NATO, Türkiye için hiç doğmamıştır

Dünyanın gözü, İngiltere'nin başkenti Londra'da bugün ve yarın gerçekleştirilecek olan Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü (NATO) Zirvesi'nde… İngiliz basını, bu seferki NATO zirvesinin oldukça gergin geçeceğini yazdı. The Times, NATO eski genel sekreteri Rasmussen'in görüşlerine yer verdi.

Zirvenin birçok riskler taşıdığını belirten Rasmussen, ittifak içinde kopuş ve bölünmeler yaşanabileceğini ifade etti. Rasmussen'in saydığı riskler şöyle: 

* ABD Başkanı Trump'ın diğer ülkeleri bütçelerinden savunma harcamalarına NATO şartı olan yüzde 2'den az pay ayırmakla suçlayabileceği…

* Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un daha önce kullandığı "NATO'nun beyin ölümü gerçekleşti" gibi ifadelerle yeni tartışmalara yol açabileceği…

* Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın NATO'nun birliğini test etmeyi sürdürmesi…

Bu da zirvede gözlerin Trump, Macron ve Erdoğan'da olacağını gösteriyor. İngiliz Financial Times gazetesinin başyazısında ise şu değerlendirmeler yapıldı:

* "Artık Avrupalı liderler de NATO'yu eleştirenler korosuna katılıyor. Fransa Cumhurbaşkanı Macron NATO için 'beyin ölümü gerçekleşti' diyerek müttefiklerini şoka soktu."

* "Macron ayrıca ittifakın Rusya'yı düşman olarak görmemesi gerektiğini ima etti. Bu, Polonya ve Baltık ülkeleri için hoş olmayan bir sürprizdi."

* "Angela Merkel ise Macron'u bu sözleri nedeniyle payladı."

* "Türkiye'nin Dışişleri Bakanı, Türkiye'nin Suriye'deki askeri operasyonunu eleştirmesi nedeniyle Fransa Cumhurbaşkanı'nı 'terörü desteklemekle' suçladı."

* "Ankara'nın Suriye'de tek taraflı askeri operasyon kararı müttefikler arasında karşılıklı danışma konusunda temel soru işaretleri oluşturdu."

* "Türkiye Rusya'dan bir hava savunma sistemi aldı ve test etmeye başladı… Erdoğan hükümetinin davranışları artık o kadar dengesiz bir hal aldı ki bazıları ülkenin NATO'dan atılması gerektiğini söylemeye başladı."

* "Ancak Türkiye'yi Batı ittifakından atmak Batı'nın düşmanlarının işine gelir. Özellikle Rusya, bir süredir NATO'yu bölme ve Türkiye'yi kendi yörüngesine çekmeye çalışıyor."

Evet, Financial Times'ın yorumları, hem de başyazıda, bu şekilde… Dikkat ederseniz, gerek NATO ülkeleri liderlerinin, gerekse İngiliz basınının eleştirel olarak odaklandığı nokta Türkiye'nin ulusal güvenlik kaygılarından dolayı attığı adımlar… İşte NATO ve Batı'nın asla değişmeyecek olan bakış açısı… Mesele kendi güvenlikleri ve çıkarları olduğu zaman Türkiye topun ucuna konulacak, hatta tepe tepe kullanılacak bir ülkedir; mesele Türkiye'nin güvenliği ve çıkarları olduğu zaman kör, sağır ve dilsizi oynuyorlar.

Kore savaşlarında binlerce askerimizi feda ederek 1952'de başlayan NATO maceramız, bugüne kadar verdiğimiz birçok büyük tavizlerle, karşılıksız jestlerle dolu; ama karşılığında en ufak bir menfaat dahi elde edemedik.

Macron, NATO'nun beyin ölümünün gerçekleştiğini ifade ediyor; Türkiye'nin milli menfaatleri açısından bakıldığında NATO Türkiye için hiç doğmamıştır.

* 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı'nda, zulme uğrayan Kıbrıs Türk halkı olmasına rağmen, Türkiye garantörlük hakkını kullanarak müdahale etmesine rağmen, NATO, Rum Kesimi'nin yanında yer aldı ve Türkiye'ye ambargo uyguladı. İşin acı tarafı, bu harekâtta bize tek yardım eden Libya'nın Devlet Başkanı Kaddafi'yi bu NATO ile bir olup devirdik.

