Parayı yönetmek

Ülkelerin bağımsızlığı iktisadi bağımsızlıktan, iktisadi bağımsızlık da milli parayı doğru yönetmekten geçer. Milli parayı yönetmek diyorum, çünkü önce ekonominin harcı olarak "milli para kullanma" kararı alınması lazım, ardından da bu paranın nereye, ne şekilde, ne kadar yönlendirileceği belirlenmesi lazım.Ülkemizde, ismi "TL" olsa da, kullandığımız para "milli "değildir.Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in Milli Kahramanlar programlarında sık sık dile getirdiği gibi kullandığımız para, dışarıdan borç olarak alınan dövizin karşılığıdır. Sayın Baş'ın meşhur ifadesiyle, "Piyasalarımızda bulunan Türk lirası, dövizin tercümesidir."Durum bu olunca, ülkemizde paranın kontrolü bizde değil, kim bize borç veriyorsa ondadır. Diledikleri zaman değer kaybettirirler, diledikleri zaman kazandırırlar.Yabancılar, paramızın değeriyle bu şekilde oynayarak, kontrol onlarda olduğu için her durumda para kazanırlar ve asıl önemlisi bunu bir şantaj unsuru kullanarak siyasi, hukuki, kültürel, dini ve daha birçok sahada taviz koparmada kullanırlar. En başta da belirttiğimiz gibi, paranın kontrolü kimdeyse egemenliğimiz de ona bağlıdır.İsmi milli para ama değeri yabancılara ait; ismi bağımsız Türkiye ama gerçekte parayı verenlerin kölesi gibi?Peki, Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'ni (MEM) parti programına alan Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) iktidarında paranın yönetimi nasıl olacak?MEM, diğer ekonomi modellerinden farklı olarak paranın 4 önemli işlevinden bahsetmektedir. Para mübadele unsurudur; tasarruf unsurudur; emeğin ve üretimin karşılığıdır ve de tahrik unsurudur. Biz özellikle son iki özelliğinden bahsedelim.Ekonomilerde paranın asıl görevi arz ile talebi buluşturmaktır.Ülkemizde bugün raflar dolu, vatandaşların o ürünlere ihtiyacı var ama yeterli para olmadığı için vatandaşla ürün buluşamıyor. İşte bu ekonomi görevini yapmıyor demektir.Bu manada hangi noktada paraya ihtiyaç varsa, ekonomi yönetimi parayı oraya doğru yönlendirmek zorundadır.MEM, milli gelirin karşılığı milli parayı devreye koyacak ve bu parayı da sosyal devlet projeleriyle adil bir şekilde vatandaşa dağıtacak, bu şekilde vatandaşların temel ihtiyaçlarını temin etmesini devlet garantisine alacak ve talebin arza kolaylıkla ulaşmasını sağlayacak.MEM'in vatandaşlık maaşı, ev hanımı meslek maaşı, doğum parası, asgari ücretin 4000 lira olması ve benzeri projelerini dikkate aldığımızda, bu, vatandaşların borçsuz bir şekilde hayatlarına devam etmesi ve de geleceğe güvenle bakmaları demektir. MEM'in senyorajdan sonra gelen diğer önemli gelir kaynağı madenler hakkında da bir not düşmek istiyorum. Madenlerin sadece kendisi gelir değildir, maden çıkardıkça bu da bir üretim olduğu için devlet çıkardığı maden kadar ayrıca para basma hakkı elde edecektir.Örneğin yıllık 1 trilyon liralık maden çıkarıyorsa, devlet buna mukabil en az 350-400 milyar lira ekstradan para basma hakkı elde edecektir.MEM'e göre, paranın tahrik unsuru olma özelliği ise muhteşem bir olaydır.Diyelim ki, bir müteşebbis inşaat yapmak istiyor ve atıyorum 10 milyon liraya ihtiyacı var. Bugün ne yapıyor? Kredi almak için bankaların kapısına gidiyor; alıyor alamıyor alsa da maliyetine ciddi bir faiz yükü biniyor.Peki, MEM döneminde ne olacak? Devlet babanın kapısına gelecek. Devlet bu müteşebbis ve projesi hakkında inceleme yaptıktan sonra Merkez Bankası'na talimatı verecek ve talep edilen 10 milyon lira, müteşebbisin borcunu ödeyebileceği tarih dikkate alınarak müteşebbise verilecek.Dikkat ederseniz para başlangıçta var olan bir emek ve üretim karşılığı basılmıyor. Paranın tahrik unsuru kullanılıyor, basılıyor ve yakın bir gelecekte karşılığını bulacak şekilde muhataba veriliyor.Paranın bu özelliği, sınırsız imkanların kapısını açacak muhteşem bir özelliktir.MEM döneminde ne üretici ne de vatandaş para sıkıntısı yaşamayacaktır, ihtiyaç duydukları para devlet baba garantisinde hemen ellerinin altında olacaktır.Zaten tarih boyunca yapılan en büyük yanlışlardan birisi, ürün ve emeğe ulaşmak için sadece bir vasıta olan paranın, bir amaç, tapılan bir put haline getirilmesidir.