil üretimi, geçmişten günümüze uzanan bir hayaldi. O bakımdan ne olursa olsun, yerli otomobil mutlaka üretilmelidir."
Gerçekten de böyle bir hayal söz konusudur. Öyle ki, yerli otomobil üretimi, İkinci Beş Yıllık Plân döneminde de gündeme getirilmiş ve tartışılmıştı. O dönemde büyük tüccarların çoğu, otomobil ithalatçısı olduğu için, otomobil üretemeyeceğimizi, üretsek bile bunun ekonomik olmayacağını savunmuşlardır. Ne yazık ki, bugün de aynı görüşleri seslendirenler mevcuttur.
Otomobil ithalatçıları, ülkeyi yönetenlerin, İkinci Beş Yıllık Plân döneminde, yerli otomobil üretmeye kesin karar verdiklerini görünce, hemen çark ettiler. İki hafta gibi kısa bir zaman içerisinde parlak kuşe kâğıtlara basılmış renkli fotoğraf ve grafiklerle süslenmiş otomobil projelerini DPT'ye sundular. Maalesef o projeler, montaj tasarımlarından ibaretti.
Neyse, uzun uğraşlar sonucunda Eskişehir Tren Fabrikasında yerli bir otomobil üretildi. Cumhuriyet Bayramı'nda Cemal Gürsel, üretilen bu otomobile bindirildi, fakat otomobil yolda kaldı. Açıkgözler, Cemal Gürsel'e, "benzin bitti" diye bir mazeret uydurdular. Bunun üzerine Cemal Gürsel şöyle demişti: "İşte benim milletim böyledir, otomobil yapabilir, fakat benzin koymayı unutur."
Yerli otomobil üretimi, bunca zaman sonra, aynı tartışmalarla tekrar gündeme getirildi. Bu açıdan bakınca, çok fazla yol alamadığımız hemen görülebilir. Anlaşılan o ki, yerli otomobil üretimi, yerli ve milli bir zihniyetle ele alınmazsa, beklenen sonuç elde edilemeyecektir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerli otomobil üretimi için, işadamları içerisinden babayiğitler aramış. Nihayet beş büyük şirketi, yani babayiğitleri bulmuş. Hâlbuki babayiğit arayacağına, bizzat kendisi babayiğitlik yapmalıydı. Nasıl mı? İlkönce milli sanayi stratejisini hazırlatmalı ve yerli otomobil üretimi için gerekli olan tüm yan sanayilere, o stratejide yer verdirmeliydi. Böyle yapılsaydı, yerli otomobil üretimi daha kolay ve daha sağlam olurdu. Evet, güvenli bir yoldan gidilmiyor, ama bize düşen yine de "hayırlı olsun" demektir.
Esasen ekonomide en önemli hedef sanayileşmedir. Sanayileşme, büyüme ve zenginliği de beraberinde getirmektedir. Sanayileşmeyen bir ülke, ne kadar büyüse ve zenginleşse, yine de kalkınmış kabul edilmemektedir.
Şu bir gerçektir ki, sanayileşen ülkelerin hepsi, bunu devletin destek, teşvik, öncülük ve önderliğinde başarmışlardır. O nedenle sanayileşmeyi yalnızca özel sektöre bırakmak doğru bir yaklaşım olamaz. Nitekim liberalleşmenin egemen olduğu ülkelerde milli sanayiden söz edilmemektedir.
Milli sanayi stratejisi olmadan yerli otomobil üretilemez mi? Üretilebilir, ama bu işe temelden başlamamak olur. Bazıları diyor ki: "Yerli otomobil üretimi, geçmişten günümüze uzanan bir hayaldi. O bakımdan ne olursa olsun, yerli otomobil mutlaka üretilmelidir."
Gerçekten de böyle bir hayal söz konusudur. Öyle ki, yerli otomobil üretimi, İkinci Beş Yıllık Plân döneminde de gündeme getirilmiş ve tartışılmıştı. O dönemde büyük tüccarların çoğu, otomobil ithalatçısı olduğu için, otomobil üretemeyeceğimizi, üretsek bile bunun ekonomik olmayacağını savunmuşlardır. Ne yazık ki, bugün de aynı görüşleri seslendirenler mevcuttur.
Otomobil ithalatçıları, ülkeyi yönetenlerin, İkinci Beş Yıllık Plân döneminde, yerli otomobil üretmeye kesin karar verdiklerini görünce, hemen çark ettiler. İki hafta gibi kısa bir zaman içerisinde parlak kuşe kâğıtlara basılmış renkli fotoğraf ve grafiklerle süslenmiş otomobil projelerini DPT'ye sundular. Maalesef o projeler, montaj tasarımlarından ibaretti.
Neyse, uzun uğraşlar sonucunda Eskişehir Tren Fabrikasında yerli bir otomobil üretildi. Cumhuriyet Bayramı'nda Cemal Gürsel, üretilen bu otomobile bindirildi, fakat otomobil yolda kaldı. Açıkgözler, Cemal Gürsel'e, "benzin bitti" diye bir mazeret uydurdular. Bunun üzerine Cemal Gürsel şöyle demişti: "İşte benim milletim böyledir, otomobil yapabilir, fakat benzin koymayı unutur."
Yerli otomobil üretimi, bunca zaman sonra, aynı tartışmalarla tekrar gündeme getirildi. Bu açıdan bakınca, çok fazla yol alamadığımız hemen görülebilir. Anlaşılan o ki, yerli otomobil üretimi, yerli ve milli bir zihniyetle ele alınmazsa, beklenen sonuç elde edilemeyecektir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerli otomobil üretimi için, işadamları içerisinden babayiğitler aramış. Nihayet beş büyük şirketi, yani babayiğitleri bulmuş. Hâlbuki babayiğit arayacağına, bizzat kendisi babayiğitlik yapmalıydı. Nasıl mı? İlkönce milli sanayi stratejisini hazırlatmalı ve yerli otomobil üretimi için gerekli olan tüm yan sanayilere, o stratejide yer verdirmeliydi. Böyle yapılsaydı, yerli otomobil üretimi daha kolay ve daha sağlam olurdu. Evet, güvenli bir yoldan gidilmiyor, ama bize düşen yine de "hayırlı olsun" demektir.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018