* Yıllardır ülkemizi tehdit eden PKK terörü konusunda NATO'nun en ufak bir desteğini görmediğimiz gibi, PKK kamplarında NATO envanterine kayıtlı füzeler, silahlar çıktı.

* Suriye'deki PYD/YPG terörünü oluşturan, maaşlarını veren, finansal olarak destekleyen, eğiten, binlerce tır silah veren NATO ülkeleri ve NATO'nun başı ABD oldu.

* Türkiye'de gerçekleşen birçok askeri darbenin arkasında NATO'nun olduğu bilinen bir gerçektir. Darbeciler için ABD'den gelen "bizim çocuklar" açıklamaları buna delildir.

* Hava güvenlik sistemine ihtiyaç duyduğumuzda bize Patriot satmadılar; S-400 aldığımızda ise bizi F-35 programından çıkardıkları gibi her türlü ekonomik, siyasi, askeri yaptırımı da önümüze koydular.

* NATO ülkelerinin Afganistan, Irak, Libya, Suriye gibi İslam ülkelerindeki işgalleri sebebiyle ülkemiz hem komşularını kaybetti, hem ekonomik açıdan dış ticaretimize darbe vuruldu, hem de oluşan milyonlarca mülteci sorunuyla tek başımıza kaldık.

* 2001 yılında NATO, hedefinde Türkiye'nin de bulunduğu Büyük Ortadoğu Projesi'nin (BOP) askeri kanadı oldu. İçinde bulunduğumuz NATO avcı, 22 İslam ülkesi de av konumunda… Yani hem avcıların arasındayız, hem de avların…

* NATO yetkilileri sürekli Türkiye'nin NATO'nun ön cephesi olduğunu vurguluyorlar. Bunun anlamı bir dünya savaşında Türkiye savaşın yaşanacağı bir coğrafyadır. Türkiye'nin NATO'da olmasının bir nedeni de, savaşların Avrupa'da ya da Amerika kıtasında olmaması, Anadolu'da gerçekleşmesi içindir.

* NATO, aynen AB gibi bir Haçlı birliğidir. ABD eski Başkanı Bush'un 11 Eylül saldırılarından sonra Crusade yani Haçlı seferlerini başlatıyoruz ilanı, BOP'un askeri kanadı olan NATO'nun misyonunu açıkça ortaya koymaktadır. Asırlarca Haçlı seferlerine göğüs geren Türkiye'nin, İslam ülkelerini hedeflemiş olan Haçlı'nın safında yer alması, hem inancına, hem medeniyetine hem de tarihine aykırıdır.

Macron'un "NATO'nun beyin ölümü gerçekleşti" ifadesini, BTP Genel Başkan Yardımcısı Sayın Selim Kotil'in tespitiyle, "NATO'nun beyni ABD'dir, NATO'nun beyin ölümü gerçekleşti demek, ABD'nin çöktüğü anlamını taşımaktadır" şeklinde değerlendirmeliyiz.

Bugün yepyeni bir dünya düzeni oluşmuştur, bunun öncülüğünü ise başta Çin ve Rusya olmak üzere BRICS devletleri yapmaktadır. BRICS temsilcisi Prof. Dr. Gorbanovski'nin ifadesiyle, bu yeni dünya düzeninin mimarı, Milli Ekonomi Modeli ve Milli Paralarla Ticaret formülünün sahibi Prof. Dr. Haydar Baş'tır. Dolar gücünü ve kapitalist sistemini kaybeden ABD ve NATO ülkeleri, askeri güçlerini de kaybetmişlerdir. Türkiye bütün bu gerçekleri masaya yatırarak yolunu doğru bir adreste devam ettirmelidir.

BRICS devletlerini zirveye taşıyan Model içimizden birine aittir. Artık Prof. Dr. Baş'ın kıymetini bilmeli ve ülkemizi Milli Ekonomi Modeli ile tam bağımsızlığa taşımalıyız. 

Ondan sonra bize faydası olacak, milli çıkarlarımızı koruyabileceğimiz, üzerimizde menfur hesabı olmayan birlikler içinde de güvenle yer alabiliriz.