Tevhidden, kemalden, hayır ve güzelliklerden uzak gönüllerin hayırlı, huzurlu ve güzel ortamlar oluşturmaları mümkün değildir. Siyasi otorite, "ulu'lemr" olarak vasfedilir ve "ulu'lemr"e itaat için, Müslümanlardan olması şartı koşulur. Ulu'lemr'in görevi İslam'da iki ana katagoride toplanmıştır: Adaletin gereklerini tatbik etmek ve emaneti ehline vermek.İslam'a göre "ulu'lemr", bütün tebaasından sorumludur. Adaletin hakim kılınması, mazlumun korunup zulme engel olunması "ulu'lemr"in asıl görevidir. İslam bu özelliği ile siyasi otoriteyi, Hak ve adaletin tatbikçisi mevkiine oturtur.Siyasi saha bütün muamelat şubelerinin anasıdır. Muamelat dalları, siyasi sahanın şubeleri gibidir.Ancak, "Nasılsanız, öyle idare edilirsiniz" hükmü gereğince öncelikle mesele, insanın kendi gönül dünyasında, iç aleminde çözüm bulur. Dış tabiatın kemali bu iç olgunluğun tabii yansıması olarak tezahür eder. Aksi halde tevhidden, kemalden, hayır ve güzelliklerden uzak gönüllerin, hayırlı, huzurlu ve güzel ortamlar oluşturmaları mümkün olmaz. dolaysıyla otoritenin adaleti ve huzuru temin etmesi için, huzurlu tevhide ermiş, benliğin ve aşırı dürtülerin esaretinden kurtulmaya çabalayan kadroyla buluşması zaruri olur. Ayrıca bu kadrodaki gönül arınmışlığı çok önem kazanır. Zira, amellerin değeri niyetlere göredir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.