Naci Görür’den vatandaşlara deprem sitemi?
Görür, “Şimdi hükümetle muhalefeti iyi kötü televizyonlarda görüyoruz. Size soruyorum halk nerede, deprem konusunda nerede halk?” sorusunu sordu.
27.07.2024 12:02:00
Bülent TAPICI
Bülent TAPICI





Türkiye'ni önde gelen deprem uzmanlarından Prof. Dr. Naci Görür bir deprem ülkesi olan Türkiye'nin depremden kaçışının olmadığını söyledi.
Acilen yapılması gereken şeyin halk, yerel yönetimler ve iktidarın el ele vererek çözüm üretmesi olduğunu söyleyen Naci Görür vatandaşların deprem konusunda yeterli duyarlılığı göstermediğini söyledi.
Prof. Dr. Naci Görür şunları söyledi;
"Bu ülke bir deprem ülkesidir. Bizim coğrafyamızın jeolojik karakteri, sismolojik karakteri deprem üretmek üzere kurgulanmıştır. Bu yapı sürekli çalışıyor, 14 milyon seneden beri deprem üretiyor daha da milyonlarca sene deprem üretecek.
Türkiye'nin büyük bir yeri canlı fay örgüleri ile kaplı. Bugün olmazsa yarın, yarın olmazsa öbür gün, öbür gün olmazsa daha öbür gün deprem olacak. Depremden kaçış yok. Bu deprem bugün olursa ben ölürüm, yarın olursa sen ölürsün veya çocuğun ölür, öbür gün torunun ölür, öbür gün de neslin bundan zarar görür. Biz depremi küçümseyerek, 'olmaz' diye geçiştirerek kendi insanlarımızın can güvenliğini bile bile bu yanlışın içerisine sokmayalım.
Biz depremi durduramayız, deprem olacaktır. Biz depreme karşı dirençli yerleşim alanları oluşturalım. Deprem dirençli kentler ne demek? Deprem olduğu zaman zararı minimum olarak atlatan kent demektir. Bugün Tayvan'da, Japonya'da daha dün sayılacak zamanda iki tane 7'nin üzerinde deprem oldu 10 kişi tesadüfen öldü. O büyüklükteki bir deprem bizde 10 binleri götürüyor, 50 binleri götürüyor, çoluğumuzu çocuğumuzu sevdiklerimizi toprağa gömüyoruz, aymazlıktan, bu işi ciddiye almamaktan yoksa ya hiçbir şey yapamayız demek değil.
Deprem dirençli kentler için her şeyimiz var, nasıl yapılacağını biliyoruz, istenirse yapabiliriz. O halde 3 tane aktöre buradan sesleniyorum; biri hükümet, ikincisi muhalefet, üçüncüsü de halk. Şimdi hükümetle muhalefeti iyi kötü televizyonlarda görüyoruz. Size soruyorum halk nerede, deprem konusunda nerede halk? 'Ben depremde ölmek istemiyorum, çoluk çocuğumu göçük altında kaybetmek istemiyorum, neslimi feda etmek istemiyorum' diyeni gördünüz mü? Ama maaş için çok konuşuluyor 10 bin lira yerine 15 bin lira vermediniz diye. Her türlü şey var ama can güvenliği, çoluk çocuğunun konusu hakkında hiç sesleri çıkmıyor. Bu demektir ki insanlarımız inanmıyor, demek ki farkındalığı yok, depremi bilmiyor ama büyük darbeyi yediği zaman da içi parçalanıyor, ondan sonra hayat zindan oluyor.
Ülkeyi bir günde depreme hazırlayamayız ama 1999'dan beri bağırıyoruz. 24 sene geçti 1999 depremlerinden sonra eğer dediklerimiz yapılsaydı biz bugün bütün
Türkiye'yi depreme hazırlamış olurduk. Yapacağımız tek şey bir bakanlık oluşturmak, siyasete bağlı olmayan, partiye bağlı olmayan belirli hedefe kilitlenmiş, liyakatli kadrolarla deprem bölgelerinde 'Bismillah' der işe başlardık ve şimdiye kadar işi bitirirdik.
Bu konuda yerel yönetim, halk ve hükümetin omuz omuza, sırt sırta, kol kola olması lazım. Birbirleriyle kavga ederek, birine çelme takarak bu işi yapamazsınız. Biz çocuk muyuz, deprem şaka kaldırmıyor, insanlarımız ölüyor. Bir devletin en büyük görevi nedir insanın can güvenliğini sağlamaktır. Gelin şu oyunu kuralına göre oynayalım, biz siyaset adamı değiliz, hizmet edelim ve insanlarımız ölmesin. Dünyada örnekleri var, Çin var, Japonya var, Tayvan var, Brezilya var, Hindistan var, İtalya var, Amerika var say say bildiğin kadar. Bunun nasıl yapılacağı biliniyor yarından itibaren hemen sahaya çıksan sadece İstanbul'u değil bütün Türkiye'yi depreme hazırlayabilirsiniz."
