Muhammedî Atatürk

Prof. Dr. Haydar Baş'ın "Hoş Geldin Atatürk" kitabı ve "Atatürk Vatandır" programlarıyla şu gerçeklere ulaştık:

Cihad Müslümanı Atatürk, Dindar Atatürk, Müslüman–Türk Atatürk, Ehl-i Beyt soyundan veli Atatürk, Meydan Dedesi Atatürk, yani Kutbü'l-Aktab (velilerin başı) Atatürk…

Bu üstün vasıflarla M. Kemal'i anlatan başka kim var? Neden bunlar özellikle gizlendi? TSK'nın bu konuda görevini yaptığını söylemek mümkün mü?

Osmanlı imparatorluğunu yıkıp parçalayan İngilizlerin, M. Kemal aleyhine yürüttükleri yoğun propaganda ve iftira kampanyası o gün bugündür Anadolu'da etkili oldu: "Dinsiz Atatürk"… "İslam'a düşman Atatürk"…

Her şeyden önce Atatürk "bizden biri"… Bir Osmanlı paşası… Osmanlı'da paşa olmak öyle kolay mı? Annesine olmadık iftiralar atanlar, paşa olacak birinin soyunun en iyi bilindiğini nasıl görmezlikten gelirler? Ama İngiliz pasaportlu bir delinin peşine takılan yobaz zihniyetliler, bu gerçekleri göremezler…

Bütün malvarlığını, menkul–gayrimenkul her şeyini milletine bağışlayan bir insan… Kendi ve çevresi yararına hiçbir şey bırakmadan, milletine kendini adayan adam, veli değil de nedir? Var mı böylesi Allah aşkına…

1937'de Trabzon seyahatindedir. "Neyim varsa hepsini Türk milletine bağışlıyorum" der ve 11 Haziran 1937'de Trabzon'dan başbakanlığa gönderdiği bir yazıyla bütün çiftliklerini ve taşınmazları hazineye bağışladığını bildirir. Var mı böyle bir lider?

Allah inancına ve bağlılığına dair onlarca olay ve delil varken, Resûlullah'a sevgisine dair pek çok söz varken, İslam konusunda dinimizi yücelten ifadeleri varken, ne bu iftiralara kanmak inanmak? Doğrusu anlamakta zorlanıyorum.

Tam 900 yıl önce Orta Asya'da Türkler, dinlerini dil ve kültürlerini kaybederek dağılma tehlikesi ile karşı karşıya kalınca, Allah (c.c.) Hoca Ahmet Yesevi'yi gönderdi ve Türk boylarını dağılmaktan korudu. Atatürk, Ahmet Yesevi Hazretlerinin Anadolu versiyonudur. Hacı Bektaş'ın yolunu izlemiştir. O'da Allah'ın dileğiyle milletinin kimliğine, kültürüne, diline, vatanına, tarihine ve dinine sahip çıkarak Türk milletini dağılmaktan korumuştur.

Sabiha Gökçen'in beyanına göre; "Atatürk'ün sofrası, bir yemek sofrası, bir içki sofrası, bir eğlence sofrası değil, bir nevi akademi, adeta bir nevi dershane idi"… Atatürk'ün sofrasında konuşulamayan, konuşulmasına müsaade etmedikleri tek şey dedikodu mevzuları idi…

İnsan Atatürk… Hem de ne insan? "Hoş Geldin Atatürk" eseri, Gazi'nin bu yönünü etraflıca ele alan ve öne çıkaran bir yapıt… O her manası ile Müslümandı, insandı doğru idi. Allah'a sık sık şükrettiğini duyan çoktur. İslam'ı hakiki manası ile bilirdi. Kur'an okunmasından haz duyardı. Fakat okuyanın mana ve derinliğini mutlaka bilmesini isterdi. (İ. Hakkı Tekçe).

Gazi Amerikalı gazeteci Miss Ring'e beyanat verir: "Türkiye bir maymun değildir. Hiçbir milleti taklit etmeyecektir. Türkiye ne Amerikanlaşacak ne batılılaşacaktır. O sadece özleşecektir."

"Biz Türk'üz. Tam manasıyla Türk'üz. İşte o kadar. Bize iyi Müslüman olmak kâfidir. Asya için ve Avrupa için bizim kanunumuz aynıdır. Dostlara sahip bulunmak, istiklali tamımızı muhafaza etmek, her şeyi Türk cephesinde mütalaa etmek" (Hikmet Tanju, Atatürk ve Türk Milliyetçiliği, s.181).

Mehmetçik… Mehmetçiğin üstünlüğü nereden geliyor? Mehmet Muhammed'in (s.a.v.) edeben kısaltılıp, Türkçeleştirilmiş şeklidir. Özetle Mehmetçik, Hz. Muhammed'in (s.a.v.) askeri demektir. Manevi yönü, asaleti, korkusuzluğu buradan gelir. İşte Atatürk'e göre Mehmetçik de Türk milleti de mübarektir.

Allah'ı birleyen ve Muhammed (a.s.)'ın O'nun kulu ve Resûlü olduğuna inanan herkese Muhammedî denir, yani Muhammed ümmetindendir.

Belki de içimizden en çok "Muhammedî" olarak anılmaya en lâyık kişi Atatürk'tür: Muhammedî Atatürk… Allah (c.c) rahmet eylesin…