Millet İttifakı'nın Ortak Politikalar Mutabakat Metni, dün Ankara'da açıklandı.
244 sayfalık metinde 2 bin 300 yeni düzenleme yer alıyor.
Millet İttifakı'nın iktidara gelmesi halinde hayata geçirileceği ifade edilen maddelerin sıralandığı mutabakata göre Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçilecek, cumhurbaşkanı 7 yıl için sadece bir kez seçilecek, seçildikten sonra partisi ile ilişiği kesilecek ve görev sonrasında aktif siyasete dönemeyecek. Kanunlar üzerinde tanınan veto yetkisi kaldırarak Cumhurbaşkanına sadece 'geri gönderme yetkisi' tanınacak. Seçim barajını yüzde 3'e düşürülecek. TBMM'de 'Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu' kurulacak.
Vesaire vesaire…
240 sayfadan fazla mutabakat metninde yer alan değişiklikler ancak Millet İttifakı iktidara gelirse ve yasaları değiştirmeye muktedir olabilecek parlamento çoğunluğunu elde edebilirse hayata geçebilecek.
Parlamentoda çoğunluğu elde edebilmek için malumunuz Millet İttifakı'nı oluşturan 6 partinin –dışarıdan alabilecekleri desteklerle birlikte- toplamda en az yüzde 63 oy almaları gerekiyor.
Kamuoyu araştırmaları yapan itibar edilebilir bütün anket şirketlerinin verilerine de baksanız Millet İttifakı'nın yüzde 63 oy oranını geçebilmesi imkan dahilinde görülmüyor.
O zaman ha 50 artı 1 toplamışsınız, ha yüzde 62, çok fark etmeyecek demektir.
Her iki halde de parlamentoda anayasa değişikliği yapmanız için Cumhur İttifakı'nı oluşturan partilerin oylarına muhtaç kalacaksınız. Bu durumda Millet İttifakı, Erdoğan'ın mirası olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle ülkeyi yönetmek zorunda kalacak.
Böyle bir durumda dün açıklanan 244 sayfalık mutabakat metnindeki 2 bin 300 yeni düzenlemenin yüzde 95'i kadük hale gelmiş olmayacak mı?
Bu bağlamda açıkçası özellikle gençler nezdinde olmak üzere kamuoyunda karşılığı olan Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) gibi partilere kapılarını kapatarak, anayasayı değiştirecek çoğunluğu elde etmeyi hedeflemediğini icraatıyla ortaya koyan Altılı Masa'nın, binlerce vaat açıklamasının çok anlamlı olmadığını düşünüyorum.
Neden 'Suriye devleti' ibaresi kullanılmadı?
Mutabakatta dikkatinizi çekmek istediği bir diğer nokta ise Suriye ve Suriyeli sığınmacılarla ilgili ibareler. Metinde, "Geri dönüş çalışmalarını ülkemizdeki geçici koruma altındaki Suriyeliler, Suriye yönetimi ve uluslararası kurumlarla yakın işbirliği içinde yürüteceğiz" deniliyor.
Ayrıca metinde, "Terörist gruplar hariç, Suriye halkının farklı kesimlerini temsil eden bütün ilgili taraflarla ve Şam yönetimiyle yoğun bir temas ve diyalog çabası başlatacağız" ifadelerine de yer verilmiş.
Ülkemizle ilgili bir konuda yabancı bir ülkede, 'Türkiye yönetimi' ya da 'Ankara yönetimi' gibi ibareler kullanılsa ne düşünürdünüz?
Hoşunuza gitmezdi değil mi?
İşte Suriye hükümeti ya da devleti şeklinde hitap etmek yerine 'Suriye/Şam yönetimi' ibarelerinin kullanılması benim üzerimde mevcut hükümetin son birkaç ayda izlediği Suriye politikasından farklı bir şey olmayacağı izlenimi bıraktı.
Umarım haklı çıkmam…
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024