Kötü adı dillerden düşmeyen, her ortamda sövülen, mazlûmlarca lânet okunan, insanlığın yüz karası yaratıklardan insan diye bahisle aklımızla alay ediyorlar! Tarihle yaşıt Türk Milleti'nin ferâsetiyle ve unutmayan kuvvetli hafızasını yok sayıyorlar.Alçak hatta alçaktan da aşağı çukurlara; kırk bin kişiyi katleden, sokakları yangın yerine çeviren, otobüste genç kızları yaktıran, dersanede Kürt gençleri bombalatan, parkta çoluk çocuk sivilleri bombayla katlettiren, balkonda çamaşır asan kadını sırf asker eşi diye kurşunlatan, polis eşi diye öğretmen kadını kurşunlatan, kundaktaki Kürt bebeği kaleşnikofla tarayan, Kürt korucuyu, Kürt-Türk demeden askeri, polisi öldürten, yol yıkan, köprü uçurtan, imam öldürten, dağa kaldırılan Kürt kızlardan harem kuran ve onların siyasallaşmış dokunulmazları!... Komiser tokatlayan, polis taşlayan, askeri/polisi araçları içinde molotofla yakmaya çalışan, banka yağmalatan, market yakan, Başbakan'a ve hükümete; "Has..tirin!" çekenler, Başkent Ankara'da özerklik ilan ederlerken eş zamanlı polis katliamı gerçekleştirenler; yakan-yıkan, yol kesen, resmi-sivil adam kaçıran; kırsaldaki, şehirlerdeki yapılanmaları ile dünya cenneti bir ülkeyi cehenneme çeviren ve bütün bunların komutunu İmralı'da ömür boyu hapse mahkûm bir sehpa artığından alanların tamamı, "İleri Demokrasi" denilen -amaç değil- araçla insandan sayılıyor ve insan haklarından istifade etmelilermiş! Bunların hepsi; "Kürt Açılımı, Demokratik Açılım, Milli Birlik Projesi" adlarıyla "İleri Demokrasi" için yapılmış ve yıllardır süren bir ilişkiymiş ki; "İspatlayamayan şerefsizdir!" diye inkâr edildiği günden beri varmış! Görüşme sonuçları, tek yetkili Başbakan'a rapor ediliyormuş! Satır arasında; "MİT elemanları, bu nâmertleri takip etmeyecek, aralarına sızmayacak, yakın takipte ve görüşmelerde bulunmayacak ta ne yapacak? Sadece muhalefeti ve beni mi takip edecek?" demeliyim çünkü normalde işi bu! Sonra; olması-yapılması gereken ve hiç inkâr gerektirmeyen bu görüşmeler "teknik takip" teknolojisi, emirlerine verilmiş olan "Paralel Yapı Haşhaşîler"ce servis edilince ortalık karışacak!Bu kaydı MİT servis etmemişse MİT'in tamâmen deşifre olmaya müsâit bir hale geldiğini düşünür, üzülür, hatta lağvını bile isteyebilirim! NATO Generallerine haddini bildirebilen gücün, MİT'e mi gücü yetmeyecek? İş güvenliği isteyen işçiye, maaşında iyileştirme isteyen memura, açlık sınırından kurtulmak isteyen emekliye, zeytinlerini korumak isteyen köylüye biber gazı sıkılacak, tazyikli suyla yerlerde sürükletilecek, coplanacak!Uzun Adam'ın atadığı müsteşar yetkisiyle donanmış Kısa Adam; Tunceli'yi Dersim edecek, Üniversitenin adını Munzur diye değiştirecek, "Alevi Açılımı" adıyla devlete isyan eden ve idam edilen asileri masûm ilan edecek, Dersim İsyanı'nı Kerbelâ'ya emsâl görüp gösterecek ve elbette Allah belâmızı verecek! Mantıksızlıklar silsilesini ne Kandil'le, ne de İmralı ile Hükûmet görüşmemiş, Devlet görüşmüşmüş diye başlattılardı!Devlet, Hükümet farklılığını, mantıkla alay edercesine dayatmaya devam ediyorlar!Bir aydır Madenci oğlunun cenazesini alamayan yaslı-yaralı, yırtık lastik ayakkabılı amcaya iki tane yeni