O'nun karşısına çıkacağını neden aklına getirmiyorsun?
Ey münafık, ne zamana kadar, gösteriş hevesine kapılacaksın? İçin ne zamana kadar bozuk olacak? Ey içinde olanın gayrini gösteren adam, bu hâlin sana ne verebilir? Hem bundan eline ne girebilir?
14.07.2025 00:16:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Ey münafık, ne zamana kadar, gösteriş hevesine kapılacaksın? İçin ne zamana kadar bozuk olacak? Ey içinde olanın gayrini gösteren adam, bu hâlin sana ne verebilir? Hem bundan eline ne girebilir?
Yazık sana; Allah'tan utanmıyorsun. O'nun karşısına çıkacağını neden aklına getirmiyorsun? Yakında O'nun huzuruna çıkacaksın. Yaptığın işin özü başkasına ait oluyor; ama dıştan O'nun içinmiş gibi yapıyorsun!
Allah'ı kandırmak istiyorsun. Yaptığın işlerle bir şeyler talep ediyorsun. Ama bilesin ki, Hakk'ın bilgisi seninledir. O, seni her zaman bilir.
Dön; işlerini düzelt. Nefsini, Allah için kıl. Çalış ki, attığın her adım, aldığın her lokma, yaptığın her iş iyi niyetle olsun. Ve Hakk'a yararlı olsun.
Niyetin tam olursa yaptığın her iş güzel olur. İşlerin Allah için olur. Ve artık işlerini zorluk çekmeden yaparsın.
Kulluk, yapılan ibadeti Allah için yapmaktır. Böyle niyet hâliyle düzelir. Ona tam teslim olup ibadet ettikten sonra Hak o kula sahib olur. Hak Teâlâ bir kula sahib olursa kulların kötü emelinden onu saklar, onlara muhtaç etmez. Onların derdinden azad eder.
Allah Teâlâ'yı isteyip arzuladıkça, yollar açılır ve O'nun yakınlık evine girmiş olursun. Zorlukları yok olur. Kalbinde Hak'la ülfet peyda olur. Yakınlık derecen her an artar.
Yakınlık dereceleri yavaş yavaş yükselir. Kulluğun yerinde oldukça kulluk yakınlığın büyür. Sonra daha büyür. Bu hâl büyümekte son bulduğu an kalbin Allah Teâlâ'nın nuru ile dolar. Oraya başkası yol bulup giremez. Ve orada başkaları için bir boşluk kalmaz.
Bu anlatılan hâle ermek için Hakk'ın emrine uy. Yasaklarından kaç. O'na teslim ol. Hayır ve şerde O'na bağlılığını bırakma. İyiliği, düşkünlüğü, zenginliği ve fakirliği bilhassa O'ndan bil.
Arzularını yerine getirdiğin zaman dikkatli ol ki, bunların hemen çoğu dünyaya aittir. Dünyalık şeyler, çok dikkatle alınmalıdır. Dünyada Allah için yaptığın işlere karşılık isteme.
Mükâfatı O'na bırak, verir. Bilmeden az bir şey istersin, mükâfatın o olur. Asıl büyük mükâfat O'nun sana yakınlığıdır. O da sana verilmiş. Ne istersin başka? O'nun yakınlığı, dünya ve âhiretin en büyük nimetidir.
Dünyada O'na yakın olmak, kalp yönünden olur. İşlerini yalnız O'nun için yap; ufak tefek şeyleri içine karıştırıp, niyetini kirletme. Yaptığın işleri görme. Dış duygularını harekete geçir.
Kalbini Hakk'a ver. Kalbini O'na verebilirsen kalp âlemine pencereler açılır. Onlarla hikmetlere bakarsın. Mâna, suret olur. Gayb âlemine geçen şeyler dışa çıkar. Haber olarak söylenen, açıkça görülür.
Kul Allah için iyi olursa her uygunsuz hâlden esirgenir. Hâli iyiye çevrilir ve hâlden hâle geçilir. Her an mânalar diyarına uçar. Kalbini imanla doldurur. Marifet hâli artar. Yakınlık ve müşahede ülkelerine geçer.
Bu hâl ehli için gece yok, gündüz var. Karanlık yok, ışık var. Keder yok, iyilik var. Nefis yok, kalp var. Yokluk var, varlık yok. Hazır hâli olmayan bir gayb âlemi var.
Bunların temeli, Allah Teâlâ ile ülfet hâlini bulmaktadır. Söz neye yarar; Hak'la aranda ünsiyet peyda olmadıktan sonra...