Acilen yapılması gereken şeyin halk, yerel yönetimler ve iktidarın el ele vererek çözüm üretmesi olduğunu söyleyen Naci Görür vatandaşların deprem konusunda yeterli duyarlılığı göstermediğini söyledi.
Prof. Dr. Naci Görür şunları söyledi;
"Bu ülke bir deprem ülkesidir. Bizim coğrafyamızın jeolojik karakteri, sismolojik karakteri deprem üretmek üzere kurgulanmıştır. Bu yapı sürekli çalışıyor, 14 milyon seneden beri deprem üretiyor daha da milyonlarca sene deprem üretecek.
Türkiye'nin büyük bir yeri canlı fay örgüleri ile kaplı. Bugün olmazsa yarın, yarın olmazsa öbür gün, öbür gün olmazsa daha öbür gün deprem olacak. Depremden kaçış yok. Bu deprem bugün olursa ben ölürüm, yarın olursa sen ölürsün veya çocuğun ölür, öbür gün torunun ölür, öbür gün de neslin bundan zarar görür. Biz depremi küçümseyerek, 'olmaz' diye geçiştirerek kendi insanlarımızın can güvenliğini bile bile bu yanlışın içerisine sokmayalım.
Biz depremi durduramayız, deprem olacaktır. Biz depreme karşı dirençli yerleşim alanları oluşturalım. Deprem dirençli kentler ne demek? Deprem olduğu zaman zararı minimum olarak atlatan kent demektir. Bugün Tayvan'da, Japonya'da daha dün sayılacak zamanda iki tane 7'nin üzerinde deprem oldu 10 kişi tesadüfen öldü. O büyüklükteki bir deprem bizde 10 binleri götürüyor, 50 binleri götürüyor, çoluğumuzu çocuğumuzu sevdiklerimizi toprağa gömüyoruz, aymazlıktan, bu işi ciddiye almamaktan yoksa ya hiçbir şey yapamayız demek değil.
Deprem dirençli kentler için her şeyimiz var, nasıl yapılacağını biliyoruz, istenirse yapabiliriz. O halde 3 tane aktöre buradan sesleniyorum; biri hükümet, ikincisi muhalefet, üçüncüsü de halk. Şimdi hükümetle muhalefeti iyi kötü televizyonlarda görüyoruz. Size soruyorum halk nerede, deprem konusunda nerede halk? 'Ben depremde ölmek istemiyorum, çoluk çocuğumu göçük altında kaybetmek istemiyorum, neslimi feda etmek istemiyorum' diyeni gördünüz mü? Ama maaş için çok konuşuluyor 10 bin lira yerine 15 bin lira vermediniz diye. Her türlü şey var ama can güvenliği, çoluk çocuğunun konusu hakkında hiç sesleri çıkmıyor. Bu demektir ki insanlarımız inanmıyor, demek ki farkındalığı yok, depremi bilmiyor ama büyük darbeyi yediği zaman da içi parçalanıyor, ondan sonra hayat zindan oluyor.
Ülkeyi bir günde depreme hazırlayamayız ama 1999'dan beri bağırıyoruz. 24 sene geçti 1999 depremlerinden sonra eğer dediklerimiz yapılsaydı biz bugün bütün
Türkiye'yi depreme hazırlamış olurduk. Yapacağımız tek şey bir bakanlık oluşturmak, siyasete bağlı olmayan, partiye bağlı olmayan belirli hedefe kilitlenmiş, liyakatli kadrolarla deprem bölgelerinde 'Bismillah' der işe başlardık ve şimdiye kadar işi bitirirdik.
Bu konuda yerel yönetim, halk ve hükümetin omuz omuza, sırt sırta, kol kola olması lazım. Birbirleriyle kavga ederek, birine çelme takarak bu işi yapamazsınız. Biz çocuk muyuz, deprem şaka kaldırmıyor, insanlarımız ölüyor. Bir devletin en büyük görevi nedir insanın can güvenliğini sağlamaktır. Gelin şu oyunu kuralına göre oynayalım, biz siyaset adamı değiliz, hizmet edelim ve insanlarımız ölmesin. Dünyada örnekleri var, Çin var, Japonya var, Tayvan var, Brezilya var, Hindistan var, İtalya var, Amerika var say say bildiğin kadar. Bunun nasıl yapılacağı biliniyor yarından itibaren hemen sahaya çıksan sadece İstanbul'u değil bütün Türkiye'yi depreme hazırlayabilirsiniz."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.