Parlamenter sistemin tek eksiği BTP iktidarıdır

1 Kasım seçimleri öncesinde başkanlık sistemini ağzına bile almayan AKP iktidarı, yeniden tek başına iktidarı yakalayınca başkanlık sistemini ve bu amaç için yapılacak olan Anayasa değişikliğini gündeminin birinci sırasına koydu.1 Kasım seçimleri öncesi bu konunun gündem edilmeyişinin nedeni, 7 Haziran seçimlerinin bir başkanlık sistemi referandumuna dönüştürülmesi ve bu sebeple AKP'nin tek başına iktidarını kaybetmesiydi. "Önce şu 1 Kasım köprüsünü geçelim sonra bakarız" dediler ve öyle yaptılar.Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim kalın, yaptığı basın açıklamasında başkanlık sistemi konusunun yeni dönemin kilit tartışması olacağını belirtti. Tabi, AKP, başkanlık sistemini referanduma götürebilmesi için 330 kabul oyu gerekiyor, 13 oya daha ihtiyacı var. Daha şimdiden kulis faaliyetlerine başladığı diğer partilerle görüşmeler yapıldığı ifade ediliyor. Peki, gerçekten AKP'li yetkililerin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iddia ettiği gibi parlamenter sistem tıkandı mı, Anayasa değişikliğine ve başkanlık sistemine gerçekten ihtiyaç var mı? Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan mevcut sistemin Türkiye'ye dar geldiğini dile getirmişti, eski AKP'li bakan Ali Babacan ise Türkiye'nin tek bir merkezden yönetilemeyecek kadar büyük bir ülke olduğunu iddia etmişti, gerçekten böyle mi? Bu sorulara Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın şu sorularıyla cevap verelim:"Şimdi bu sistemi (parlamenter sistemi) değiştirmeye çalışıyorlar, başkanlık sistemine geçeceğiz diyorlar, soruyorum, "Sen bu sistemde ne istedin de ne elde edemedin onu söyle? Sen Güneydoğulu kardeşlerimin cebine para koymak istedin, ona iş buldun da buna kanunlar, Anayasa mı engel oldu?"Ve Sayın Baş, sorunun sistemde, Anayasada, devlette değil, yanlış icraatlar ortaya koyan siyasilerde olduğunu ifade ederek bunların millet adına değil, okyanus ötesi adına icraatlar ortaya koyduğunu belirtiyor:"Ülkenin bir bölümüne hizmetin eksik gitmesi devletin değil, siyasilerin suçudur. Şimdi bunların başkanlık sitemiyle birlikte federasyonu istemesinin nedeni zamanında okyanus ötesine verdikleri sözlerdir. Bunlar okyanus ötesinin taleplerini yerine getiriyor. Millet adına yaptıkları bir şey yok."Ve Sayın Baş, Türkiye'ye dayatılan başkanlık siteminin Türkiye'nin parçalanmasına neden olacağını vurguluyor: "Başkanlık sisteminin manasını biliyor musunuz? Etnik yapıları ayıracak, federatif yapıyla devletçikler haline getirecek. Türkiye o zaman paramparça olur."Mevcut Anayasamız ve parlamenter sistemimiz, siyasi iradelerin, iktidarların milletine hizmet etmesine mani değildir. Bilakis "Türkiye Cumhuriyeti Devleti sosyal hukuk devletidir" vurgusu yapılarak, devletin millete hizmeti Anayasa ile teminat altına alınmıştır. AKP ve daha önceki işbilmez iktidarların en büyük yanlışı, Anayasa'nın millete hak, siyasete de görev olarak verdiklerini yerine getirmemiş olmalarıdır.Anayasa ve parlamenter sistem, "Sen emek ve üretimin karşılığı kendi milli paranı basamazsın" demiyor. Siyasi iradenin bağımsızlık hakkımız olan senyoraj yani para basma hakkını kullanmamasının nedeni Anayasa ya da sistem değil, okyanus ötesine verdiği sözlerdir.Yine Anayasa ya da parlamenter sistem, "Madenleri millet için çıkartamazsın" da demiyor. Bilakis madenlerin millete ait olduğunu teminat altına alıyor. Siyasi iradelerin para basmaması, madenleri de millete değil de yabancılara vermesi Anayasa'ya aykırıdır.Şimdi başkanlık sistemiyle yapılmak istenen asıl şey, bu Anayasa'ya aykırı olan icraatların hukuki altyapısını oluşturmak mıdır? Ülkemiz üniter yapısı sayesinde 92 yıldır ayakta kalabilmiştir. Yine şimdi yapılmak istenen bu birliğin bozularak Batının Şark Projesi, BOP'u, İsrail'in arzı mevut projesi hedefine ülkeyi ve milleti hazırlamak mıdır?BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, "Bana 6 ay verin, söz verdiğim projelerimin hepsini yerine getireyim, Türkiye'yi dünyanın en güçlü ülkesi yapayım" derken, mevcut Anayasa ve mevcut parlamenter sistemle bunu yapacağını belirtiyor.Bunu yaparken de Anayasal bir hak olan senyoraj hakkı, madenlerin devlet-millet ortaklığıyla çıkartılması ile yapacağını rakamlarına ve formüllerine varıncaya kadar belirtiyor.Sayın Baş yapacağı bütün icraatların bilimsel olarak kitaplarını yazdı; Milli Ekonomi Modeli'ni ve bu eşsiz modelin devlet uygulaması olan Sosyal-Devlet Milli- Devlet tezini ortaya koydu.Aslında dar gelen, tıkanan mevcut sistem değil, kendilerini milletin değil, okyanus ötesinin hizmetkarı gören taşeron siyasilerdir. Hak ettiği hizmeti vererek milleti tatmin edebilirsin ama taviz vere vere okyanus ötesini, küresel güçleri asla tatmin edemezsin, darlanırsın, tıkanırsın.Onlar tek başına iktidarken, millet ve ülke bir ve beraberken, tek bir merkez varken millet adına bir icraat ortaya koyamıyorlar, ülkeyi yönetme acziyetine düşüyorlar; peki, başkanlık sistemi olduğunda, ülke federatif yapı adı altında birçok merkeze bölündüğünde, etnik ayrımcılığın ön plana çıkacağı, eşitsizliğin gündeme geleceği bir Türkiye'de nasıl bir hizmet ortaya koyabilecekler?Böyle bir hizmet dertleri olsa zaten başkanlık sistemini istemezlerdi.Artık milletimiz ayıkmalı ve kendilerine bu kadar büyük imkanlar, fırsatlar verilmesine rağmen kendi beceriksizliklerini siteme ve anayasaya yüklemeye çalışan siyasileri değil, mevcut sistemle Türkiye'yi nasıl kainat devleti yapacağının kitabını yazan Prof. Dr. Haydar Baş'a emaneti teslim etmelidir.Başta da belirttiğimiz gibi Anayasamızın tek eksiği onu millet adına uygulayacak tek lider olan Prof. Dr Haydar Baş'ın başbakan olmaması, parlamenter sistemin de tek eksiği milli iradenin gerçek temsilcisi olan Bağımsız Türkiye Partisi kadrolarının iktidarda olmamasıdır.