16 yaşındaki lise öğrencisi cumhurbaşkanına hakaretten tutuklanıyor. Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Çocuk da olsa cumhurbaşkanına saygı göstermek zorundadır" diyor. Türkiye'de hukukun geldiği nokta işte bu. Yargı aşamaları tamamlanmamışken 16 yaşından küçük bir çocuk için Başbakanın, "Suçlu sabitmiş gibi" açıklama yapması ancak "ileri demokrasi"nin icabı olsa gerek. Fakat tuhaf bir durum var. PKK'nın siyasi kanadından hem Başbakan hem Cumhurbaşkanı için 16 yaşındaki çocuğun Cumhurbaşkanı için söylediğinin 16 katını en az 16 kere söyleyenler için ne savcılar harekete geçiyor, ne Meclis'te bir kıpırdanma oluyor, öyle fezleke falan, hak getire? Tamam, madem PKK'lıya güç yetiremiyorsunuz, bari çocuk söz konusu olduğunda susunuz. Biz böyle söyleyince, "Siz benimle Sayın Cumhurbaşkanının arasını açmak istiyorsunuz; biz dünya ve ahret kardeşiz" diye bas bas bağırıyor. Aslında Davutoğlu "Kardeş" demekle çok tehlikeli bir şey söylüyor da farkında değil. Bir kere "Kardeş" demek "ortak" demek. Erdoğan ortaklığı kabul etmiyor ki? Ahmet Takan yazdı, bu yanlıştır diyen de olmadı. Erdoğan, Davutoğlu'na, "Yılbaşından itibaren Bakanlar Kurulu'na ben başkanlık edeceğim" deyince, Davutoğlu, "Bir kusurumuz mu oldu Sayın Cumhurbaşkanım" diyor. Erdoğan da kendisine cevap bile vermeden kalkıp gidiyor. Bu "Kardeş" demeler de biraz da bu saatten sonra başladı. Ama her "kardeş" denildiğinde muhtemelen Erdoğan'ın tepesi atıyordur. Sonra, önünde dağ gibi bir Abdullah Gül örneği var Davutoğlu'nun. Hani o bütün Türkiye'nin acaba hangisi Cumhurbaşkanı olacak diye meraktan gözlerini kilitlediği toplantıda Erdogan'ın, elinden tutarak "Kardeşim Abdullah Gül Partimizin Cumhurbaşkanı adayıdır" demesi örneği? Gül Köşke çıktı amma, neler çekti Erdoğan'dan? Cumhurbaşkanlığı ile birlikte Gül'ün AKP ile ilgisi Erdoğan'ın silgisi ile uçtu gitti. Oysa Gül hep, "Benim bir partim var, ben o partinin kurucusuyum" diye mesajlar gönderip duruyordu. Sökmedi? Yani Erdoğan'a "kardeş" demeler netameli işler ve Erdoğan'ın birine "kardeşim" demesi hiç de hayırlı netice vermiyor? "İleri demokraside" yaşadığımız için bu ülkede kime ne denilip kime ne denilmeyeceğini Başbakanından 16 yaşındaki çocuğa kadar artık bilmemiz gerekiyor? Siyasetçiysen şehide "kelle" Öcalan'a "sayın" diyebilirsin. Televizyonda program yapıyorsan ölmüş Cumhurbaşkanı Atatürk'e "rüşvetçi, din düşmanı" diyebilirsin. Amma yaşayan bir cumhurbaşkanı için böyle bir şeyi hele rüşveti ima bile edemezsin. Rüşvet için fahişe yolladığı ses kayıtlarına geçen bir "hayırsever" olursan dönmedik köşe bırakmazsın. Milletin anasına söversen de büyük işadamı olursun. Rekabet kurallarına uyarak devletten ihale alacağım diye beklersen aç kalırsın. PKK'ya boyun eğmezsen zorla kepenk kapattırılırsın, aç kalırsın. O da olmazsa ya bir kurşunla sen yıkılır, ya işyerin yakılır yine aç kalırsın? "Bîtaraf olursan bertaraf olursun!" 2104'ün başına gelen senin de başına gelir. Yırtılır yırtılır çöpe atılırsın?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hasan Demir / diğer yazıları
- Artık yeter! / 02.11.2015
- Artık yeter! / 28.09.2015
- Sandıktan ne çıkacak! / 21.09.2015
- Böyle milliyetçilik olur mu? / 12.09.2015
- AKP başımıza neler getirecek! / 11.09.2015
- Şehit ve gaziden korkanlar! / 07.09.2015
- Kripto Ermeniler! / 29.08.2015
- Atatürk sandıktan çıkmadı! / 24.08.2015
- Bu ne biçim üslup böyle! / 22.08.2015
- Asalet nerede? / 16.08.2015
- Artık yeter! / 28.09.2015
- Sandıktan ne çıkacak! / 21.09.2015
- Böyle milliyetçilik olur mu? / 12.09.2015
- AKP başımıza neler getirecek! / 11.09.2015
- Şehit ve gaziden korkanlar! / 07.09.2015
- Kripto Ermeniler! / 29.08.2015
- Atatürk sandıktan çıkmadı! / 24.08.2015
- Bu ne biçim üslup böyle! / 22.08.2015
- Asalet nerede? / 16.08.2015