Özgürlüğün yazılı tarih boyunca çok çeşitli ve geniş tanımları yapılmıştır. Bu tariflere geçmeden evvel kendi tarifimizi yapalım. Bize göre 'özgürlük' sınırları belli olan, temel hak ve hürriyetleri kullanarak bu sınırlar içinde kendisine ve başkasına zarar vermeden yaşama/yaşayabilme becerisidir hatta sanatıdır.
Ancak insanlık tarih boyunca güçlü olanın elinde KALDIĞI BİR ÖZGÜRLÜK kavramı ile karşı karşıya kaldı. Güçlü olanın daha geniş özgürlüklere sahip olması, büyük çoğunluğun hak ve hürriyetlerinin kısıtlamalara uğraması, eşit şekilde dağıtılamayan bir özgürlüğün doğmasına neden oldu. Bu da ciddi manada bir özgürlük problemini kendi içinden doğurdu. Bu manada özgürlüğün, bireysel manada çıkar ve menfaatlerden kullananlardan kaynaklanan problemleri de oldu. Bu durum doğal olarak insanın ve toplumların birbirine bakışını olumsuz şekilde etkiledi.
Ve yine doğal olarak insanlık, tüm tarihi boyunca bu çifte standart yani adaletsiz hak ve hürriyet dağılımı yüzünden birbirine girdi. Bu yüzden tarih boyunca insanlık daima, ezilen çoğunluğun haklı çığlığına, azınlık ama erki elinde tutan zalim gücün zulmüne sahne oldu.
Yakın tarihimizde özgürlük için ilk ayaklanmalar; Belçika, İngiltere ve Almanya'da, genelde köylüler ile toprak sahibi aristokratlar arasında ekonomik uyuşmazlıkların sonucu olarak ortaya çıktı. Feodal Ortaçağ'da başlayan bu ayaklanmalara bazı salgın hastalıklar, nüfusun azalışı, sosyal dengenin bozulması gibi nedenler sebep oldu. Bu ayaklanmalarda ister istemez köylü halk, toprak sahiplerine karşı bazı haklar öne sürdüler. Böylece feodal üretim tarzının çözülmesinde önemli oranda rol oynadılar.
Martin Luther 16. yy da Kilisenin bağnaz tutumuna ve özgürlükleri kısıtlamasına daha fazla dayanamadı. Ve kendisi tarafından yazılan 95 maddelik metnini 31 Ekim 1517'te Protestan Reformunun başlamasına sebep olan "Endüljansın Kuvvetine Dair Tezler" isimli eleştirisini yazdı.
Diğer bir özgürlükçü Martin Luther de 4 asır sonra yaşayan Martin Luther King'dir. Pek bir şey değişmeyen sadece evrilen özgürlük anlayışını 20. yüzyılın Martin Luther King'i dünyayı genelinde şiddet karşıtı ve ırksal eşitlik görüşleriyle eleştirdi. 1964 yılında Nobel Barış Ödülü'nü kazanmasına rağmen ölümünden ancak 9 yıl sonra 1977 de, ABD Başkanı Jimmy Carter tarafından Başkanlık Özgürlük Ödülü'ne layık görülecekti.
'Müstemlekecilik' veya'Kolonyalizm' de denilen sömürgecilik, bir devletin başka devletleri ve toplulukları, egemenliği altına alarak yayılması veya yayılmayı istemesidir. Ancak 16. yüzyıldan itibaren Batı Avrupa coğrafyası bu krizden sömürge ile kurtularak ekonomik ve siyasi düzen kurma başarısı göstermiştir. Maalesef Sınıfsal başlayan özgürlük hareketi gücü ele aldıktan sonra sömürgecilik olarak devam etti.
İngiltere'nin demokratikleşmesinde parlamento ile kraliyet ailesi arasındaki iktidar kavgasına 'İngiliz Devrimi' adı verilir. İlk olarak 1640 tarihinde başlamış, diğeri ise 1688'de gerçekleşmiştir. Tüm bunlarla eş samanlı Otuz yıl ve Seksen Yıl savaşlarından sonra 24 Ekim ve 15 Mayıs 1648 de Vestfalya Antlaşması ki (Birkaç antlaşmayı da içine alan Westphalia Barışı, Münster Antlaşması ve Osnabrück Antlaşması) imzalandı.
1618 den 1648'e kadar devam eden Otuz Yıl Savaşlarının sonunda Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu, diğer Alman prensleri, İspanya, Fransa, İsveç ve Hollanda arasında imzalanmıştır. Fransa ve İspanya da 1659 yılında bu antlaşmanın içine dahil oldular.
İki antlaşmanın metni de hemen hemen aynıdır ve Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu'nun iç meselelerinden bahsetmektedir. Barış bugün bile önemini yitirmemiştir, akademisyenler bugün var olan uluslararası sistemin Vestfalya Antlaşması (Westphalia) ile başladığını belirtmektedirler. Hatta birçok tarihçi modern çağın başlangıcı olarak bu anlaşmayı kabul eder.
Şehirlerin örgütlenmesi bu süreçte yeni siyasi ve toplumsal düzenin merkezinde yer aldı. Üretim bu yeni ekonomik düzenin merkezi ve dayanak noktasını oluşturdu. Böylece toplumsal değişim bir kavram olarak yerini ve alanını belirledi. Değişim endüstri devrimi sonrasında hem hız kazandı hem de bir ideoloji haline gelerek toplumsal gelişme adını aldı. Böylece kolonyalizme doğru seyir AVRUPA İÇİN HIZ KAZANDI.
Aydınlanma Hareketi, 18. yüzyılda Kıta Avrupa'sında ortaya çıkmış ve insanları esasta 'kötü' ve bu niteliği ile 'köleleştirici' olduğuna inanılan mit, önyargı ve hurafenin (dolayısıyla da dinin) temsil ettiğine inanılan "eski düzen"den kurtararak, yine esasta "iyi" ve "özgürleştirici" olduğu çekincesiz kabul edilen 'aklın düzeni'ne sokmayı temel amaç olarak benimsemiştir.
Ancak aklın düzeni zamanla o kadar tabu haline gelmiştir ki 'iyi' ve "özgürleştirici" bir kavram OLAN AKIL, ''egemen akıl'' haline gelmiş yen bir sınıf belirlemiş ve bu defa bu çerçevenin dışında kalanları köleleştirmiştir.
Devam edecek…
- Elbise Kuramı-2 / İnsan elbisesinde saklıdır / 10.05.2024
- İCMA VE İCTİHAD / 26.10.2022
- Geylani okulunda Ehl-i Beyt ekolü / 10.08.2022
- Geylani Okulu / 29.07.2022
- Bir tasavvuf anatomisi / 22.07.2022
- Antroposen Çağı / 30.06.2022
- Holosen / Mavi Cennet / 09.06.2022
- Bir Deniz Masalı/ Günebakan Şiiri / 09.05.2022
- Sakız orucu bozar mı? -2- / 19.04.2022