Nereye gidiyoruz?

Kobani turnusolü Ortadoğu'da tam bir dönüm oldu.IŞİD'in Kobani saldırısının ilk gününden bugüne çok hızlı bir süreç yaşandı ve takip etmekte zorlandığımız çok önemli açıklamalar yapıldı.Toparlayabildiğim kadarını alt alta size aktarmaya çalışacağım.Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı açıklamalarda Suriye planını; Suriye'de uçuşa yasak bölge, Türkiye'de güvenli bölge, ılımlı muhalifleri eğitmek ve donatmak olarak açıkladı ve hedefin Esad olması gerektiğini belirtti.Başbakan Ahmet Davutoğlu benzer bir şekilde, "Eğer Esed rejimi hedef alınırsa, Türkiye Suriye'ye asker gönderebilir"; Dışişleri Bakanı Mevlüt çavuşoğlu da "Esad gitmeli" ifadelerini kullandı.Uçuşa yasak bölge konusuna NATO'dan cevap geldi.NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, "Uçuşa kapalı bölge ya da kapalı bölge çağrıları oldu. Bugünlerde çok basit bir çözüm görmüyoruz. Tüm NATO tartışmalarında masaya gelmiş bir şey değil" ifadeleriyle uçuşa yasak bölge teklifine kapalı olduklarını belirtti.Hedefin Esad olması gerektiği çağrısına da ABD'den cevap geldi.ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki, "Amerika'nın stratejisi değişmedi. Hedef hala IŞİD. Suriye'deki muhalifleri desteklemeye devam edeceğiz; ancak şuan yeni bir durum yok. Şu anda asıl hedefimiz IŞİD'le mücadele?" dedi.Hedefimiz IŞİD diyen ABD'nin Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey'in açıklamaları ise aslında hedefin IŞİD olmadığını gösterdi.Dempsey, "Raporlara göre, savaş uçaklarından yalnızca yüzde 10'u bomba atıyor" ve "IŞİD'i bulursak yok edeceğiz" ifadeleriyle IŞİD'le mücadelenin sadece bir tiyatro olduğunu perde arkasında başka hedeflerin olduğunu ispatladı.Rusya'dan gelen açıklama Rusya'nın Esad rejiminin devrilmesine asla müsaade etmeyeceğini açıkça ortaya koyuyor. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, "Terörle mücadeleyi paravan olarak kullanarak Suriye'de rejimi değiştirme niyetleri Rusya açısından kabul edilemez. Bu yöndeki açıklamaları esefle karşılıyoruz" dedi.Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu France24 kanalına verdiği röportajda, "Türkiye sivilleri silahlandıramaz ve onlardan terör gruplarına karşı savaşmasını isteyemez, sivilleri savaşa göndermek suçtur" dedi.Ama çok geçmeden AKP hükümetinin bu açıklamanın tam tersi bir uygulamaya yöneldiğini görüyoruz. Bu konudaki açıklama yine ABD'den geldi. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Marie Harf, "Türkiye Suriyeli ılımlı muhaliflere eğitim ve ekipman desteği vermeyi kabul etti. Bu kapsamda ABD savunma Bakanlığı'ndan planlama ekibi, askeri kanallar yoluyla planlamalar yapmak için gelecek hafta Ankara'ya gelecek" ifadelerini kullandı.Erdoğan'ın "eğit-donat" ifadesiyle de ilan ettiği bu gerçek, Çavuşoğlu'nun da ifade ettiği gibi, "sivilleri savaşa göndermek suçtur" kapsamında değildir de nedir?AKP hükümeti yabancı askerlerin Türkiye'de konuşlanmasını sağlayacak bir adımı tezkereyle TBMM'ye kabul ettirmişti. ABD'den gelen açıklama bu noktada çok hızlı adım atıldığını gösteriyor.Önce ABD Savunma Bakanı Chuck Hagel İncirlik üssünün bu noktada kullanılması gerektiği ifade ederek "ABD'nin, Türkiye'den almak isteyeceği askeri yardımın, İncirlik üssüne erişim, ayrıca ılımlı Suriyeli güçlerin eğitilmesine ve donatılmasına yardım için anlaşmaya varılması olacaktır" ifadelerini kullandı.Çok geçmeden bu teklife AKP hükümetinden hemen onay geldi. Bu onayı her zaman olduğu gibi Türk yetkililerden değil, ABD'li yetkililerden öğreniyoruz.ABD Başkanı Obama'nın Ulusal Güvenlik Danışmanı Susan Rice, "Türkler son birkaç günde, ABD ve müttefiklerimizin Türk üsleriyle topraklarını kullanmalarına izin verecekleri taahhüdünde bulundu. Buna ek olarak Türkler, Irak ve Suriye içinde yürütülecek faaliyetler için Türkiye içindeki tesisleri koalisyon ve Amerika'nın kullanabileceğini de söyledi. Bu yeni ve bizim memnuniyetle karşıladığımız bir taahhüt" dedi.Bütün bu tabloyu özetle değerlendirdiğimizde, Türkiye ABD'nin projeleri çerçevesinde uluslar arası hukuka aykırı hareket etmeye zorlanmaktadır, Türkiye işgal edilmektedir, hedef IŞİD değil Esad'lı Suriye ve Türkiye'dir, Esad'ın yok edilmesine Rusya müsaade etmeyeceğine göre Türkiye'yi Saddamlı Irak'ın kaderi beklemektedir diyebiliriz.Prof. Dr. Haydara Baş Bey'in de sıkça vurguladığı gibi, Kobani olaylarının Türkiye'de iç karışıklığa neden olacak şekilde tezgahlanması da bu son tespiti doğrulamaktadır.