İletişim teknolojileri açısından küreselleşen bir dünyada yaşıyoruz. Dünyanın bir ucundaki gelişmeler diğer bölgelerde yansıma buluyor; hele de bu gelişme dünyanın tek süper gücünü şoka uğratan bir olaysa... Oysa aynı saldırı gelişmemiş bir ülkeye, hatta bir başka gelişmiş ülkeye yapılsaydı, bunu hiç bu kadar irdeleyemeyecektik. Ne o gelişmemiş, ne de o gelişmiş ülke ABD Başkanı Bush gibi 'ülkesini meçhul düşmana karşı savaş haline' sokamayacaktı!
Zaten küreselleşme denilen şey de bu anlama gelmiyor mu? ABD'nin iletişim (haber) alanında hakim güç olması. Farklı açılardan da yaklaşırsak, ABD'li şirketlerin dünya ekonomisinde başat olması; Coca Cola'sı, Pepsi'si, McDonalds ve Hollywood'uyla ABD kültürünün egemen olması, Amerikan bankalarının 'dünyanın kanını (parasını) damarlardan çekmesi'... Küreselleşme denilen ideoloji bunları gerçekleştirmek için pompalanmıyor mu?
Amerika'ya yönelik saldırılar, en çok Müslümanları etkiledi. ABD'den İngiltere'ye; Almanya'dan Avustralya'ya; İtalya'dan Fransa'ya İslam'a mensup olanlar, tacize uğradılar, uğruyorlar. Olayların failleri belirlenmese de, 'menfur terör eylemlerinin' ilk dakikalarından itibaren İslam dinine mensup olan insanların bilinçli bir şekilde suçlanması üzerine, Müslümanların mabedleri kundaklandı. Olayın yaşandığı ülkede, menşe ülkesini ne olursa olsun, 'esmerimsi' insanlar uçaklardan indirildi; sokaklarda tartaklandı.
Taciz terörü
Başta 'Haçlı Seferi'ni başlatan ABD Başkanı Bush olmak üzere kimi liderler, yaptıkları açıklamalarla 'bu taciz sürecine benzin' döktüler. İnsanların insanları gösteri amacıyla hunharca öldürdüğü (Gladyatörler) Roma İmparatorlu'ğu; insan onurunu ayaklar altına alarak, Etiyopya'da onbinlerce insanı katleden, İkinci Dünya Savaşı'nı Hitler ile birlikte tetikleyen faşist Mussolini miraslarını tevarüs eden İtalya Başbakanı Berlusconi (İşin ilginç tarafı sahip olduğu takımı bir Müslüman Türk evladı olan Fatih Terim'e emanet ettiği gerçeğini gözardı ederek) "Batı medeniyetinin İslam medeniyetine üstün olduğunu" zırvaladı. Bereket versin ki, bir grup İtalyan basını ABD basını gibi sesini kısmayarak, başbakanlarını 'Mussoli'nin izinden yürümekle itham ettiler.
Elveda çok-kültürlülük
11 Eylül'deki terör eylemleriyle birlikte, Batı dünyasında estirilen 'çok kültürlülük edebiyatı' da balon gibi söndü. Batı kültürünün eski Yunan'dan bu yana 2500 yıllık geçmişinin hiç bir kesitinde 'farklı kültürlerden insanlar aynı ülke sınırları içinde eşit birer fert olarak' yaşayamamıştır. Ne eski Yunan'da, ne Roma İmparatorlu'ğunda ne Ortaçağ'daki devletlerde, ne de Fransız Devrimi'nden bu yana... Bu kavramı gerçek anlamıyla uygulayan Osmanlı Devleti'nin mirasçısı olarak, ne kadar gurur duysak azdır.
Fransa örneği
Batı ülkelerinde yaşayan Müslümanlara yönelik saldırıların Fransız Devrimi'nin yaşandığı ülke Fransa'da da yoğunluk göstermesi dikkat çekiyor. Türkiye ve benzeri ülkelerden göç veya iltica edenler bir yana, Fransa eski sömürgelerinden göç eden geniş bir Müslüman nüfusa sahip.
Ancak bazı ilginç gelişmeler de yaşanmadı değil Fransa'da. Mesela, ırkçı ve Arap düşmanı söylemi ile meşhur, aşırı sağcı Ulusal Cephe Partisi lideri Jean Marie Le Pen bile, bu konuda önceki haftasonu partisince düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, yumuşatıcı bir üslup tercih etti. Dahası, Le Pen, Amerika'nın "dediğim dedik" politikasına çatarak, üstü kapalı, "ektiklerini biçiyorlar" demeye getirdi. Bu konuşmadan sonra, cumhurbaşkanlığı seçimine sekiz aydan az bir süre kala, ilerleyen yaşı nedeniyle, son kez aday olacağı bilinen Le Pen, ağırbaşlı lider havası vermeye çalıştığı söylendi.
