Şu an okuduğunuz yazıdan giriş gelişme ya da sonuç beklemeyin.
Başlıkta da okuduğunuz gibi konu bütün canlıların kaçamayacağı tek şey olan ölüm gerçeği.
Ben hoca, âlim olmadığım yüzden ölüm hadisesinin ince ayrıntılarına girecek değilim.
Fakat kimine göre vuslat, kimine göre zor olan bu gerçeğe tıp açısından dahi göz atıp kendinizi hesaba çekecek olursanız eğer, dünyada Allah'ın razı olduğu bir kul olarak bu dünyadan ayrılmak bir nebze olsun daha kolay olur.
Bir insan öldükten yaklaşık 30 dakika içerisinde vücudunda refleks namına hiçbir şey kalmaz.
Gevşeyen kaslar sayesinde ağız ve göz kapakları açık kalıyor. Boşaltım sistemi tamamen gevşiyor.
24 saat sonra ise vücut çürümeye başlıyor.
Solunumun durmasını bakteriler işaret olarak algılıyor ve harekete geçmeye başlıyorlar.
Organlar teker teker çürümeye başlıyor.
Günden güne şişen karın belli bir süre sonra patlıyor.
Hatta bu olay mezarın üzerinden duyulabilecek kadar sesli olabiliyor.
Ortalama 4 yıl sonra ise insan tamamen kemik haline dönüşüyor.
Dünya benim için yaratıldı, her şeyi ben bilirim, herkes bana hizmetkar olmak zorunda edasıyla yaşayan aciz kişi.
Kimsin sen?
İstediğin kadar makam, mevki, para, mal, mülk sahibi ol sonunda yine bir hiçsin.
Hz. Ali boşuna dememiş "Haksızlığa karşı susan dilsiz şeytandır" diye.
Dünyada bencil bir şekilde gezerken, istediği yerlere gelmek için imanını, karakterini satan insanların halini düşünebiliyor musunuz?
Fakat şunu unutmamak gerekir.
Ölüm var bir de ölüm var.
Biri hak, bâtıl ayırt etmeyip görmezden gelerek, insanlar kınayacak diye güce ve paraya tamah eden, dünyalık menfaatleri için, sayısı fazla olan tarafı tercih ederek gerçeklerden ve Allah'ın nimetlerinden yüz çeviren nasipsizler?
Ki bunların ölümlerinin bir de manevi şekilde açıklaması var.
Yukarıda yazdıklarım sadece tıbbi olarak birkaç gerçek.
Ne kadar korkunç değil mi?
Bir de hayatı boyunca ayette geçtiği gibi, kınayıcıların kınamasından korkmayıp attığı her adımı Allah'ın rızası için atan Hak dostları?
Onları, görmek, kabul etmek, yanında olmak Allah'ın size verdiği bir nasip ve de nimettir.
Onlar ve onları sevenlerin öldüklerinde bedenleri dahi çürümez.
Kabirleri cennet bahçelerinden bir bahçeye döner.
Allah o seçip sevdiği kullarından olmayı, seçip sevdiği kullarını severek bizi kendi katına almayı bizlere nasip etsin.
Başlıkta da okuduğunuz gibi konu bütün canlıların kaçamayacağı tek şey olan ölüm gerçeği.
Ben hoca, âlim olmadığım yüzden ölüm hadisesinin ince ayrıntılarına girecek değilim.
Fakat kimine göre vuslat, kimine göre zor olan bu gerçeğe tıp açısından dahi göz atıp kendinizi hesaba çekecek olursanız eğer, dünyada Allah'ın razı olduğu bir kul olarak bu dünyadan ayrılmak bir nebze olsun daha kolay olur.
Bir insan öldükten yaklaşık 30 dakika içerisinde vücudunda refleks namına hiçbir şey kalmaz.
Gevşeyen kaslar sayesinde ağız ve göz kapakları açık kalıyor. Boşaltım sistemi tamamen gevşiyor.
24 saat sonra ise vücut çürümeye başlıyor.
Solunumun durmasını bakteriler işaret olarak algılıyor ve harekete geçmeye başlıyorlar.
Organlar teker teker çürümeye başlıyor.
Günden güne şişen karın belli bir süre sonra patlıyor.
Hatta bu olay mezarın üzerinden duyulabilecek kadar sesli olabiliyor.
Ortalama 4 yıl sonra ise insan tamamen kemik haline dönüşüyor.
Dünya benim için yaratıldı, her şeyi ben bilirim, herkes bana hizmetkar olmak zorunda edasıyla yaşayan aciz kişi.
Kimsin sen?
İstediğin kadar makam, mevki, para, mal, mülk sahibi ol sonunda yine bir hiçsin.
Hz. Ali boşuna dememiş "Haksızlığa karşı susan dilsiz şeytandır" diye.
Dünyada bencil bir şekilde gezerken, istediği yerlere gelmek için imanını, karakterini satan insanların halini düşünebiliyor musunuz?
Fakat şunu unutmamak gerekir.
Ölüm var bir de ölüm var.
Biri hak, bâtıl ayırt etmeyip görmezden gelerek, insanlar kınayacak diye güce ve paraya tamah eden, dünyalık menfaatleri için, sayısı fazla olan tarafı tercih ederek gerçeklerden ve Allah'ın nimetlerinden yüz çeviren nasipsizler?
Ki bunların ölümlerinin bir de manevi şekilde açıklaması var.
Yukarıda yazdıklarım sadece tıbbi olarak birkaç gerçek.
Ne kadar korkunç değil mi?
Bir de hayatı boyunca ayette geçtiği gibi, kınayıcıların kınamasından korkmayıp attığı her adımı Allah'ın rızası için atan Hak dostları?
Onları, görmek, kabul etmek, yanında olmak Allah'ın size verdiği bir nasip ve de nimettir.
Onlar ve onları sevenlerin öldüklerinde bedenleri dahi çürümez.
Kabirleri cennet bahçelerinden bir bahçeye döner.
Allah o seçip sevdiği kullarından olmayı, seçip sevdiği kullarını severek bizi kendi katına almayı bizlere nasip etsin.
Furkan Talay / diğer yazıları
- Atatürk’ün en büyük düşmanını açıklıyorum / 22.12.2020
- Haydar Baş’ın gizli mirası / 18.12.2020
- Hüseyin Baş’a destek değil yaren olacağız / 02.05.2020
- ‘İdeal delikanlı modeli Mustafa Kemal’ / 21.01.2019
- Rockefeller ve Rothschild Ailesi-II / 04.07.2018
- Rockefeller ve Rothschild Ailesi-I / 03.07.2018
- Atatürk camileri yıktı mı? / 29.06.2018
- Atatürk'ün partisi / 27.05.2018
- Atatürk Haydar Baş Milli Ekonomi Modeli / 11.05.2018
- Atatürk'süz Çanakkale kutlaması olmaz / 21.03.2018
- Haydar Baş’ın gizli mirası / 18.12.2020
- Hüseyin Baş’a destek değil yaren olacağız / 02.05.2020
- ‘İdeal delikanlı modeli Mustafa Kemal’ / 21.01.2019
- Rockefeller ve Rothschild Ailesi-II / 04.07.2018
- Rockefeller ve Rothschild Ailesi-I / 03.07.2018
- Atatürk camileri yıktı mı? / 29.06.2018
- Atatürk'ün partisi / 27.05.2018
- Atatürk Haydar Baş Milli Ekonomi Modeli / 11.05.2018
- Atatürk'süz Çanakkale kutlaması olmaz / 21.03.2018