Filistin Başbakanı Mahmud Abbas, Ortadoğu barış sürecine ivme verebilmek için dün de İslami Cihad yetkilileri ile biraraya geldi. Görüşme sırasında taraflar karşılıklı talep ve beklentilerini masaya yatırdılar.
İsrail ordusunun, Hamas'ın üst düzey yöneticilerine yönelik eylemlere başlamasıyla sekteye uğrattığı ateşkesin devamında gerçekleştirilen bu müzakere, barış sürecinin yeniden tesisini öngörüyor.
Gerek Hamas gerek se İslami Cihad yetkilileri yaptıkları açıklamalarda İsrail'in biran evvel saldırılarını durdurmasını istiyorlar. Ancak İsrail ordusunun bu talep karşısında net bir adımı yok, tam tersine son iki günde onlarca Filistinli sivil kurşunlanarak öldürüldü.
Filistinli örgütlerin saldırılarına devam ettiklerini bahane ederek sivil alanlara baskın düzenleyen İsrail ordusunun attığı adımlar barış adına umut vermiyor.
Filistin Lideri Yaser Arafat da yaptığı açıklamada "Şaron yönetiminin heran barıştan çarkedebileceği,verdiği sözlerde samimi olmadığı"nın altını çizmişti.
Gözünü Irak ve İran'a kilitleyen Amerikan yönetiminin Şaron'a karşı duyarsız kalması ise işi daha da içinden çıkılmaz bir hale sokuyor.
Sözde Yol Haritası olarak ABD patentli ortaya konan barış metnine Amerika'nın ilgisi eskisi kadar değil.
Ortadoğu'ya barış getirmek için kollarını sıvayan Amerikalılar'ın Şaron'a ket vurmadıkça bu amaçlarına ulaşmaları imkansız.
İran'a vurmak için fırsat kollayan ve ülke içi hassas dengeleri sarsmak için yoğun bir seferberlik başlatan Amerikan yönetimi, İsrail'in taleplerine kulak vermeyi de ihmal etmiyor. Suriye, İsrail'in elindeki nükleer donanımın önlenmesi için Amerika'ya rest çekerek önce İsrail'in silahsızlanması gerektiğini söylüyor. Ama yönetimden ses çıkmıyor.
"İran'ın menzilini genişlettiği Şahap füzeleri ile kendilerini vurabileceğini" söyleyerek Amerikan diplomasisini devreye sokan İsrail'e karşı Bush'un yaklaşımı oldukça hassas.
Yaklaşan Başkanlık seçimlerinde koltuğunu sağlama almaya çalışan Başkan Bush, hem Yahudi diasporası ile hem de Ermeni lobileri ile sıcak temas sürdürmek zorunda. Türkiye'ye yönelik Sözde Ermeni Soykırımı İddiaları'nın Amerikan Kongresi'nden geçmek üzere olduğunu da gözönünde bulunduracak olursak Amerikan yönetiminin önümüzdeki aylarda Ermeni ve Yahudi ağızlarıyla dış politika geliştireceği bir gerçek.
Filistin'i, Lübnan'ı ve Suriye topraklarını vura vura illegal şekilde kurduğu devletin sınırlarını Türkiye'nin güneyine kadar genişletme niyetinde olan İsrail'e tavizler verile verile bu zamana kadar gelindi.
Arkasında Amerikan desteğini gören İsrail'den bölgesel barış adına net adımlar beklemek doğru olmaz. Tek taraflı barış olmaz.
İsrail ordusunun, Hamas'ın üst düzey yöneticilerine yönelik eylemlere başlamasıyla sekteye uğrattığı ateşkesin devamında gerçekleştirilen bu müzakere, barış sürecinin yeniden tesisini öngörüyor.
Gerek Hamas gerek se İslami Cihad yetkilileri yaptıkları açıklamalarda İsrail'in biran evvel saldırılarını durdurmasını istiyorlar. Ancak İsrail ordusunun bu talep karşısında net bir adımı yok, tam tersine son iki günde onlarca Filistinli sivil kurşunlanarak öldürüldü.
Filistinli örgütlerin saldırılarına devam ettiklerini bahane ederek sivil alanlara baskın düzenleyen İsrail ordusunun attığı adımlar barış adına umut vermiyor.
Filistin Lideri Yaser Arafat da yaptığı açıklamada "Şaron yönetiminin heran barıştan çarkedebileceği,verdiği sözlerde samimi olmadığı"nın altını çizmişti.
Gözünü Irak ve İran'a kilitleyen Amerikan yönetiminin Şaron'a karşı duyarsız kalması ise işi daha da içinden çıkılmaz bir hale sokuyor.
Sözde Yol Haritası olarak ABD patentli ortaya konan barış metnine Amerika'nın ilgisi eskisi kadar değil.
Ortadoğu'ya barış getirmek için kollarını sıvayan Amerikalılar'ın Şaron'a ket vurmadıkça bu amaçlarına ulaşmaları imkansız.
İran'a vurmak için fırsat kollayan ve ülke içi hassas dengeleri sarsmak için yoğun bir seferberlik başlatan Amerikan yönetimi, İsrail'in taleplerine kulak vermeyi de ihmal etmiyor. Suriye, İsrail'in elindeki nükleer donanımın önlenmesi için Amerika'ya rest çekerek önce İsrail'in silahsızlanması gerektiğini söylüyor. Ama yönetimden ses çıkmıyor.
"İran'ın menzilini genişlettiği Şahap füzeleri ile kendilerini vurabileceğini" söyleyerek Amerikan diplomasisini devreye sokan İsrail'e karşı Bush'un yaklaşımı oldukça hassas.
Yaklaşan Başkanlık seçimlerinde koltuğunu sağlama almaya çalışan Başkan Bush, hem Yahudi diasporası ile hem de Ermeni lobileri ile sıcak temas sürdürmek zorunda. Türkiye'ye yönelik Sözde Ermeni Soykırımı İddiaları'nın Amerikan Kongresi'nden geçmek üzere olduğunu da gözönünde bulunduracak olursak Amerikan yönetiminin önümüzdeki aylarda Ermeni ve Yahudi ağızlarıyla dış politika geliştireceği bir gerçek.
Filistin'i, Lübnan'ı ve Suriye topraklarını vura vura illegal şekilde kurduğu devletin sınırlarını Türkiye'nin güneyine kadar genişletme niyetinde olan İsrail'e tavizler verile verile bu zamana kadar gelindi.
Arkasında Amerikan desteğini gören İsrail'den bölgesel barış adına net adımlar beklemek doğru olmaz. Tek taraflı barış olmaz.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005