Halkı denedin, ne olduğunu sezdin. Hele bir adım at; fayda ve zararları artık kalmadı. Nefsi de bırak. Ona uyma. Onu geç. Elinden geldiği kadar, Yaratan'ın sevdiği şeylere çek. Onu da denedin. Bulunduğu hâli de öğrendin." (Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethur'r Rabbani eserinden)
Yazık sana; Allah'tan utanmıyorsun. O'nun karşısına çıkacağını neden aklına getirmiyorsun? Yakında O'nun huzuruna çıkacaksın. Yaptığın işin özü başkasına ait oluyor; ama dıştan O'nun içinmiş gibi yapıyorsun!
Allah'ı kandırmak istiyorsun. Yaptığın işlerle bir şeyler talep ediyorsun. Ama bilesin ki, Hakk'ın bilgisi seninledir. O, seni her zaman bilir.
Dön; işlerini düzelt. Nefsini, Allah için kıl. Çalış ki, attığın her adım, aldığın her lokma, yaptığın her iş iyi niyetle olsun. Ve Hakk'a yararlı olsun.
Niyetin tam olursa yaptığın her iş güzel olur. İşlerin Allah için olur. Ve artık işlerini zorluk çekmeden yaparsın.
Kulluk, yapılan ibadeti Allah için yapmaktır. Böyle niyet hâliyle düzelir. Ona tam teslim olup ibadet ettikten sonra Hak o kula sahib olur. Hak Teâlâ bir kula sahib olursa kulların kötü emelinden onu saklar, onlara muhtaç etmez. Onların derdinden azad eder.
Allah Teâlâ'yı isteyip arzuladıkça, yollar açılır ve O'nun yakınlık evine girmiş olursun. Zorlukları yok olur. Kalbinde Hak'la ülfet peyda olur. Yakınlık derecen her an artar.
Yakınlık dereceleri yavaş yavaş yükselir. Kulluğun yerinde oldukça kulluk yakınlığın büyür. Sonra daha büyür. Bu hâl büyümekte son bulduğu an kalbin Allah Teâlâ'nın nuru ile dolar. Oraya başkası yol bulup giremez. Ve orada başkaları için bir boşluk kalmaz.
Bu anlatılan hâle ermek için Hakk'ın emrine uy. Yasaklarından kaç. O'na teslim ol. Hayır ve şerde O'na bağlılığını bırakma. İyiliği, düşkünlüğü, zenginliği ve fakirliği bilhassa O'ndan bil.
Arzularını yerine getirdiğin zaman dikkatli ol ki, bunların hemen çoğu dünyaya aittir. Dünyalık şeyler, çok dikkatle alınmalıdır. Dünyada Allah için yaptığın işlere karşılık isteme.
Mükâfatı O'na bırak, verir. Bilmeden az bir şey istersin, mükâfatın o olur. Asıl büyük mükâfat O'nun sana yakınlığıdır. O da sana verilmiş. Ne istersin başka? O'nun yakınlığı, dünya ve âhiretin en büyük nimetidir.
Dünyada O'na yakın olmak, kalp yönünden olur. İşlerini yalnız O'nun için yap; ufak tefek şeyleri içine karıştırıp, niyetini kirletme. Yaptığın işleri görme. Dış duygularını harekete geçir.
Kalbini Hakk'a ver. Kalbini O'na verebilirsen kalp âlemine pencereler açılır. Onlarla hikmetlere bakarsın. Mâna, suret olur. Gayb âlemine geçen şeyler dışa çıkar. Haber olarak söylenen, açıkça görülür.
Kul Allah için iyi olursa her uygunsuz hâlden esirgenir. Hâli iyiye çevrilir ve hâlden hâle geçilir. Her an mânalar diyarına uçar. Kalbini imanla doldurur. Marifet hâli artar. Yakınlık ve müşahede ülkelerine geçer.
Bu hâl ehli için gece yok, gündüz var. Karanlık yok, ışık var. Keder yok, iyilik var. Nefis yok, kalp var. Yokluk var, varlık yok. Hazır hâli olmayan bir gayb âlemi var.
Bunların temeli, Allah Teâlâ ile ülfet hâlini bulmaktadır. Söz neye yarar; Hak'la aranda ünsiyet peyda olmadıktan sonra...
Halkı denedin, ne olduğunu sezdin. Hele bir adım at; fayda ve zararları artık kalmadı. Nefsi de bırak. Ona uyma. Onu geç. Elinden geldiği kadar, Yaratan'ın sevdiği şeylere çek. Onu da denedin. Bulunduğu hâli de öğrendin." (Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethur'r Rabbani eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.