Eski Papa, İznik'e gelme planları yaparken öldü. Haberlerde yeni seçilen Papa'nın bu ziyareti gerçekleştireceği haberleri yapılıyor. Gerçi ha gelmiş, ha gelmemiş kimsenin de umurunda değil.
Tarihi bir gerçektir ki, Vatikan ile bir ülke yan yana anılıyorsa, Papa bir ülkeye, bölgeye gidiyorsa bu sadece inanç temelli bir ziyaret değildir.
Nereden biliyorsunuz, sorusuna en güncel cevabım Papa'nın Irak'ın kuzeyini ziyaret etmesi, o coğrafyası 'kadim Hristiyan toprağı' ilan etmesi ve oradaki Hristiyanlara 'sakın topraklarınızı terk etmeyin' çağrısı yapmasıdır.
Bütün eğitimini Hristiyanlık üzerine almış, 10'dan fazla kitap yazmış Diyanet İşleri Başkanımız Ali Erbaş bu konuda dilsizi oynasa da, Vatikan aynı zamanda bir devlettir ve dünyanın en esrarengiz devleti olarak tanımlanıyor.
Hıristiyanlığı 'Tanrı krallığı' hedefi ise ortadadır. Yüzyıllardan beri dünya genelinde ve özellikle 20 yüz yıl ve 'milenyum' dedikleri 21. Yüz yılda İslam coğrafyasındaki siyasi, ekonomik, kültürel ve inançsal faaliyetlerin, savaşların temelinde bu inanç (Tanrı krallığı) vardır.
Bu inancı gerçekleştirmelerinin ana şartı ise Yahudilerin Arz-ı Mevud'a (vaat edilmiş topraklara) sahip olmasıdır. Bugün İslam coğrafyasındaki zulmün, akan kanın sebebi de budur.
Ne hazindir ki, bu tarihi ve inançlar gerçeğe Merhum Prof. Dr. Haydar Baş, Aytınç Altındal ve birkaç değerli sim dışında hiç kimse dikkat çekmemiş ve yapılan planları, oynanan oyunları açıklama cesaretini göstermemiştir.
Vatikan'ın hedefi
Papa VI. Paul, makama oturduktan sonra 3 yıl sürecek II. Vatikan Konsili'ni topluyor. Bu toplantılarda Katolik kilisesinin, Müslümanlara karşı stratejileri 180 derece değişmiştir.
1964 yılında Papa VI. Paul bu değişimin hedefini şöyle açıklıyordu: "Birinci bin yılda Avrupa Hıristiyanlaştırıldı. İkinci bin yılda Amerika ve Afrika Hıristiyanlaştırıldı. Üçüncü bin yılda ise Asya'yı (Türkiye'yi) Hıristiyanlaştıralım."
Buna paralel olarak Papa VI. Paul daha Konsil sona ermeden, 1964'de Vatikan'da bir "Gayrı Hıristiyanlar Dairesi" ihdâs etmiştir. Bu daire şimdiki Papa'nın döneminde, 1988 yılında, 'Dinler Arası Papalık Kuruluna' (PCID veyâ PCDI) dönüştürülmüştür.
Deccal planlı
1964'te tarifi yapan Papa Jean Paul 1991'de aynı tarifi güncellemiştir; "Dinlerarası diyalog, Kilise'nin bütün insanları Kiliseye döndürme amaçlı misyonunun bir parçasıdır. Bu misyon aslında Mesih'i ve İncil'i bilmeyenlere ve diğer dinlere mensup olanlara yöneliktir. Tanrı, Mesih vasıtasıyla bütün insanları kendine çağırmakta, vahyinin ve sevgisinin mükemmelliğini onlarla paylaşmak istemektedir." (Jean Paul II. Redemptoris Missio Roma: 1991)
2000 senesini milenyum (başlangıç) yılı ilan eden Hıristiyan dünyanın ruhani lideri Papa 2. Jean Paul, 25 Aralık 1999 akşamı şunları ifade etmişti: "Birinci bin yılda Avrupa Hristiyanlaştırıldı, ikinci bin yılda Amerika Hristiyanlaştırıldı, üçüncü bin yılda da Asya'yı Hristiyanlaştıralım."
