Üç dönem devam edegelen iktidar sürecinde AKP-Cemaat işbirliğini ve ortaklığını bilmeyen yoktur, sağır sultanlar bile duymuştur.Devletin, hukukun, dinin içi boşaltıldı. Aile, adalet ve ekonomi bitti. Türk ordusu, terhis edilmekten beter edildi, kodeslere tıkıldı.AKP hükümeti Amerika-AB-İsrail eksenli Büyük Ortadoğu Projesi'nde misyon üstlendi, Medeniyetlerarası İttifak mavallarında baş çekti, devleti-hükümeti bu projelere endeksledi, aldı başını gitti. Cemaat ise, aynı projenin dini ve teo-politik ayağını oluşturan Papalık'ın Dinlerarası Diyalog misyonunu (PCID) üstlendi; hükümetin gizli ortağı gibi iş gördü, yol aldı. Bu sürece paralel olarak devlet ve milletin tüm kaynak, maden ve işletmeleri, özelleştirme namıyla yandaş ve cemaatçi medyanın kışkışlarıyla ecnebilere peşkeş çekildi.Devlet ve millet adeta her şeyini kaybetti.Devletin adeta kaidesi kaydı. Devlet çatısını ayakta tutacak bir direk, milletin tutunacağı bir dal kalmadı.Türkiye batağa saplandı; İslam dünyası ise kan ve gözyaşına boğuldu, kavruldu, kavruluyor.Keser döndü sap döndü, gün geldi hesap döndü? Öküz öldü, ortaklık bozuldu.Şimdi ne AKP ve Başbakan R. T. Erdoğan, ne de hükümet ortağı gibi serpilip bugünlere gelen cemaat, tutunacak bir hak ve hukuk dalı bulabiliyorlar.Türkiye de bölünmeden dağılmaya, ayakkabı kutularından para sayma makinalarına, yolsuzluktan hukuksuzluğa, operasyonlardan istifaya, kirli kapışmadan derin tasfiyeye savruluyor.Millet ise, İslamcılıkla avlanmış ve aldanmışlığın getirdiği sukut-i hayal ile ortalıkta kala-kalmış; Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın, Türkiye'nin sürüklenişine dair ikazlarına kulak vermemenin ceremesiyle cebelleşmektedir.Ayakkabı kutuları, yolsuzluk dosyaları ve paralel yapılanma Erdoğan ve AKP'nin paçalarına dolanmıştır. Erdoğan, sıyırmak için dolandıkça, paçalarına dolanmışlar daha da dolanmaktadır, dolanacaktır.Bu süreçte Erdoğan, aynanın karşısına geçtiğinde kendini çift görebilir.15 Temmuz 2008'de kendisinin "Ergenekon savcısı" olduğunu ilan eden Erdoğan, bugün ortalıkta Ergenekon hamisi ve avukatı olarak görünüyorsa; kendini aynada çift görmesi çok doğaldır.Bir hafta önce "Şimdiye kadar cemaatteki kardeşlerimiz bizden ne istediler de yapmadık?" diyen Erdoğan, kamu gücüyle semirtip bugünlere getirdiği cemaate dair bir hafta sonra cemaati "paralel devlet" diye nitelendiriyor, "Bir taraftan Kur'an diyeceksin, Allah, peygamber diyeceksin; ama adın kasetlerle, adın komplolarla, adın ulusal ve uluslararası kirli işlerle anılacak" diye yakınıyorsa; kendini aynada çift görmesi normaldir.Dün Türk ordusunu adeta kodese tıkan Ergenekon sürecinin sembol savcısı Zekeriya Öz'ü alay ü vala ile cemaat halinde şakşaklayan Erdoğan, bugün kendi yakınlarına ve kabinesine dönük ifade çağrıları zuhur edince "orduya kumpas" diye feryad ediyor, Ergenekon ve Balyoz davaları için yeniden yargılama süreci başlatıyor, Savcı Öz'ü de Bakırköy'e postalıyorsa; kendini aynada çift görmesi normaldir.Erdoğan ve AKP, bu ikilikten ancak oto-kritik, samimiyet, milli istikamet ve hukuka riayetle kurtulabilir. AKP hükümetinin de, cemaatin de gerçek yüzü ve derin bağlantıları, geç de olsa hem AKP tabanı , hem de halk nezdinde ortaya çıkmıştır. Yani, oyun bitti; game over!Nitekim Erdoğan da, on yıllık iktidarını önüne koymuş, hükümetin bugüne kadar gerçekleştirdiği veya sürüklendiği yanlış icraatların otokritiğini yapmaya başlamıştır. Devlette yaşanan geniş çaplı operasyon ve tasfiye, AKP'nin kendisini korumasına dönük manevralar olması kadar; paralel devlet diye nitelendirilen "derin cemaat elemanları"ndan devlet çarkını temizlemek olarak da değerlendirilmektedir.Ancak Erdoğan'ın ve hükümetinin halk nezdinde temize çıkabilmesi için, devlet çarkında yaptığı "dış bağlantılı cemaat temizliği" yeterli değildir. Hükümet ve Erdoğan da kendini temizlemeli, dış bağlantılarından kurtulmalı; Prof. Dr. Baş'ın dünkü makalesinde dikkat çektiği "milli istikamet"e samimiyetle girmelidir.Hükümet ve Erdoğan, başta Amerika'nın BOP eş başkanlığı başta olmak üzere, cesaret ve hizmet madalyası aldığı Yahudi lobileriyle olan bağlantılarını gözden geçirmeli ve kesmelidir.Buna paralel olarak Erdoğan, kendi yakınlarına ve hükümet üyelerine dönük bağımsız yargının ifadeye çağrı, soruşturma ve dava sürecine müdahil olmamalı, bağımsız yargının temel yapısında operasyonlara gitmemeli; bilakis öncelikle hukukun önünde hesap vermeli, kendini aklamalıdır.Bu süreç Erdoğan, AKP ve tabanı için elbette zor ve çetin bir süreçtir? Bu biraz da kendi ettikleri, kendilerinin bulmasıdır. Erdoğan ve AKP, kendi oyunu içinde oyuna gelmiştir; bunu görmelidir.Ancak Erdoğan dahil hiç kimse kendini, yakınlarını, koltuğunu ve iktidarını feda etmemek uğruna hukuku, devleti ve milleti feda etmeye kalkışmamalıdır. Türk milleti ve devletini, bu süreçte örselemeden, devlet ve milleti en az zararla, sağ salim geçirip, emaneti millete teslim etmek aklın yoludur. Gün, siyasi entrika ve oyun günü değil; samimiyetle ve yürekten vaziyet alma gündür. Bu zorlu süreç mertlikle, netlikle, samimiyetle, hikmet ehline kulak vermek ve hukuka riayet etmek ile aşılabilir.Bu bağlamda Prof. Dr. Baş'ın duruşu, gösterdiği yol, çözüm ve projeleri devlet ve millet için yegane ciddi şanstır.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019