2013 senesine sayılı günler kala geride kalacak senenin yorumları yapılmaya başlandı.
Türkiye siyasette terör gündemini, başkanlık sistemi tartışmaları içine setretmişken, bu süreçte ekonomisi bitme noktasına geldi.
Ekonomi ve terör her seneki gibi ana iki mesele.
Ancak açlık sınırının altında yaşayanların artışı ekonomiyi terörün de önüne taşıdı.
Tarım kesimi can çekişiyor, tarım sektörünün ele alındığı programlarda mazotun, gübrenin, yemin pahalılığından bahsediliyor. Para etmediği için ekilmeyen arazilerin yanında kahve köşelerinde çiftçi dert üstüne dert anlatıyor.
Hayvan yetiştiricilileri yem ve saman alamadıkları için besledikleri hayvanları sattıklarını dile getiriyor. Beslesek de satılan hayvanlar para etmiyor diyorlar.
Orman köylüsü zaten yok oldu.
Ev hanımını dinliyorsun, pazara çıkacak parası olmadığı için sıcak yemek yapmayı bırakanlar var.
İşçi, memur her zam dönemi gördüğümüz bildik “emeğimizin karşılığını istiyoruz” teranelerinde.
762 liraya çıkarılacak asgari ücretle ilgili olarak Asgari Ücret Tespit Komisyonu Temsilcisi Ramazan Ağar, TÜİK’in açıkladığı verilere göre bir işçinin en az bin 25 lira maaş alması gerektiğini ifade etti.
Ağar, ‘’Devletin görevi, vatandaşına sahip çıkması gerekir. Biz TÜİK’in açıkladığı rakamı istiyoruz. Asgari ücretin tartışma konusu olmaması gerekir” dedi.
Doğru, çiftçinin, hayvancının, orman köylüsünün, işçinin, memurun, ev hanımının kısaca bir Türk vatandaşının geçimi söz konusu olduğunda devletin taraf olmaması, bu konuların tartışılmaması ve millete sahip çıkılması gerekir.
Ancak bu bir bakış açısıdır.
10 yıldır iktidarda olan bu hükümet iktidara talip olduğu ilk günden beri sadece yapabileceklerini dile getirmiştir.
Bunların arasında milletin karnını doyurmak şeklinde bir vaat de yoktur.
Açız feryatlarına, “ananı al da git” diyebilen bir zihniyete eğer siz 10 yıldır tek başına iktidar olma payesini verdi iseniz, bu saatten sonra bir şey talep hakkınız da yoktur.
Zaten de olmamaktadır. Şu anda işçi veya memur için istenen rakam yoksulluk sınırına dahi yaklaşamamakta.
İnsanımızın getirildiği nokta, temel ihtiyaçlarını dahi temin etme isteğinin yok edilmesidir.
Buna razı oldunuz ki, 10 yıldır memnuniyetinizi sandığa taşıyorsunuz.
2013’e girerken, bahsettiğimiz bu tablo 2012’ye girerken, 2011’e girerken veya 2010’a girerken değerlendirdiklerimizden farklı değil.
Ancak 2014’e girerken farklı bir şeylerden bahsetmek istiyoruz.
Bunun yolu, demokratik seçimle iş başına gelindiğine göre milletin elinde.
Makûs kaderi değiştirmek isteyenler bu saatten sonra zaten bir şey vermeyi düşünmeyenle 20 liranın 30 liranın pazarlığını bırakmalı.
Dünyaya mal olmuş ve tüketiciden yola çıkan tek model olan Milli Ekonomi Modelini tercihten başka bir yol kalmamıştır.
Prof. Dr. Haydar Baş büyük bir sabırla çözümü, aynı açıklıkla, aynı mısır örneği ile aynı sadelikle anlatmakta.
Dünyanın dinlediği bu lideri dinlememenin acısını çeken Türk milleti, hangi kesimden olursa olsun, açlık çekiyor, fakirliği yaşıyorsan, kendi elinle yaptığından…
Çözüm yanında!
Umarız bu sene akın başına gelir. Çünkü kurunun yanında yaş da yanıyor. Bizler Sayın Baş’ı desteklediğimiz halde kulak ardı edenlerin cezasına istemesek de ortak oluyoruz!