cızlaveti veren AKP Hükümeti, cenazeleri hâlâ çıkaramayan suçlu, Devlet!Yol yapan, köprü yapan, termik santral yapan, hastaneleri ıslah eden, Yasama-Yürütme-Yargı güçler ayrılığını tekelde toplayan, Vesayetçi Türk Silahlı Kuvvetlerini ıslah eden AKP HÜKÜMETİ ama iş kazalarındaki ölümlerin, köprülerden alınan Deli Dumrul haracının, altı bin zeytin ağacını kesilmesinin, hastanelerdeki hasta kuyruklarının, eczanelerdeki mecburi soyulmaların, gecikmesi yüzünden zûlme dönen adaletin, Güneydoğu Anadolu'da, kahpece arkadan vurularak askerlerin infaz edilmesinin suçlusu, DEVLET! Lâ havle!... Devlet kim kardeşim? Hükûmet ne? Demokrasilerde, milletin seçerek Devleti yönetme yetkisi verdiği partilerin kurduğu icra heyetine hükûmet denilmez mi? Gerekirse şeytanla da görüşmeleri yapan bürokratı, hükûmet atamaz mı? Aksi olsa; "Biz kolay kolay adamınızı yedirmeyiz!" diye görüşme kayıtları servis edilen memur, özel yasalarla korumaya alınır mı? Asıl soru; biz ne zamana kadar böyle itiraz etmeden güdülmeğe razı olacağız? AKP'ye oy vermeyen iki kişiden birinin adına, meselâ benim adıma Cumhuriyet Yasalarının sağladığı Vekillik kudretiyle kim, ne zaman, sorulması gerekenleri, sorulması gereken zamanda soracak? "Evimizin Evi Vatan"da yangın varken, sokaklarda Güvenlik Güçlerinin can emniyeti yokken, İstanbul'un göbeğinde; "Kan! Kan! İntikam!" diye demokratik miting(!)ler yapılırken ABD'nin bir milyondan fazla Müslüman Arabı katlederek, yüz binlerce Müslüman kadına-kıza tecavüz ederek, öpe-öpe getirdiği "Arap Baharı"ndan bize ne? Daha benim güvenimi kazanamamışken BOP Eş Başkanı Cumhurun Başı'nın, Haçlı işgâlindeki Arapların gönlüne girmesinden bize ne? "Türkiye'de dahil 22 (yirmi iki) ülkenin yönetimleri ve sınırları değişecek." diye yıllar öncesinden açıklanmış bir projede, sınırlar lehimize mi değişecek? Musul-Kerkük petrollerinden hisse mi verilecek? ABD işgalindeki Arap ülkelerinde yönetimlerin değişmesine verdiğimiz katkıyla, Haçlı ile bir olup devirmeğe çalıştığımız Esad'ın düşürülmesiyle ne kazanacağız? MİT yetkilileri, birbirlerini bağlı oldukları birimlere ihbar ederek, gizli görüşmeleri servis ediyorlar! Biz de Devlet'in, bu kurumun istihbârî bilgileriyle Kozmik Oda'larda yeniden sır planlar yapacağına inanacağız öyle mi? "Halam bildi, âlem bildi!" misâli MİT'in bildiğini âlem biliyorsa istikrârımızı koruyacağından nasıl emin olacağız? Yoksa gizli-gizli kaldırılan "TC " ibâresi gibi, MİT'in de "M"si mi kaldırıldı? Millî değil, Tayyip İstihbarat Teşkilatı mı oldu? Ben mi huysuzum yoksa millete takınılan aptal tavrında ölçü mü kaçtı? "Paralel" dedikleri, kendilerinin yapılandırdıkları yapıdan korunamayan istihbârat teşkilatından, değerlerimizi korumasını nasıl beklerim? Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurarak Türk Milleti adını alan birliğimizi 36 etnik parçaya bölmeğe çalışan BOP Eş Başkanı'nın, "Milli Birlik Projesi" adlı bölücü gayretinden bana ne? Cevaplayamadığım sorular, beynimi patlatıyor! Allah aşkına Millî aklımıza, kuvve-i derrâkemize ne oldu?"SULAR, SONBAHARDA DURGUN AKAR!" mış vesselâm...Selâm, sevgi, dua...
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017