Avrupa Birliği (AB), geçtiğimiz hafta içinde İlerleme Raporu'nu kamuoyuna açıkladı. Raporda 10 ülkenin 2004 yılında AB'ye tam üye olarak alınması tavsiye ediliyor. Bu çerçevede nihai kararı Aralık ayındaki Kopenhag Zirvesi'nde AB üyesi ülkelerin hükümet ve devlet başkanları verecek.
AB'ye 2004 alınacak ülkeler şunlar: Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Macaristan, Slovenya, Litvanya, Estonya, Letonya, Malta ve Kıbrıs Rum Kesimi.
İlerleme Raporu'nda Bulgaristan ve Romanya'nın da 2007 yılında Birliğe alınması tavsiye ediliyor. Bütün bunlar gerçekleşirse, AB 27 üyeli bir birlik olacak. Böyle bir durumda Avrupa kıtasına dahil olup da, mini ülkeler hariç AB üyesi olmayan bağımsız konumda bir kaç ülke kalacak. Sıralarsak: Türkiye, Rusya, Ukrayna, Beyaz Rusya, Moldova, Gürcistan, Azerbaycan, Ermenistan, Arnavutluk, Makedonya, Bosna Hersek, Hırvatistan, Yugoslavya, İzlanda, Norveç, İsviçre.
Noveç ve İsviçre, AB'den gelen üyelik tekliflerini her defasında reddediyorlar.
Polonya'da AB karşıtları seslerini yükseltiyor
AB içinde AB'nin izleyeceği siyasi ve ekonomik rota konusunda ateşli tartışmalar sürerken; AB'ye 2004'te üye olması beklenen ülkelerde de benzer sıcaklıkta tartışmalar sürgit devam ediyor. Bu yazımızda Polonya örneğini ele alacağız. Çünkü Polonya, AB'ye üye olacak ülkeler arasında hem nüfus, hem toprak büyüklüğü, hem de tarımsal üretim açısından en büyük olanı... Ancak Polonya'da şu sıralarda hava farklı esiyor.
Ülkede AB Komisyonu'nun İlerleme Raporu hükümet çevrelerinde memnuniyetle karşılandı. Ancak Doğu Avrupa'nın en büyük tarım ülkesindeki çiftçiler, AB ile bütünleşmek konusunda politikacılar kadar istekli değil. Burası dikkat çekici...
Polonya'da şu sıralarda AB konusunda hararetli tartışmalar gündemin ilk maddesini oluşturuyor. Başbakan ve Dışişleri Bakanı, raporun içeriğinden memnun olduklarını belirtirken, Polonya'daki AB karşıtları da seslerini yükseltiyor.
Çiftçilerden AB'cilere dava
Çiftçileri temsil eden Samoobrona yani Meşru Müdafaa Partisi Başkanı, Polonya Dışişleri Bakanı'nı, AB'den sorumlu Bakan'ı ve AB ile Müzakere Heyeti Başkanı'nı dava edeceğini açıkladı. Meşru Müdafaa Partisi'nin lideri, bu isimleri Polonya'nın çıkarlarına zarar vermekle suçluyor: "Bu kişiler faaliyetlerini gayet bilinçli bir şekilde yürütmektedir. Ne yaptıklarını gayet iyi biliyorlar. Yaptıkları, Polonya Cumhuriyeti'nin zararınadır. Açacağımız davanın mahkemeden geri çevrileceğini tabii ki biliyoruz. Bize, bunun Polonya'nın çıkarına olduğunu, bu yüzden dava için sebep olmadığını söyleyecekler. Öyle mi değil mi, bunu şimdi seçimlerde Polonya halkı gösterecek."
Tartışmalar seçim
sonuçlarını etkileyebilir
Polonya'da iki hafta sonra yerel seçimler yapılacak. Şehirlerde fazla şans tanınmayan Meşru Müdafaa Partisi için kırsal kesimden alacağı her bir oy çok önemli. Ülke genelinde bakıldığında ise şu an bir parlamento seçimi yapılması durumunda anketler, Samoobrona partisinin oyların yüzde 15'ini alarak parlamentodaki ikinci büyük parti olacağını gösteriyor. 39 milyon nüfuslu Polonya'da halkın yüzde 20'si tarım alanında çalışıyor ve AB'nin tarım sübvansiyonları ile ilgili politikaları Polonyalı çiftçilerde endişelere yol açıyor.