Türkiye siyasette terör gündemini, başkanlık sistemi tartışmaları içine setretmişken, bu süreçte ekonomisi bitme noktasına geldi.
Ekonomi ve terör her seneki gibi ana iki mesele.
Ancak açlık sınırının altında yaşayanların artışı ekonomiyi terörün de önüne taşıdı.
Tarım kesimi can çekişiyor, tarım sektörünün ele alındığı programlarda mazotun, gübrenin, yemin pahalılığından bahsediliyor. Para etmediği için ekilmeyen arazilerin yanında kahve köşelerinde çiftçi dert üstüne dert anlatıyor.
Hayvan yetiştiricilileri yem ve saman alamadıkları için besledikleri hayvanları sattıklarını dile getiriyor. Beslesek de satılan hayvanlar para etmiyor diyorlar.
Orman köylüsü zaten yok oldu.
Ev hanımını dinliyorsun, pazara çıkacak parası olmadığı için sıcak yemek yapmayı bırakanlar var.
İşçi, memur her zam dönemi gördüğümüz bildik “emeğimizin karşılığını istiyoruz” teranelerinde.
762 liraya çıkarılacak asgari ücretle ilgili olarak Asgari Ücret Tespit Komisyonu Temsilcisi Ramazan Ağar, TÜİK’in açıkladığı verilere göre bir işçinin en az bin 25 lira maaş alması gerektiğini ifade etti.
Ağar, ‘’Devletin görevi, vatandaşına sahip çıkması gerekir. Biz TÜİK’in açıkladığı rakamı istiyoruz. Asgari ücretin tartışma konusu olmaması gerekir” dedi.
Doğru, çiftçinin, hayvancının, orman köylüsünün, işçinin, memurun, ev hanımının kısaca bir Türk vatandaşının geçimi söz konusu olduğunda devletin taraf olmaması, bu konuların tartışılmaması ve millete sahip çıkılması gerekir.
Ancak bu bir bakış açısıdır.
10 yıldır iktidarda olan bu hükümet iktidara talip olduğu ilk günden beri sadece yapabileceklerini dile getirmiştir.
Bunların arasında milletin karnını doyurmak şeklinde bir vaat de yoktur.
Açız feryatlarına, “ananı al da git” diyebilen bir zihniyete eğer siz 10 yıldır tek başına iktidar olma payesini verdi iseniz, bu saatten sonra bir şey talep hakkınız da yoktur.
Zaten de olmamaktadır. Şu anda işçi veya memur için istenen rakam yoksulluk sınırına dahi yaklaşamamakta.
İnsanımızın getirildiği nokta, temel ihtiyaçlarını dahi temin etme isteğinin yok edilmesidir.
Buna razı oldunuz ki, 10 yıldır memnuniyetinizi sandığa taşıyorsunuz.
2013’e girerken, bahsettiğimiz bu tablo 2012’ye girerken, 2011’e girerken veya 2010’a girerken değerlendirdiklerimizden farklı değil.
Ancak 2014’e girerken farklı bir şeylerden bahsetmek istiyoruz.
Bunun yolu, demokratik seçimle iş başına gelindiğine göre milletin elinde.
Makûs kaderi değiştirmek isteyenler bu saatten sonra zaten bir şey vermeyi düşünmeyenle 20 liranın 30 liranın pazarlığını bırakmalı.
Dünyaya mal olmuş ve tüketiciden yola çıkan tek model olan Milli Ekonomi Modelini tercihten başka bir yol kalmamıştır.
Prof. Dr. Haydar Baş büyük bir sabırla çözümü, aynı açıklıkla, aynı mısır örneği ile aynı sadelikle anlatmakta.
Dünyanın dinlediği bu lideri dinlememenin acısını çeken Türk milleti, hangi kesimden olursa olsun, açlık çekiyor, fakirliği yaşıyorsan, kendi elinle yaptığından…
Çözüm yanında!
Umarız bu sene akın başına gelir. Çünkü kurunun yanında yaş da yanıyor. Bizler Sayın Baş’ı desteklediğimiz halde kulak ardı edenlerin cezasına istemesek de ortak oluyoruz!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Sinem Baş / diğer yazıları
- Geçmiş olsun Sayın Baş / 23.03.2020
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018