Batılıların haçlı seferleri ile iftihar etmesi gerektiğini iddia edenler çoğunlukta olmasa bile, gene de, kentlerde, herkesin arasında yaşamlarını sürdüren Arap gençlerine potansiyel kamikaze gözüyle bakılıyor.
Faslı bir bayan pilot anlatıyor: Sokakta yürürken, fırlatılan bakışlar cok değişti. Hem de, pilot ve uçak ehliyetine sahip olduğunun bilinmemesine rağmen. Ya bilinse!!!
Öte yandan, yakın zamana kadar eğitimsiz, serseri yaşama yakın gençler, "kuşkulu" kişi rolündeyken, artık Batılı gibi giyinen, üniversitelerde okumuş, özellikle de teknik dallarda yetişmiş, parlak Cezayirli ve Faslı gençler, bu kuşkulu bakışların boy hedefi.
Bu sözünü ettiğimiz paranoyak reaksiyonları göstermesi için insanın, tahmin edersiniz ki, medyayı yakından izlemesi gerekiyor. Şöyle ki, 11 Eylül'den tam on gün sonra, 21 Eylül'de Toulouse kentinde, gübre fabrikasında kaza eseri şiddetli patlamalar olup, son derece ağır bir kaza bilançosu ortaya çıkınca - 29 ölü, yüzlerce yaralı - bunun sabotaj ya da suikast olmadığına bir çoklarını inandırmak zor oldu. Hatta TV ekranlarında tanıklık eden orta yaşlı bir Magripli kadın, gün boyu felaketzedelere yardım etmiş olmasına rağmen, sık sık kendisine, "bunları siz yaptınız" dendiğini aktardı ve bu ayrımcı tavırlardan şikayetçi oldu.
Zaten küreselleşme denilen şey de bu anlama gelmiyor mu? ABD'nin iletişim (haber) alanında hakim güç olması. Farklı açılardan da yaklaşırsak, ABD'li şirketlerin dünya ekonomisinde başat olması; Coca Cola'sı, Pepsi'si, McDonalds ve Hollywood'uyla ABD kültürünün egemen olması, Amerikan bankalarının 'dünyanın kanını (parasını) damarlardan çekmesi'... Küreselleşme denilen ideoloji bunları gerçekleştirmek için pompalanmıyor mu?
Amerika'ya yönelik saldırılar, en çok Müslümanları etkiledi. ABD'den İngiltere'ye; Almanya'dan Avustralya'ya; İtalya'dan Fransa'ya İslam'a mensup olanlar, tacize uğradılar, uğruyorlar. Olayların failleri belirlenmese de, 'menfur terör eylemlerinin' ilk dakikalarından itibaren İslam dinine mensup olan insanların bilinçli bir şekilde suçlanması üzerine, Müslümanların mabedleri kundaklandı. Olayın yaşandığı ülkede, menşe ülkesini ne olursa olsun, 'esmerimsi' insanlar uçaklardan indirildi; sokaklarda tartaklandı.
Taciz terörü
Başta 'Haçlı Seferi'ni başlatan ABD Başkanı Bush olmak üzere kimi liderler, yaptıkları açıklamalarla 'bu taciz sürecine benzin' döktüler. İnsanların insanları gösteri amacıyla hunharca öldürdüğü (Gladyatörler) Roma İmparatorlu'ğu; insan onurunu ayaklar altına alarak, Etiyopya'da onbinlerce insanı katleden, İkinci Dünya Savaşı'nı Hitler ile birlikte tetikleyen faşist Mussolini miraslarını tevarüs eden İtalya Başbakanı Berlusconi (İşin ilginç tarafı sahip olduğu takımı bir Müslüman Türk evladı olan Fatih Terim'e emanet ettiği gerçeğini gözardı ederek) "Batı medeniyetinin İslam medeniyetine üstün olduğunu" zırvaladı. Bereket versin ki, bir grup İtalyan basını ABD basını gibi sesini kısmayarak, başbakanlarını 'Mussoli'nin izinden yürümekle itham ettiler.
Elveda çok-kültürlülük
11 Eylül'deki terör eylemleriyle birlikte, Batı dünyasında estirilen 'çok kültürlülük edebiyatı' da balon gibi söndü. Batı kültürünün eski Yunan'dan bu yana 2500 yıllık geçmişinin hiç bir kesitinde 'farklı kültürlerden insanlar aynı ülke sınırları içinde eşit birer fert olarak' yaşayamamıştır. Ne eski Yunan'da, ne Roma İmparatorlu'ğunda ne Ortaçağ'daki devletlerde, ne de Fransız Devrimi'nden bu yana... Bu kavramı gerçek anlamıyla uygulayan Osmanlı Devleti'nin mirasçısı olarak, ne kadar gurur duysak azdır.