Muhafazakarlar göçten korkuyor
Polonya'da AB karşıtı propagandasını artıran bir başka güç, milliyetçi-katolik Polonya Aileler Birliği Partisi. Partinin parlamento grubu Başkan Yardımcısı Roman Giertych, AB üyeliğinin Polonya'da sadece olumsuz etkileri olabileceği görüşünü öne çıkartarak, "Polonya AB'ye girerse, AB'nin en yoksul bölgelerinden biri olacaktır. Bu, eski komünist Doğu Almanya'nın AB'ye girmesi gibi bir durum meydana getirecektir. Eski Doğu Almanya'ya şimdi ne olduğunu hepimiz biliyoruz. Yüksek işsizlik, şehirlere yoğun göç... Ülkenin en faal, en verimli insanlar ise Doğu Almanya'dan Batı Almanya'ya taşındı" diye konuşuyor.
"Egemenlik elden gidiyor" tartışması
Polonya Aileler Birliği Partisi'nin Başkan Yardımcısı, AB üyeliğinin ekonomik ilişkilerde de birşey değiştirmeyeceğini, Polonya'nın eskiden olduğu gibi Batı'dan mal almaya devam edeceğini, ancak karşılığında kendi mallarının hiçbir şansı kalmayacağını söylüyor. Roman Giertych, "Üstelik egemenliğimizden de vazgeçeceğiz. Polonya parlamentosunun şu an üyelik koşuluyla kabul ettiği onlarca yasa ve yönetmelik yürürlüğe girecek. Hayatımızı bunlar düzenleyecek. Yasama hakkımızı devrediyoruz, Brüksel'deki memurların emri altına gireceğiz" ifadelerini de kullanılıyor.
Sanırım, bu tartışmalar bize yabancı değil...
AB'ye 2004 alınacak ülkeler şunlar: Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Macaristan, Slovenya, Litvanya, Estonya, Letonya, Malta ve Kıbrıs Rum Kesimi.
İlerleme Raporu'nda Bulgaristan ve Romanya'nın da 2007 yılında Birliğe alınması tavsiye ediliyor. Bütün bunlar gerçekleşirse, AB 27 üyeli bir birlik olacak. Böyle bir durumda Avrupa kıtasına dahil olup da, mini ülkeler hariç AB üyesi olmayan bağımsız konumda bir kaç ülke kalacak. Sıralarsak: Türkiye, Rusya, Ukrayna, Beyaz Rusya, Moldova, Gürcistan, Azerbaycan, Ermenistan, Arnavutluk, Makedonya, Bosna Hersek, Hırvatistan, Yugoslavya, İzlanda, Norveç, İsviçre.
Noveç ve İsviçre, AB'den gelen üyelik tekliflerini her defasında reddediyorlar.
Polonya'da AB karşıtları seslerini yükseltiyor
AB içinde AB'nin izleyeceği siyasi ve ekonomik rota konusunda ateşli tartışmalar sürerken; AB'ye 2004'te üye olması beklenen ülkelerde de benzer sıcaklıkta tartışmalar sürgit devam ediyor. Bu yazımızda Polonya örneğini ele alacağız. Çünkü Polonya, AB'ye üye olacak ülkeler arasında hem nüfus, hem toprak büyüklüğü, hem de tarımsal üretim açısından en büyük olanı... Ancak Polonya'da şu sıralarda hava farklı esiyor.
Ülkede AB Komisyonu'nun İlerleme Raporu hükümet çevrelerinde memnuniyetle karşılandı. Ancak Doğu Avrupa'nın en büyük tarım ülkesindeki çiftçiler, AB ile bütünleşmek konusunda politikacılar kadar istekli değil. Burası dikkat çekici...
Polonya'da şu sıralarda AB konusunda hararetli tartışmalar gündemin ilk maddesini oluşturuyor. Başbakan ve Dışişleri Bakanı, raporun içeriğinden memnun olduklarını belirtirken, Polonya'daki AB karşıtları da seslerini yükseltiyor.
Çiftçilerden AB'cilere dava
Çiftçileri temsil eden Samoobrona yani Meşru Müdafaa Partisi Başkanı, Polonya Dışişleri Bakanı'nı, AB'den sorumlu Bakan'ı ve AB ile Müzakere Heyeti Başkanı'nı dava edeceğini açıkladı. Meşru Müdafaa Partisi'nin lideri, bu isimleri Polonya'nın çıkarlarına zarar vermekle suçluyor: "Bu kişiler faaliyetlerini gayet bilinçli bir şekilde yürütmektedir. Ne yaptıklarını gayet iyi biliyorlar. Yaptıkları, Polonya Cumhuriyeti'nin zararınadır. Açacağımız davanın mahkemeden geri çevrileceğini tabii ki biliyoruz. Bize, bunun Polonya'nın çıkarına olduğunu, bu yüzden dava için sebep olmadığını söyleyecekler. Öyle mi değil mi, bunu şimdi seçimlerde Polonya halkı gösterecek."