İznik'e gelelim
Hz. İsa (a.s) Yahudi kavmine gönderilmiş Hz. Musa ve Tevrat'ı tasdik edici, Hz. Muhammed ve Kuran'ı müjdeleyici ulu-l azim bir peygamberlerimizdendir. Yahudiler, O'nu öldürmek istediler. Yüce Allah, O'nu göklere yükseltti.
Hz. İsa'nın göğe yükseltilmesinden sonra aynen Tevrat'a yaptıkları gibi İncil'i de kendi arzu ve emellerine göre dizayn etmeye başladılar. Yani Allah'ın kitaplarını değiştirdiler. Adeta herkesin bir İncil'i vardı.
İznik Konsili'nin önemi
Konsil, Hristiyanlıkta dinî veya idari anlaşmazlıkları çözüme kavuşturma amacıyla din adamlarının toplandığı kurul.
MS 325 yılında Roma İmparatoru I. Konstantin'in çağrısıyla İznik'te (bugünkü Bursa'nın İznik ilçesi) toplanan Birinci İznik Konsili, Hristiyanlık için bir dönüm noktasıdır.
Vatikan teolojisinin temelleri bu konsillerde atılmıştır.
Katolik Kilisesi, İznik'i tarihsel bir dönüm noktası olarak görür ve bu nedenle burayı kutsal bir mekân olarak değerlendirir.
Bu konsilde, Hristiyanlığın inanç şartları belirlenmiş ve tahrif edilmiş yüzlerce İncil eleye eleye 4'e indirilmiştir.
İznik Konsilleri, Katolik Kilisesi'nin temel inanç ilkelerinin özellikle İsa'nın, ilahlığı ve üçleme (Teslis inancı) şekillenmesinde belirleyici olmuştur.
Mısırlı Rahip
Konsilin ana gündem maddesi, İsa'nın ilahi niteliği üzerindeki tartışmalardı. Mısırlı rahip Arius'un "İsa'nın Allah'a en yakın ama Allah olmayan bir varlık olduğu" görüşü sapkınlık olarak kabul edilmiş ve İsa'nın (haşa) Allah'ın oğlu olduğu, Baba ile aynı özden geldiği inancı kabul edilmiştir.
Bugün yürürlükte olan Vatikan'ın maddi-manevi yapısı ve faaliyet alanları o gün İznik'teki konsilde belirlenmiştir.
Birinci İznik Konsili'nin 1700. yıl dönümü olması sebebiyle, İznik'e gelmek istiyorlar. Hedeflerini ise yukarıda yazdım.
İznik konsilinde belirlenen Katoliklerin iman esasları:
1- Ben, yeri ve göğü yaratan, her şeye Kâdir Baba Tanrı'ya,
2-Ve Efendimiz olan, O'nun biricik oğlu İsa'ya;
3-Ruhü'l-Kudüs'ten gebe kalana;
4-Ve bâkire Meryem'den doğana;
5-O'nun Pontus Pilatus'tan zulüm gördüğüne
6-Çarmıha gerildiğine, öldüğüne, gömüldüğüne
7-Cehennemlere indiğine,
8-Üçüncü gün, tekrar canlandığına,
9-Göklere çıkıp, Kâdir olan Baba Tanrı'nın sağına oturduğuna,
10-Oradan gelip ölüleri dirileri hesaba çekeceğine;
11-Ruhü'l-Kudüs'e,
12-Mukaddes Katolik kilisesine;
13-Azizlerin cemaatine;
14-Günahların affedileceğine,
15-Vücudun tekrar canlanacağına;
16-Ebedi hayata... inanırım."
Kadere bak ki, Şii, alevi, Caferileri dinsiz veya sapkın ilan edenler, bu inanç ve zihniyet ile dost oldular, onlarla birlikte olmak için her şeylerini verdiler.
Tarihi bir gerçektir ki, Vatikan ile bir ülke yan yana anılıyorsa, Papa bir ülkeye, bölgeye gidiyorsa bu sadece inanç temelli bir ziyaret değildir.
Nereden biliyorsunuz, sorusuna en güncel cevabım Papa'nın Irak'ın kuzeyini ziyaret etmesi, o coğrafyası 'kadim Hristiyan toprağı' ilan etmesi ve oradaki Hristiyanlara 'sakın topraklarınızı terk etmeyin' çağrısı yapmasıdır.