Fransa örneği
Batı ülkelerinde yaşayan Müslümanlara yönelik saldırıların Fransız Devrimi'nin yaşandığı ülke Fransa'da da yoğunluk göstermesi dikkat çekiyor. Türkiye ve benzeri ülkelerden göç veya iltica edenler bir yana, Fransa eski sömürgelerinden göç eden geniş bir Müslüman nüfusa sahip.
Ancak bazı ilginç gelişmeler de yaşanmadı değil Fransa'da. Mesela, ırkçı ve Arap düşmanı söylemi ile meşhur, aşırı sağcı Ulusal Cephe Partisi lideri Jean Marie Le Pen bile, bu konuda önceki haftasonu partisince düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, yumuşatıcı bir üslup tercih etti. Dahası, Le Pen, Amerika'nın "dediğim dedik" politikasına çatarak, üstü kapalı, "ektiklerini biçiyorlar" demeye getirdi. Bu konuşmadan sonra, cumhurbaşkanlığı seçimine sekiz aydan az bir süre kala, ilerleyen yaşı nedeniyle, son kez aday olacağı bilinen Le Pen, ağırbaşlı lider havası vermeye çalıştığı söylendi.
Batılıların haçlı seferleri ile iftihar etmesi gerektiğini iddia edenler çoğunlukta olmasa bile, gene de, kentlerde, herkesin arasında yaşamlarını sürdüren Arap gençlerine potansiyel kamikaze gözüyle bakılıyor.
Faslı bir bayan pilot anlatıyor: Sokakta yürürken, fırlatılan bakışlar cok değişti. Hem de, pilot ve uçak ehliyetine sahip olduğunun bilinmemesine rağmen. Ya bilinse!!!
Öte yandan, yakın zamana kadar eğitimsiz, serseri yaşama yakın gençler, "kuşkulu" kişi rolündeyken, artık Batılı gibi giyinen, üniversitelerde okumuş, özellikle de teknik dallarda yetişmiş, parlak Cezayirli ve Faslı gençler, bu kuşkulu bakışların boy hedefi.
Bu sözünü ettiğimiz paranoyak reaksiyonları göstermesi için insanın, tahmin edersiniz ki, medyayı yakından izlemesi gerekiyor. Şöyle ki, 11 Eylül'den tam on gün sonra, 21 Eylül'de Toulouse kentinde, gübre fabrikasında kaza eseri şiddetli patlamalar olup, son derece ağır bir kaza bilançosu ortaya çıkınca - 29 ölü, yüzlerce yaralı - bunun sabotaj ya da suikast olmadığına bir çoklarını inandırmak zor oldu. Hatta TV ekranlarında tanıklık eden orta yaşlı bir Magripli kadın, gün boyu felaketzedelere yardım etmiş olmasına rağmen, sık sık kendisine, "bunları siz yaptınız" dendiğini aktardı ve bu ayrımcı tavırlardan şikayetçi oldu.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Recep Bahar / diğer yazıları
- ABD harika bir ekonomiye mi sahip? / 14.08.2018
- Ne yapmalı? / 13.08.2018
- Komşunla kavga et uzaklarda pazar ara! / 02.02.2016
- Diyarbakır'da kilise-ev faktörü! / 01.02.2016
- Çin ekonomisi alarm mı veriyor? / 20.01.2016
- Büyük İsrail yolunda sıra İran'da / 19.01.2016
- Terör Sultanahmet bölgesini sıfırla çarptı / 15.01.2016
- Sultanahmet'in şifreleri / 13.01.2016
- Türkiye ile Suudi Arabistan ne zaman papaz olacak? / 09.01.2016
- Ekonomik çöküşü bir de buradan seyredin / 05.01.2016
- Ne yapmalı? / 13.08.2018
- Komşunla kavga et uzaklarda pazar ara! / 02.02.2016
- Diyarbakır'da kilise-ev faktörü! / 01.02.2016
- Çin ekonomisi alarm mı veriyor? / 20.01.2016
- Büyük İsrail yolunda sıra İran'da / 19.01.2016
- Terör Sultanahmet bölgesini sıfırla çarptı / 15.01.2016
- Sultanahmet'in şifreleri / 13.01.2016
- Türkiye ile Suudi Arabistan ne zaman papaz olacak? / 09.01.2016
- Ekonomik çöküşü bir de buradan seyredin / 05.01.2016