Tartışmalar seçim
sonuçlarını etkileyebilir
Polonya'da iki hafta sonra yerel seçimler yapılacak. Şehirlerde fazla şans tanınmayan Meşru Müdafaa Partisi için kırsal kesimden alacağı her bir oy çok önemli. Ülke genelinde bakıldığında ise şu an bir parlamento seçimi yapılması durumunda anketler, Samoobrona partisinin oyların yüzde 15'ini alarak parlamentodaki ikinci büyük parti olacağını gösteriyor. 39 milyon nüfuslu Polonya'da halkın yüzde 20'si tarım alanında çalışıyor ve AB'nin tarım sübvansiyonları ile ilgili politikaları Polonyalı çiftçilerde endişelere yol açıyor.
Muhafazakarlar göçten korkuyor
Polonya'da AB karşıtı propagandasını artıran bir başka güç, milliyetçi-katolik Polonya Aileler Birliği Partisi. Partinin parlamento grubu Başkan Yardımcısı Roman Giertych, AB üyeliğinin Polonya'da sadece olumsuz etkileri olabileceği görüşünü öne çıkartarak, "Polonya AB'ye girerse, AB'nin en yoksul bölgelerinden biri olacaktır. Bu, eski komünist Doğu Almanya'nın AB'ye girmesi gibi bir durum meydana getirecektir. Eski Doğu Almanya'ya şimdi ne olduğunu hepimiz biliyoruz. Yüksek işsizlik, şehirlere yoğun göç... Ülkenin en faal, en verimli insanlar ise Doğu Almanya'dan Batı Almanya'ya taşındı" diye konuşuyor.
"Egemenlik elden gidiyor" tartışması
Polonya Aileler Birliği Partisi'nin Başkan Yardımcısı, AB üyeliğinin ekonomik ilişkilerde de birşey değiştirmeyeceğini, Polonya'nın eskiden olduğu gibi Batı'dan mal almaya devam edeceğini, ancak karşılığında kendi mallarının hiçbir şansı kalmayacağını söylüyor. Roman Giertych, "Üstelik egemenliğimizden de vazgeçeceğiz. Polonya parlamentosunun şu an üyelik koşuluyla kabul ettiği onlarca yasa ve yönetmelik yürürlüğe girecek. Hayatımızı bunlar düzenleyecek. Yasama hakkımızı devrediyoruz, Brüksel'deki memurların emri altına gireceğiz" ifadelerini de kullanılıyor.
Sanırım, bu tartışmalar bize yabancı değil...
Recep Bahar / diğer yazıları
- ABD harika bir ekonomiye mi sahip? / 14.08.2018
- Ne yapmalı? / 13.08.2018
- Komşunla kavga et uzaklarda pazar ara! / 02.02.2016
- Diyarbakır'da kilise-ev faktörü! / 01.02.2016
- Çin ekonomisi alarm mı veriyor? / 20.01.2016
- Büyük İsrail yolunda sıra İran'da / 19.01.2016
- Terör Sultanahmet bölgesini sıfırla çarptı / 15.01.2016
- Sultanahmet'in şifreleri / 13.01.2016
- Türkiye ile Suudi Arabistan ne zaman papaz olacak? / 09.01.2016
- Ekonomik çöküşü bir de buradan seyredin / 05.01.2016
- Ne yapmalı? / 13.08.2018
- Komşunla kavga et uzaklarda pazar ara! / 02.02.2016
- Diyarbakır'da kilise-ev faktörü! / 01.02.2016
- Çin ekonomisi alarm mı veriyor? / 20.01.2016
- Büyük İsrail yolunda sıra İran'da / 19.01.2016
- Terör Sultanahmet bölgesini sıfırla çarptı / 15.01.2016
- Sultanahmet'in şifreleri / 13.01.2016
- Türkiye ile Suudi Arabistan ne zaman papaz olacak? / 09.01.2016
- Ekonomik çöküşü bir de buradan seyredin / 05.01.2016