logo
25 MAYIS 2025

Plastik parayla bu çark dönmez

02.05.2005 00:00:00
Yaklaşık 20 yıldır senyoraj (para basma) hakkını saklı tutan, daha doğrusu milli bir politika belirleyip model içinde "ya enflasyon çıkarsa" diye uygulayamayan iktidarlar, plastik para (kredi kartı) batağına saplanmış vatandaşları seyredip biraz ibret alsınlar.

Alsınlar da, piyasadaki parasızlığın insanları hangi vadilere sürüklediğini bir daha düşünsünler.

Bu yılın da ilk üç ayında giderek yaygınlaşan kredi kartları kullanımı yüzde 44 artarak 18 katrilyonu aştı.

Yanlış okumadınız tamı tamına yüzde 44.

Bu demektir ki, vatandaş kemeri ne kadar sıkarsa sıksın cebindeki para bir o kadar eksik kalıyor.

Dolayısıyla piyasadaki para kıtlığından dolayı insanlar plastik paraya, yani kredi kartlarına yükleniyor.

Bunun kanıtı ise kredi kartlarının nerelere harcandığında gizli.

Yuvarlak rakamlarla özetlemeye çalışırsak;

Mutfak ihtiyacı ile maaşını bir türlü denkleştiremeyen vatandaş, kart kullanımının yüzde 20'lik kısmını mutfak ve alışverişe harcamış.

Yani sofrasını kurabilmek için, tenceresini kaynatabilmek için kredi kartı kullanmış vatandaş.

Bir ikincisi benzin.

Mutfak harcamasının yüzde 2 kadar düşük bir kısmını da benzine, yani ticarette olmazsa olmaz akaryakıta harcamış insanlar.

Bu oranları sırasıyla yüzde 10 ile giyim ve aksesuar alışverişleri, yüzde 6 ile elektrik-elektronik eşya ve bilgisayar alışverişleri ve yüzde 6 ile telekomünikasyon işlemleri izlemiş.

Oranlara bakıldığında kart kullanımını bir o kadar cazip kılan bir şeyin de 3 kuruşu bir araya getirip ihtiyacını gideremeyen vatandaşın en çok başvurduğu yöntem olan taksitlendirme olduğunu görmekteyiz.

Taksit olmadan da artık vatandaş çoğu şeyi alamadığı için, bir nevi bu para darboğazında mecburen plastik paralara sarılmak zorunda kalıyor.

Anlayacağınız kredi kartı bir lüks değil, gayr-i ihtiyari bir ihtiyaç.

Bankalararası Kart Merkezi (BKM) tarafından açıklanan bir veriye göre de; kredi kartıyla yapılan işlemlerin 16 trilyon lirası alışveriş, 2 trilyona yakını nakit çekim olarak kullanılmış.

Anlamı şu ki, cebinde para olmayınca acil durumlarda dara düşen vatandaş yine cebindeki karta sarılmış ve tefeciden para alır gibi her seferinde faizle para almak zorunda kalmış kart hesabından.

Kazanan tabii ki bankalar.

Her açıklanan istatistikten sonra kredi kartı kullanımına bir sınırlandırma getirileceği sinyalini veren siyasiler ise bu konuda limitlerin sınırlandırılmasından başka henüz somut bir adım atmış değil.

***

Peki çare ne?

Çare, tabii ki plastik para yerine vatandaşın cebine gerçek ve faizsiz parayı koymaktan geçiyor.

Çare, paranın patronu olan Merkez Bankası Başkanı Sayın Süreyya Serdengeçti'nin ve ekonomi tezleri dünyanın çeşitli üniversitelerinde okutulan Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Sayın Prof. Dr. Haydar Baş'ın dediği gibi, milli bir ekonomik model projesini yürürlüğe sokmak ve bir ülkenin kullanması en doğal hakkı olan senyoraj (para basma) hakkını kullanarak para basmak, devamında bu paraları çeşitli isimler altında vatandaşın cebine sokarak para kıtlığının ortadan kaldırmaktan geçiyor.

Cebine para giren vatandaşın daha fazla harcama yapması, yapılan harcamaların satıcı firmaların satış trendini daha yukarılara çıkarması, dolayısıyla daha fazla vergi vermesi birbirine ilintili ve para darboğazını ortadan kaldırabilecek, ülkemiz için en uygun formüller arasında görülüyor.

