Çok uzaktaki bir oduncunun baltayı indirdiğini gördüğünüzde beklediğiniz ses, belki de baltanın ikinci defa havada olduğu anda kulağınıza ulaşır. Bu olay garip gözükse de hakikat budur. Amma olan olmuş sesten önce balta inmiştir ve kalkmıştır. Müdahale imkanı kalmamıştır. AKP iktidarı halkına uzakta, önceden hiçbir açıklama yapmadan, müzakereleri geriye dönüşü olmayacak şekilde bitiriyor. Açıklamalar muhalefetten, veya daha çok dış kaynaklı basından geliyor. Atı alan yedek atlarla birlikte Üsküdar'ı geçmiş, Türkiye yaya kalmış oluyor. Ve her zamanki gibi ileriyi yıllarca önce görüp olayları açıklayan, iktidarı defalarca uyaran, olacakları ve milletimizin düşeceği durumları anlatan BTP kadroları, bir kere daha haklı çıkmış oluyorlar. Ekim ayında AB baltayı indirmiş, 20 nin üzerinde yarayı açmıştır. Hepsinin yüzünde bir memnuniyet, hepsinde sinsi bir gülümseme hakim olmuş, gelecekten daha emin konuşmalarla bizim zavallılığımızı örten övgüler ve ödüller dağıtarak hiç vakit kaybetmeden her kademeden emirler yağdırarak vatanımızı denetlemeye gelmişlerdir. Bu arada bir dahaki sefere baltayı daha can alıcı noktalara vurmaya hazırlık telaşı içinde olduklarından, gayelerini gizleme zahmetine bile katlanmamışlar, Hedeflerini net bir şekilde açıklamışlardır. Buna rağmen iktidarın umursamazlığının yorumunu siz yapınız. Olaylara millet o kadar uzakta tutuluyor ki balta indiğinde iş işten geçmiş, kalktığında da müdahale imkanı gecikmiş oluyor. olmuyor. Anlayacağınız tek şans BTP ye kulak vermektir. Milletimizin, onlar daha baltayı ellerine alıp üzerimize gelmeye başlamadan tedbir alabilen, hatta baltanın hedefini saptırıp, hedefe onların elini kolunu sürecek güce ve zekaya,ve de en önemlisi vatan sevgisine sahip olan, vatanın, milletin mukaddeslerinin pazarlık konusu yapılmasına asla müsaade etmeyen, çizgileri kalın ve kan rengi kırmızı, iradesi çelikten, projeleri MİLLİ, olan bir iradeye, kendini teslim etmekten başka bu ülkeyi kurtaracak hiç ama hiç başka bir seçeneği kalmamıştır..Bu andan itibaren hükümetin erken seçime gitmesi en normal bir sonuçtur. İktidar, kendi elemanlarını ikna da Kızılca Hamamı kullanarak, bu sefer de muvaffak olmuş görünmektedir. Nasıl oluyor da bu kadar milletvekili, liderlerinin kendilerine sunduğu elma şekerinin etkisi ile hakikatlere gözlerini, kulaklarını kapalı tutabiliyorlar. Bunun birkaç izahı olabilir. Birincisi, cesaret edip soru soramamaları, ki bu ya kadro korkusu, yada yeterli olarak bilgilendirilmemeleri nedeni ile yetersiz kalmaları. İkincisi, eskiden kalma özel dosyalarının merkezde mevcut olması nedeni ile konuşma haklarına haciz konmuş olma ihtimalidir. Veya olanları tasdik etmektir. Ana muhalefet ise sanki iktidar. Konuşamıyor dili tutulmuş. Bir kıssada, tava, tencereye, "tencere dibin kara diyerek onun ayıbını yüzüne vurunca", Tencere cevap olarak, "seninki benden kara" demiş işte o hesap. Bana sorarsanız tencere ve tava mutfak görevi için seçilmişlerdir. Kabahatin büyüğü uygun materyalin seçilmemesinden kaynaklanmaktadır. Teflon veya çelik malzeme yerine aluminyum kullanırsanız hem içi hem de dışı sizi mahcup eder. Milletimizin şeffaflık sözü aldığı ve seçtiği iktidar, ne yazık ki, her olayı, gizli, kapılar arkasında, daha önce dış güçlere verdiği sözlere sadık kalarak halledip, önümüze çıkartmaktadır. Alınan kararların hiç birisinin, vatanın milletin yararına olma ihtimali yoktur. Asla olamaz da, verdiğin vatan toprakları, kalemiz Kıbrıs,Yer altı zenginlerinizin tamamı, Gelir getiren, tüm fabrikalarınız, devletin stratejik değerlere sahip kurumları olursa, nasıl bir milli menfaat olabilir ki? Verilen tavizler doğrudan doğruya, Atatürk ilkelerinin ortadan kaldırılması olursa, yani devlet ortadan kalkıyorsa, elbette fevaran, etme hakkımız olacaktır. Bağımsızlığımızı başka devletlerin istediği yönde yok etmeye kimsenin hakkı olamaz. Millete uzak bu iktidarın, yurt dışında kırdığı potların, dolayısıyla birlik ve bütünlümüze vurulan balta darbelerinin sesi, genellikle işleri milletten uzakta halleden AKP den asla doğru ve zamanında yansıtılmamaktadır. Milletimize zafer havalarında ulaştırılan yanlış bilgiler, zafer olarak gösterilir, hakikatleri sansürler, yalanları süslü püslü halka empoze ederseniz, YALANCININ MUMU yatsıya kadar yanıp ta ortalık karardıktan sonra gün doğduğunda, elbette pazarlayanın neyi pazarladığını, ve pazarlananı babalar gibi satanında neyi sattığını milletimiz elbette görecektir. Alan memnun, satan memnun, ama satılan mal geri gelmesi mümkün olmayan VATAN olunca, her şeyin sonu demektir. İş işten geçtikten sonra uyananlara söylenecek bir tek söz olacaktır. KENDİ DÜŞEN A?LAMAZ. Allah(cc) sonumuzu hayır eylesin vatanı LEYLA bizleri MECNUN etmesin.
Prof. Dr. Ata Selçuk / diğer yazıları
- Yanlıştan, yanlışla kurtuluş olmaz / 12.09.2021
- Bir hayal peşinde -2- / 18.02.2021
- Bir hayal peşinde -1- / 17.02.2021
- Aşının özü / 22.12.2020
- Temelsiz demokrasi / 22.10.2020
- Demokrasi çamuru / 25.09.2020
- Tecelli / 27.03.2020
- Kaynayan kazan / 06.01.2018
- Hedef yalanı / 31.12.2017
- Vatanım sen yaşa / 27.12.2017
- Bir hayal peşinde -2- / 18.02.2021
- Bir hayal peşinde -1- / 17.02.2021
- Aşının özü / 22.12.2020
- Temelsiz demokrasi / 22.10.2020
- Demokrasi çamuru / 25.09.2020
- Tecelli / 27.03.2020
- Kaynayan kazan / 06.01.2018
- Hedef yalanı / 31.12.2017
- Vatanım sen yaşa / 27.12.2017