Avrupa Parlamentosu, Türk siyasileri şok eden kararını açıkladı ve Türkiye ile müzakerelerin askıya alınmasını öneren Türkiye Raporu'nu kabul etti.
Yetkililerden "karar, yok hükmündedir" tepkileri gelse de, girmek için yarım asırdır kapıda beklediğimiz Birlik, resmen bizi reddetmiş durumda? Siz nasıl değerlendirirseniz değerlendirin.
Aynı süreçte AB üyesi Hollanda, mevcut şartlarda Türkeş veya bir kabine üyesinin Hollanda'ya gelmesinin arzu edilen bir durum olmadığını belirtti.
Uluslararası arenadaki bu arkadan vurma hamlelerinin bir benzerini, 15 Mayıs'ta gerçekleşen, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD ziyareti öncesinde yaşamıştık.
Erdoğan'ın, "Rakka operasyonunda PYD ile değil de bizimle beraber hareket edin" çıkışlarına rağmen Trump, bu ziyaretten birkaç gün önce, 9 Mayıs'ta PYD'nin silahlı kanadı YPG'ye silah yardımı yapılmasını onayladı. Buna göre YPG'ye ağır makineli tüfekler ve zırhlı araçlar gönderilecekti.
Pentagon Sözcüsü Dana White, konu ile ilgili yazılı açıklamasında:
"Türkiye hükümetine ve halkına şu konularda güvence vermek isteriz: ABD, NATO müttefikini koruma ve yeni güvenlik risklerinin önüne geçme taahhüdünde bulunmaktadır" ifadeleriyle gönlümüze su serpmişti.
Bir ikaz da Rusya'dan aldık: Suriye için beraber hareket ettiğimizi zannettiğimiz Rusya, Türkiye'nin YPG'ye yönelik Suriye'deki Afrin şehrine olası askeri harekat düzenlemesine, "Suriye sürecinde hiç kimse bu ülkenin yasalarını, egemenlik ve toprak bütünlüğünü tehdit etmemeli" ifadesini kullandı.
Cumhuriyet sonrası tek kazanımımız Kıbrıs'ta da farklı muamele görmüyoruz. BM ve AB, Kıbrıs Rum Kesimi'nin yanında ve her masaya oturuşta Türk tarafının karşısında?
Yukarıdaki dış politika adımlarımız ve uluslararası arenada bulduğu karşılıklar akla, "mü'min bir delikten iki kez ısırılmaz" hadisini getiriyor.
Yapılan icraatlar eğer Türk milleti yararına adımlar içinse neden reddedildiğimiz halde, ısrarla muhataplarımızı dost ve müttefik gibi kabul etmeye çalışıyoruz!
İngiltere'de, eski başbakan Tony Blair'in ve hükümetinin 2003 Irak Savaşı döneminde aldığı kararları inceleyen en kapsamlı raporun yazarı Sir John Chilcot, Blair için "Ülkeyi Irak Savaşı'na dahil etme kararı ile ilgili olarak halka doğruyu söylemedi" dedi.
Sanki eski defterler tekrar aralanıyor?
Nasıl, Saddam ABD'ye inandı ve onun eli ile bir bayram sabahı asıldı ise, şimdi de Blair, Birleşik Devletler yanında yer aldığı ve bir yalan ile ülkeyi savaşa soktuğu için topun ağzında?
Ne diyelim, körle yatan şaşı kalkar?
Yetkililerden "karar, yok hükmündedir" tepkileri gelse de, girmek için yarım asırdır kapıda beklediğimiz Birlik, resmen bizi reddetmiş durumda? Siz nasıl değerlendirirseniz değerlendirin.
Aynı süreçte AB üyesi Hollanda, mevcut şartlarda Türkeş veya bir kabine üyesinin Hollanda'ya gelmesinin arzu edilen bir durum olmadığını belirtti.
Uluslararası arenadaki bu arkadan vurma hamlelerinin bir benzerini, 15 Mayıs'ta gerçekleşen, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD ziyareti öncesinde yaşamıştık.
Erdoğan'ın, "Rakka operasyonunda PYD ile değil de bizimle beraber hareket edin" çıkışlarına rağmen Trump, bu ziyaretten birkaç gün önce, 9 Mayıs'ta PYD'nin silahlı kanadı YPG'ye silah yardımı yapılmasını onayladı. Buna göre YPG'ye ağır makineli tüfekler ve zırhlı araçlar gönderilecekti.
Pentagon Sözcüsü Dana White, konu ile ilgili yazılı açıklamasında:
"Türkiye hükümetine ve halkına şu konularda güvence vermek isteriz: ABD, NATO müttefikini koruma ve yeni güvenlik risklerinin önüne geçme taahhüdünde bulunmaktadır" ifadeleriyle gönlümüze su serpmişti.
Bir ikaz da Rusya'dan aldık: Suriye için beraber hareket ettiğimizi zannettiğimiz Rusya, Türkiye'nin YPG'ye yönelik Suriye'deki Afrin şehrine olası askeri harekat düzenlemesine, "Suriye sürecinde hiç kimse bu ülkenin yasalarını, egemenlik ve toprak bütünlüğünü tehdit etmemeli" ifadesini kullandı.
Cumhuriyet sonrası tek kazanımımız Kıbrıs'ta da farklı muamele görmüyoruz. BM ve AB, Kıbrıs Rum Kesimi'nin yanında ve her masaya oturuşta Türk tarafının karşısında?
Yukarıdaki dış politika adımlarımız ve uluslararası arenada bulduğu karşılıklar akla, "mü'min bir delikten iki kez ısırılmaz" hadisini getiriyor.
Yapılan icraatlar eğer Türk milleti yararına adımlar içinse neden reddedildiğimiz halde, ısrarla muhataplarımızı dost ve müttefik gibi kabul etmeye çalışıyoruz!
İngiltere'de, eski başbakan Tony Blair'in ve hükümetinin 2003 Irak Savaşı döneminde aldığı kararları inceleyen en kapsamlı raporun yazarı Sir John Chilcot, Blair için "Ülkeyi Irak Savaşı'na dahil etme kararı ile ilgili olarak halka doğruyu söylemedi" dedi.
Sanki eski defterler tekrar aralanıyor?
Nasıl, Saddam ABD'ye inandı ve onun eli ile bir bayram sabahı asıldı ise, şimdi de Blair, Birleşik Devletler yanında yer aldığı ve bir yalan ile ülkeyi savaşa soktuğu için topun ağzında?
Ne diyelim, körle yatan şaşı kalkar?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Sinem Baş / diğer yazıları
- Geçmiş olsun Sayın Baş / 23.03.2020
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018