‘Ne mutlu Türk’üm diyene’ ırkçılık mı?

Allah insanları birbirlerini tanısınlar diye farklı ırk ve boylardan yaratmıştır. İnsanların Allah katında en kıymetlisi, en keremlisi ve en şereflisi takvalı olanıdır.

Takva: Allah'ın emir ve yasaklarına karşı son derece duyarlı, hassas ve sorumluluk bilinci içinde olan insandır. Kafasına sarık takan, sakal bırakan, şalvar giyen, başını kalbine doğru eğen kişi takva ehlidir denemez. Muttaki olan kişiyi sadece Allah bilir. Zaten mükâfatını da Allah'tan alacaktır. Allah katında üstünlük takvada iken, kullar nezdinde üstünlük ise insanlara ne kadar fayda sağlandığına bağlıdır. İnsanların en hayırlısı insanlara en faydalı olandır.

İnsanlar ırklarından dolayı üstün olmazlar. Bazı ırklar var ki onlar dinle de anılırlar. Türk denince Müslüman, Rum denince de Hristiyan akla geldiği gibi.

Batıda Müslüman olan bir kişiye 'Türk oldu' derler. Müslüman denince Türk, Türk denince de Müslüman akla gelir.

Karadeniz Bölgesinin en büyük âlimlerinden biri olan Sefer Saka Hoca efendiye "Hocam bir kişi, ben Rum'um derse ne olur?" diye sordum. Hristiyan olur dedi. Nasıl olur? Rum olmak bir ırk diye sordum. Dedi ki; Rumlardan çok azı Müslüman oldu. Onlar Hristiyanlıkla övünürler. Rum denince Hristiyan, Hristiyan denince de Rum akla gelir dedi.

Hacı Bektaş'ı Veli, Prof. Dr. Haydar Haydar Baş tarafından Anadolu'nun Genelkurmay Başkanı olarak tanımlanıyordu. Hacı Bektaş'ı Veli'nin babası Ehl-i Beyt'ten annesi ise Türkmen'di. Annesine olan hürmetinden dolayı Anadolu'da Müslüman olan herkese 'Türk' dedi. Farklı halklara mensup insanlar Müslüman (Türk) olunca halk olmaktan çıktı ve 'Müslüman Türk Milleti' oldu. Farklı kültürler İslam'la beraber farklı yaşayış ve anlayışa döndü.

İnsanlar hangi etnik kökene bağlı olurlarsa olsunlar; Müslüman olunca onun adı 'Türk' olurdu. Bu ismi de onlara Hacı Bektaş-ı Veli verdi.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk de Anadolu'daki Müslüman halklarla Türkiye Cumhuriyeti'ni kurdu ve Müslüman kimliği asıl unsur olarak kabul etti.

Lozan görüşmelerinde: Batılılar, Kürtler azınlıktır dediklerinde Atatürk; hayır onlar Müslüman diyerek bu gerçeği ortaya koydu. Onun için "Ne mutlu Türk'üm diyene" cümlesinin gerçek açılımı "Ne mutlu Müslüman'ım" diyenedir.

Bu cümlede asla ne ırkçılık ne de İslâm'a aykırı bir anlayış vard