Bütün eğitimini Hristiyanlık üzerine almış, 10'dan fazla kitap yazmış Diyanet İşleri Başkanımız Ali Erbaş bu konuda dilsizi oynasa da, Vatikan aynı zamanda bir devlettir ve dünyanın en esrarengiz devleti olarak tanımlanıyor.
Hıristiyanlığı 'Tanrı krallığı' hedefi ise ortadadır. Yüzyıllardan beri dünya genelinde ve özellikle 20 yüz yıl ve 'milenyum' dedikleri 21. Yüz yılda İslam coğrafyasındaki siyasi, ekonomik, kültürel ve inançsal faaliyetlerin, savaşların temelinde bu inanç (Tanrı krallığı) vardır.
Bu inancı gerçekleştirmelerinin ana şartı ise Yahudilerin Arz-ı Mevud'a (vaat edilmiş topraklara) sahip olmasıdır. Bugün İslam coğrafyasındaki zulmün, akan kanın sebebi de budur.
Ne hazindir ki, bu tarihi ve inançlar gerçeğe Merhum Prof. Dr. Haydar Baş, Aytınç Altındal ve birkaç değerli sim dışında hiç kimse dikkat çekmemiş ve yapılan planları, oynanan oyunları açıklama cesaretini göstermemiştir.
Vatikan'ın hedefi
Papa VI. Paul, makama oturduktan sonra 3 yıl sürecek II. Vatikan Konsili'ni topluyor. Bu toplantılarda Katolik kilisesinin, Müslümanlara karşı stratejileri 180 derece değişmiştir.
1964 yılında Papa VI. Paul bu değişimin hedefini şöyle açıklıyordu: "Birinci bin yılda Avrupa Hıristiyanlaştırıldı. İkinci bin yılda Amerika ve Afrika Hıristiyanlaştırıldı. Üçüncü bin yılda ise Asya'yı (Türkiye'yi) Hıristiyanlaştıralım."
Buna paralel olarak Papa VI. Paul daha Konsil sona ermeden, 1964'de Vatikan'da bir "Gayrı Hıristiyanlar Dairesi" ihdâs etmiştir. Bu daire şimdiki Papa'nın döneminde, 1988 yılında, 'Dinler Arası Papalık Kuruluna' (PCID veyâ PCDI) dönüştürülmüştür.
Deccal planlı
1964'te tarifi yapan Papa Jean Paul 1991'de aynı tarifi güncellemiştir; "Dinlerarası diyalog, Kilise'nin bütün insanları Kiliseye döndürme amaçlı misyonunun bir parçasıdır. Bu misyon aslında Mesih'i ve İncil'i bilmeyenlere ve diğer dinlere mensup olanlara yöneliktir. Tanrı, Mesih vasıtasıyla bütün insanları kendine çağırmakta, vahyinin ve sevgisinin mükemmelliğini onlarla paylaşmak istemektedir." (Jean Paul II. Redemptoris Missio Roma: 1991)
2000 senesini milenyum (başlangıç) yılı ilan eden Hıristiyan dünyanın ruhani lideri Papa 2. Jean Paul, 25 Aralık 1999 akşamı şunları ifade etmişti: "Birinci bin yılda Avrupa Hristiyanlaştırıldı, ikinci bin yılda Amerika Hristiyanlaştırıldı, üçüncü bin yılda da Asya'yı Hristiyanlaştıralım."
İznik'e gelelim
Hz. İsa (a.s) Yahudi kavmine gönderilmiş Hz. Musa ve Tevrat'ı tasdik edici, Hz. Muhammed ve Kuran'ı müjdeleyici ulu-l azim bir peygamberlerimizdendir. Yahudiler, O'nu öldürmek istediler. Yüce Allah, O'nu göklere yükseltti.
Hz. İsa'nın göğe yükseltilmesinden sonra aynen Tevrat'a yaptıkları gibi İncil'i de kendi arzu ve emellerine göre dizayn etmeye başladılar. Yani Allah'ın kitaplarını değiştirdiler. Adeta herkesin bir İncil'i vardı.
İznik Konsili'nin önemi
Konsil, Hristiyanlıkta dinî veya idari anlaşmazlıkları çözüme kavuşturma amacıyla din adamlarının toplandığı kurul.
