Ölümün yokluk olduğunu sanmak bâtıldır
Allah (c.c), el-Bais’tir. Bu, dirilme günü halkı dirilten, kabirlerden halkı kaldıran, gönüllerde saklı olanları meydana çıkaran demektir





Aslında ba's; ahiretteki dirilmedir. Bu ismin tam mânâsiyle mânâsını bilmek ve anlamak, ba'sın hakikatini bilmeye bağlıdır. Bu ise en derin ve en çetin bilgiler zincirindendir.
İnsanlardan birçokları bu hususta yanlış tevehhümlere kapılırlar. Bunu çeşitli şekillerde izaha çalışırlar, derler ki, ölüm yokluktur, ba'as, yok olduktan sonra yeniden diriltmektir, aynen birinci diriltme, canlandırma gibi.
Bir kere onların ölümün yokluk olduğunu zannetmeleri yanlıştır. İkinci diriltmenin de birinci gibi olduğunu sanmaları da yanlıştır.
Ölümün yokluk olduğunu sanmak bâtıldır. Çünkü kabir, ya ateş çukurlarından bir çukurdur yahut da cennet bahçelerinden bir bahçe. Ölmüş olanlar da ya mutlu kişilerdir ki, onlar ölü değildirler, 'Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilâkis onlar, Rableri katında diridirler' (Âl-i İmran, 169). Ya da şaki (bahtsız) kişilerdir ki, onlar da diridirler. Bedir vakasında Resûlullah (s.a.v) onlara (ölen kâfirlere) şöyle seslenmişlerdir: 'Allah'ın bana vaad ettiğini doğru buldum; sizde vaad ettiğini doğru buldunuz mu?'
Kendisine, 'Öldürülen kişilere nasıl sesleniyorsunuz, onlar sizi duyarlar mı?' diye sorduklarında cevaben şöyle buyurmuşlardır: 'Öyle bir duyarlar ki söylediğimi, siz onlar kadar duyamazsınız! Lâkin onlar cevap vermeye muktedir değillerdir.'
İşin iç yüzüne vâkıf olan erbâb-ı basiret, insan varlığının ebediyet için halkolduğunu bilir ve anlarlar. Ona yokluk arız olmaz, ölümleri bir intikalden ibarettir.
Dirilmenin, ilk yaratılış gibi ikinci bir yaratılış olduğunu sananlar da bu zanlarında yanılmışlardır. Çünkü diriltmek ilk canlandırışlarına uymayan yepyeni bir yaratma fiilinden ibarettir.
Aslında, insanoğlunun birçok dirilmesi (Allah tarafından kendisine hayat verilmesi) vardır, onun diriltilmesi iki defadan ibaret değildir.
Bakınız Allah, ana karnında mudğa (et parçası)nı ve pıhtıyı yarattıktan sonra, 'Bilâhare onu, başka yaratılışla inşa ettik' buyurmuştur. Hatta nutfe, topraktan yaratılmış, mudğa da nutfeden yaratılmıştır.
Ruh da aleka'dan sonra yaratılmıştır. Ruh şerefli bir şey, bir emr-i Rabbani olduğu için Allah onun hakkında, Kur'an'da, 'Bilâhare onu başka bir yaratılışla inşa ettik' buyurmuştur. Ve yine, 'Sana ruhtan soruyorlar. De ki O Rabbimin emrindendir' buyurmuştur.
Ruhun aslı yaratıldıktan sonra, insanların duyuları yaratılmıştır ki, bu başka bir yaratılıştır. Sonra yedi yaştan sonra ki, sabinin mümeyyiz haline getirilmesi de bir yaratılış sayılmalıdır. Aradan on beş sene gibi bir müddet geçtikten sonra akıl yaratılmaktadır. İnsanoğlunun her safhası bir hal sayılmak itibarı ile yeni bir yaradılış sayılabilir.
Sonra velayet mertebesine ulaşması (bu herkese mahsus değildir) başka bir yaratılış sayılmalıdır. Daha sonra peygamberliğin bazı insanlara Allah tarafından verilmesi yepyeni bir yaratma işidir.
Bu da bir nevi diriltmedir. Peygamberleri gönderen hiç şüphe yok ki, Allah'tır, Onları ve bütün insanları kıyamet günü yeniden diriltecek olan da yine Allah'tır.
OKAN EGESEL