Unutulmaması gereken ve konunun nirengi noktası ise enflasyonun çıkma korkusunun ortadan kaldırılması gerektiğidir.

Yine unutulmaması gerekir ki, cebinde parası olmayan vatandaş için enflasyonun aşağıda ya da yukarıda olması hiçbir şeyi ifade etmez.

Klasik bir örnekle "çölde enflasyon sıfırdır" ama zaten hayatın varlığından da söz edilemez.

Netice olarak üretim ve tüketimin olduğu yerde tabii ki enflasyon belirli bir dönem -tekrar aşağı düşmek koşuluyla- tutunacak ama nihayetinde insanlar ceplerindeki parayla huzurlu bir hayat yaşamaya muktedir olabileceklerdir.

Zaten, emisyon hacmini (piyasadaki paranın hazineye oranı, yani piyasada var olması gerekli parayı) olması gerektiği gibi yüzde 30'lar civarlarında tutan Avrupa Birliği ülkelerinin, neden hala bize "emisyon hacmini yüzde 4'lerde tutun" dediğini, ve yine neden bizim bunu hala ısrarla Allah'ın emriymiş gibi uygulamaktan vazgeçmediğimizi anlayabilmiş değilim.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
 
Ender Karabulut / diğer yazıları
Türkiye adeta uyuşturucu pazarına döndü
4 günde 5 milyar TL değerinde uyuşturucu ele geçirildi
Trafikte ceza yağıyor
534 bin 508 araca/sürücüye işlem yapıldı
Free İmamoğlu soruşturması
CHP'lilerin köprüye astığı pankart indirildi
Galatasaray kazanmaya devam ediyor
Şampiyon Galatasaray deplasmanda Göztepe’yi 2 golle geçti
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Rusya'yı ziyaret edecek
Putin ile de görüşecek
Öğretmenler Milli Eğitim Akademisi'nden istihdam edilecek
Öğretmen atamalarına bir bariyer daha!
10 çocuğundan 9'unu kaybetti
Gazzeli kadın doktorun büyük acısı
Bu ne vurdumduymazlık!
Özgür Özel Gazze'ye dikkat çekti
İsrail'in siber saldırısı olabilir!
Elektrik kesintileri Fransa'ya sıçradı
Sürpriz buluşma
Erdoğan, Şara ile görüştü
İsrail ölüm kusuyor
Son 24 saatte 79 şehit daha
İfade veriyorlar
İBB'ye 4. dalga operasyon
Şizofreni nedir, tedavi edilebilir mi?
Bugün Dünya Şizofreni Günü
Takside dehşet anları kamerada...
Taksiciyi silahla gezdirdi, sonra da parasını gasp etti
Kars'ta korku dolu anlar kamerada
Şiddetli rüzgar çatıları uçurdu
Türkiye adeta uyuşturucu pazarına döndü
4 günde 5 milyar TL değerinde uyuşturucu ele geçirildi
Trafikte ceza yağıyor
534 bin 508 araca/sürücüye işlem yapıldı
Free İmamoğlu soruşturması
CHP'lilerin köprüye astığı pankart indirildi
Galatasaray kazanmaya devam ediyor
Şampiyon Galatasaray deplasmanda Göztepe’yi 2 golle geçti
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Rusya'yı ziyaret edecek
Putin ile de görüşecek
Öğretmenler Milli Eğitim Akademisi'nden istihdam edilecek
Öğretmen atamalarına bir bariyer daha!
10 çocuğundan 9'unu kaybetti
Gazzeli kadın doktorun büyük acısı
Bu ne vurdumduymazlık!
Özgür Özel Gazze'ye dikkat çekti
İsrail'in siber saldırısı olabilir!
Elektrik kesintileri Fransa'ya sıçradı
Sürpriz buluşma
Erdoğan, Şara ile görüştü
İsrail ölüm kusuyor
Son 24 saatte 79 şehit daha
İfade veriyorlar
İBB'ye 4. dalga operasyon
Şizofreni nedir, tedavi edilebilir mi?
Bugün Dünya Şizofreni Günü
Takside dehşet anları kamerada...
Taksiciyi silahla gezdirdi, sonra da parasını gasp etti
Kars'ta korku dolu anlar kamerada
Şiddetli rüzgar çatıları uçurdu
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.