Onların tek gayesi Allah'a kavuşmaktır
Allah'tan gayri mahbûbu olmayan, bütün hazzı ve gayesi Allah'a kavuşmak olanın bütün gayesi ve arzusu; Allah'a kavuşmak, Mele-i A’la’da mukarreblerle beraber olmaktır
19.07.2019 00:00:00





İmam Gazali Hazretleri şöyle buyuruyor:
"Arif-i Billâh o kişidir ki, Allah'a yalnız Allah için ibadet eder. Yoksa karşılığında herhangi bir şey beklemek için değil. 'Allah'a karşılıksız ibadet edenle, O'ndan bir şeyler bekleyen kişinin ibadeti arasında ne gibi farklar vardır?' dersen, cevabım şu olur:
Haz, insanlarca yapılan herhangi bir işin karşılığı demektir. Kul, ibadeti esnasında bu gibi niyet ve arzudan tamamen tecerrüt ettiğinde, Allah'tan başka gayesi ve maksadı kalmamış demektir. Ona, 'insanların haz kabul ettiği şeylerden tamamen tecerrüt etmiş' derler.
Bir baba, çocuğunu, çocuğu olduğu için korur, ondan menfaat beklemek için değil. Hatta oğlu ona gereken hürmeti göstermese bile yine onu düşünür, onun iyiliğine çalışır.
Bir kimse bir şeyi, o şeyin kendisi için değil de başka şeye ulaşmak için talep ederse, sanki onu talep etmemiş demektir. Altın isteyen kimse gibi... Altın isteyen kişi, onu bizatihi istemez, bilâkis onunla yiyecek ve giyecek almak için ister. Hatta yiyecek ve giyecek de bizatihi murat değildir; lezzet elde edip, elem ve kederi gidermek için arzulanmışlardır.
Allah'a Cennet için ibadet eden de böyledir. Allah, Cenneti Kendisinin aranması ve istenmesi için bir vasıta kılmıştır; gaye değil. Vasıtayı şöyle anlayabiliriz: Şayet gayeye onsuz (vasıtasız) ulaşılacak olursa o aranmaz. Dünyevî istekler eğer altınsız elde edilse hiç şüphe yok ki altın aranmaz. Kimse ona iltifat etmez. Şu halde gerçekte mahbûb olan ulaşılmak istenen gayedir, altın değil.
Eğer Allah'a ibadet edilmeden cennet elde edilseydi, kimse Allah'a ibadet etmezdi. Şu halde ibadet eden kişinin mahbûbu ve matlûbu cennetti, başkası değil. Lâkin Allah'tan gayri mahbûbu olmayan, bütün hazzı ve gayesi Allah'a kavuşmak olan kişi böyle değildir. Onun bütün gayesi ve arzusu Allah'a kavuşmak, Mele-i A'la'da mukarreblerle beraber olmaktır. İşte bu niteliği taşıyan kişiye, 'O, sadece Allaha ibadet ediyor, yani Allah'a Allah için ibadet ediyor; başka bir gaye güderek değil' derler.
Bu demek değildir ki, onun hiç bir hazzı yoktur. Onun hazzı vardır ve o hazzı yalnız Allah'tır, O'ndan başkası değil.
Ne yazık ki insanların çoğu bu zevki tatmamışlardır, Allah'ın cemaline bakmanın lezzetini anlayamamışlardır. Bu tip kimselerin imanı yalnız dilledir, içlerine işlememiştir. Çünkü içlerinden bir an evvel Cennette müminlerin emrine verilecek hurilere kavuşmak isterler."
OKAN EGESEL
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.