MS 325 yılında Roma İmparatoru I. Konstantin'in çağrısıyla İznik'te (bugünkü Bursa'nın İznik ilçesi) toplanan Birinci İznik Konsili, Hristiyanlık için bir dönüm noktasıdır.
Vatikan teolojisinin temelleri bu konsillerde atılmıştır.
Katolik Kilisesi, İznik'i tarihsel bir dönüm noktası olarak görür ve bu nedenle burayı kutsal bir mekân olarak değerlendirir.
Bu konsilde, Hristiyanlığın inanç şartları belirlenmiş ve tahrif edilmiş yüzlerce İncil eleye eleye 4'e indirilmiştir.
İznik Konsilleri, Katolik Kilisesi'nin temel inanç ilkelerinin özellikle İsa'nın, ilahlığı ve üçleme (Teslis inancı) şekillenmesinde belirleyici olmuştur.
Mısırlı Rahip
Konsilin ana gündem maddesi, İsa'nın ilahi niteliği üzerindeki tartışmalardı. Mısırlı rahip Arius'un "İsa'nın Allah'a en yakın ama Allah olmayan bir varlık olduğu" görüşü sapkınlık olarak kabul edilmiş ve İsa'nın (haşa) Allah'ın oğlu olduğu, Baba ile aynı özden geldiği inancı kabul edilmiştir.
Bugün yürürlükte olan Vatikan'ın maddi-manevi yapısı ve faaliyet alanları o gün İznik'teki konsilde belirlenmiştir.
Birinci İznik Konsili'nin 1700. yıl dönümü olması sebebiyle, İznik'e gelmek istiyorlar. Hedeflerini ise yukarıda yazdım.
İznik konsilinde belirlenen Katoliklerin iman esasları:
1- Ben, yeri ve göğü yaratan, her şeye Kâdir Baba Tanrı'ya,
2-Ve Efendimiz olan, O'nun biricik oğlu İsa'ya;
3-Ruhü'l-Kudüs'ten gebe kalana;
4-Ve bâkire Meryem'den doğana;
5-O'nun Pontus Pilatus'tan zulüm gördüğüne
6-Çarmıha gerildiğine, öldüğüne, gömüldüğüne
7-Cehennemlere indiğine,
8-Üçüncü gün, tekrar canlandığına,
9-Göklere çıkıp, Kâdir olan Baba Tanrı'nın sağına oturduğuna,
10-Oradan gelip ölüleri dirileri hesaba çekeceğine;
11-Ruhü'l-Kudüs'e,
12-Mukaddes Katolik kilisesine;
13-Azizlerin cemaatine;
14-Günahların affedileceğine,
15-Vücudun tekrar canlanacağına;
16-Ebedi hayata... inanırım."
Kadere bak ki, Şii, alevi, Caferileri dinsiz veya sapkın ilan edenler, bu inanç ve zihniyet ile dost oldular, onlarla birlikte olmak için her şeylerini verdiler.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Asıl kurban: Nefsin kurbanıdır / 05.06.2025
- İktidarın faizsiz ekonomi özlemi! / 04.06.2025
- Papa, İznik ve Vatikan’ın hedefi / 02.06.2025
- Her şey 31 Mart 2019’da mı başladı? / 01.06.2025
- Kiminin ahtapotu kiminin de turpu / 31.05.2025
- Beytülmal kavramı yine dillerde / 30.05.2025
- Anayasa değişikliği neden isteniyor / 29.05.2025
- Verin yetkiyi ve fazla abartmayın / 28.05.2025
- PKK’da, ‘Lozan hezimettir’ dedi / 26.05.2025
- Yorumsuz Gazze yüzleştirmesi / 25.05.2025
- İktidarın faizsiz ekonomi özlemi! / 04.06.2025
- Papa, İznik ve Vatikan’ın hedefi / 02.06.2025
- Her şey 31 Mart 2019’da mı başladı? / 01.06.2025
- Kiminin ahtapotu kiminin de turpu / 31.05.2025
- Beytülmal kavramı yine dillerde / 30.05.2025
- Anayasa değişikliği neden isteniyor / 29.05.2025
- Verin yetkiyi ve fazla abartmayın / 28.05.2025
- PKK’da, ‘Lozan hezimettir’ dedi / 26.05.2025
- Yorumsuz Gazze yüzleştirmesi / 25.05.2025