22 Temmuz seçimleri öncesinde Erzurum'un merkez köylerini gezerken, köylerden birinde sohbet ediyoruz, Bağımsız Türkiye Partisi'nin tarım politikalarını anlatıyoruz ve tabii mevcut iktidarın Türk tarımını bitiren uygulamalarını da eleştiriyoruz.Köyün muhtarı; AKP iktidarının yanlış tarım politikaları yüzünden her sene köyden üç-beş hanenin göçtüğünü, köyün nüfusunun sıfıra doğru yaklaştığını isimler zikrederek anlatıyor fakat sonradan sohbetimize dahil olan ve iktidar partisinin köy temsilcisi olduğunu sonradan öğrendiğimiz bir hemşehrimiz söze karışıyor; "iktidarı haksız yere eleştiriyorsunuz, görmüyor musunuz adamlar dağı-taşı yonca ektirdi, yoncaya bile prim veriyorlar" türünden şeyler söylüyor.Köyün muhtarı sözü alınca herkes gibi bize de dinlemek düşüyor:"Niye buğday ektirmiyor, buğday ekenlere prim vermiyor da yoncaya prim veriyor? Çoluk-çocuğu yonca ile mi bahara çıkaracağız? Yonca ile besleyeceğimiz hayvanımız para ediyor mu? Bu hükümet geldi geleli hayvan fiyatları hep geri gitmiyor mu? Süt fiyatlarımız beş senedir yerinde saymıyor mu? Köyde yaşıyoruz, güya tarımla uğraşıyoruz ama torba torba şehirden un taşıyoruz. Yoncaya pirim veriyormuşlar! Bu millet ot mu yiyecek? Bu milleti ot yerine mi koyuyorlar?" İktidar partisinin köy temsilcisi bir şeyler demeye çalıştı ama nafile, belki bizi kandırabilirdi ama aynı şartları paylaştıkları köylüleri ve köy muhtarını asla.Şimdi pirinç tartışmaları ve pirinç kıtlığı baş gösterince hemen her şehirde pirinç kuyrukları oluştu ve tabii Erzurum'da da mesai bitimine kadar devam eden uzun kuyruklara şahit olduk.Olacak bu ya, metrelerce uzayan pirinç kuyruğunun içinde "yonca primini" savunan o meşhur amcamız da gözümüze takıldı.Tabii, yanına yaklaşıp da; "hacım hayırdır! Yine kuyruktasın. Dağ-taş yonca ekilmişti, hükümeti yoncaya prim verdiği için yere-göğe sığdıramıyordun, yoncalar ne çabuk bitti?" diyemedik.Yeni hükümetin daha bir senesi dolmadan patlak veren bu gıda krizinin köylülerimizin uyanışına vesile olmasını temenni ettik.Fakat o seçim gezilerimizde şahit olduğumuz bilinçteki köylülerimizin bu iktidara oy verdiğine o gün de inanamamıştım bugün de inanamıyorum. Seçim kurulu başkanının; "beş milyon seçmen kayıp" açıklaması da kuşkularımı iyice arttırdı.Yonca-pirinç gibi asla yan yana gelmemesi gereken iki isim bu vesile ile bir yazının konusu oldu.Tarım Bakanından en alt kademede çalışan bürokratına kadar hepsi, madem ki bu milleti yonca ekmeğe yönlendirdiler, yoncaya prim verdiler, izledikleri tarım politikaları ile köylüyü buğday-pirinç üretmekten soğuttular asıl onlara demek lazım:"Pirinç kalmadı yonca verelim".
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024
- Doğru tartan bir kantara çıkmalı / 06.04.2024
- ‘Demir olsa erir odunsa yanar Bakın yüreğine taş mı bağlamış?’ / 05.04.2024
- Gazzeli çocukların çığlıkları çarpmış olabilir mi? / 04.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024
- Doğru tartan bir kantara çıkmalı / 06.04.2024
- ‘Demir olsa erir odunsa yanar Bakın yüreğine taş mı bağlamış?’ / 05.04.2024
- Gazzeli çocukların çığlıkları çarpmış olabilir mi? / 04.04.2024