Nefs-i mutmainneye ermek

Hatırlarsanız yazının mutfağında bir duvara bakarak yazılarımızı yazıyorduk. Halen Karacasu yaylasındayız ve manzara güzel, zeytin ve elma ağaçlarından meydana geliyor. Birkaç gün sonra buradan ayrılacağız geriye her zaman olduğu gibi anılar ve özlemler kalacak.Yaşananlar birer anı oluyor ve bizler her daim ölümümüze doğru koşuyoruz farkında olmadan ve ya farkında olarak?Ölmeden önce başarmak istediğimiz şeyler var mesela nefs-i mutmainne'ye ermeden ölmek istemiyoruz. Bu basamakta salik Rasulullah'ın aşkında yok olur. Bu hal, Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in İslam'da Zikir adlı eserinde şöyle anlatılır: "Her an Peygamber aşkı artar; gittikçe korlaşan bu sevda, saliki Peygamber huzurundan ayırmaz. Gönül Sıfat-ı Bari'nin tecellisini ve nurlarını seyreder."İşte bizim en büyük isteklerimizden biri Rasulullah'ın huzurunda hissetmek, O'nun huzurundan hiç ayrılmamak. Söylemesi kolay başarması zor olan bu hal çok güzel bir hal olmalı. İhsan yani Allah'ı görüyormuşçasına ibadet etmenin sırrına erebilmek için önce bu basamaktan geçmemiz gerekiyor."Kalp mutmain olur, zahiri bir benzetme ile cilalanır parlarsa; orada ilahi tecelliler zuhur eder. Nurlu bir kalbin sahibi bütün vücut mekanizmasını hayırda kullanır. Vücut bir ülkeye benzetilirse, vücut ülkesinde Hakkın hakimiyeti söz konusu olur. Zaten kulluktan maksat, vücut ülkesinde Hakkı hakim kılmaktır" (İslam'da Zikir, Prof. Dr. Haydar Baş, s.113).Ramazan'ın neşesi, muhabbeti, coşkusu, sevgisi hepimiz sarıp sarmaladı. Ey Şehr-i Ramazan hoş geldin sefalar getirdin. Ne mutlu bizlere ki müminiz, ne mutlu bizlere ki Ramazan gibi güzel bir ayımız var. Hepinizin Ramazanını tebrik ederiz, Ramazan'ı en güzel biçimde değerlendirebilmeyi yüce Rabbimizden dileriz.