Dünkü yazımızda Türkiye’nin terör ve ekonomik sıkıntı üzerine kurulu gündeminde tek çarenin Prof. Dr. Haydar Baş’ın projeleri olduğunu belirtmiştik.
Bir siyasi olarak Görüşlerini on senedir dile getiren Sayın Baş’ın ortaya attığı öngörüleri ve tez niteliğindeki projeleri aslında on senenin mahsulü de değildir.
Hayatı boyunca Türk milleti ve devleti için meseleleri ve çözüm yollarını ortaya koymuştur.
Dinledikleriniz konusunda imkân olup da on sene ya da yirmi sene evvel kendisi ile sohbet etmiş olsa idiniz, o gün dediklerinin bugünkü ile aynı olduğuna şahit olurdunuz.
Şaşmaz bir ölçü, değişmez bir bakış açısı ve büyük bir feraset…
Zira Sayın Baş’ın bundan yıllar evvel yaptığı ve kayıt altında olan öngörüleri ilk duyulduğunda "bu kadar da olur mu" dedirtecek kadar şaşkınlık yaratabilir. Ancak geçen zaman kendisini hep haklı çıkarmıştır.
Mesela, Amerika’nın 1991 senesinde gerçekleştirdiği Irak çıkarması sırasında Prof. Dr. Haydar Baş, "bu müdahale her ne kadar Irak’a yapılıyorsa da nihai hedef Türkiye’yi parçalamaya yöneliktir" şeklinde ikazda bulunmuştu. O günün şartlarında bu kadar ileriye yönelik bir ikaz anlaşılamamış olsa da bugün BOP projesinde 22 İslam ülkesi arasında Türkiye’nin adının sayılması o tarihlerde Prof. Dr. Baş’ın ifade ettiği bu öngörüyü doğrulamaktadır.
Yine, Türkiye’nin büyük umutlar bağladığı ve 80’li yıllarda akademik çevrelerin ve iş dünyasının kesin gözüyle baktığı AB üyeliğimiz noktasında da tek farklı çıkış Sayın Baş’tan gelmiştir.
86 yılında Berlin’de "AB topluluğu bizi aralarına kabul etmeyecektir" tezini savunmuştur.
Yıl 2012 ve biz hala AB üyeliği için mücadele veriyoruz. Yerine getirdiğimiz sayısız siyasi taviz bizi sadece geriletmiştir, ancak üyeliğe yetmemiştir.
90’larda Gümrük Birliği’ne girişimizle beraber politikacılardan ve aydınlardan yükselen zafer çığlıklarına karşın Sayın Baş, "AB’ye girmeden Gümrük Birliği’ne dâhil olmak Türkiye’nin aleyhinedir" demiştir.
Her yıl Avrupa Birliği’ne verilen 20 milyar doların üzerinde dış ticaret açığı ile Türkiye, 10 yılda 150 milyar dolara yakın zarar etmiştir.
Sayın Baş’ın dünyaya mal olmuş, uluslararası katılımla gerçekleşen yedi kongre ile deklare ettiği "Milli Ekonomi Modeli" günümüzde ABD’de mortgage krizi ile başlayan kapitalist sistemin yanlışlarını telafi edecek tek çözümdür.
Milli Ekonomi Modeli, IMF ve Dünya Bankası politikaları ile şekillenen Türkiye ekonomisinin de düzelmesinin anahtarıdır.
Sayın Baş, Türkiye ekonomisi için, "mevcut ekonomi politikaları ile enflasyonun düşmesi mümkün değildir. Bu gidişatla Türkiye’yi batıracaklar. Türk coğrafyasını pazarlık konusu haline getirecekler" çıkışında bulunmuştur.
Bugün açlık sınırı altında yaşayan milyonlar, kapanan iş yerleri ve bütçe açıkları, borcu borçla kapama üzerine kurulu IMF talimatlarının yanlışlığının göstergesidir.
Bütün bunların yanında itikadımızı ilgilendiren fakat neticeleri Türk siyasetinin ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin geleceğini tehdit eden Dinlerarası Diyalog çalışmalarına karşı Prof. Dr. Baş’ın ciddi ikazları ve ayıktırma çalışmaları olmuştur.
Milli birlik ve beraberliğin temel unsurları isimli konferanslar dizisi ile yıllarca Türkiye genelinde vatandaşlarımıza seslenen Sayın Baş, son dönemde Ehl-i Beyt külliyatı ile Sünniler ve Şiiler arasında başlatılan kavgayı bitirmiştir.
Buraya bir kaçını aldığım görüşler sadece bir siyasetçinin seçim kampanyasındaki konuşmaları olarak da değerlendirilemez. Yukarıda okuduklarınız bir ilim adamının, vatan aşığı bir gönül insanının kanayan yaraya bastığı merhemlerdir.
Ancak Türk halkı bunları seneler içinde duyduğu halde, dikkate almamış ve maalesef bugün karşılaşılan acı akıbete kendini, kendisi mahkûm etmiştir.
Bunda AB ve ABD demeyen, “Tam Bağımsız Türkiye” sloganı ile özdeşleşen Sayın Baş’ın kartel medyası tarafından gündem edilmemesinin etkisi büyüktür.
Yurt dışında sayısız ödül ile ilmi ve şahsiyeti taltif edilen Sayın Baş, tam bağımsızlık dediği müddetçe, AB ve ABD uzantıları tarafından gizlenmeye de devam edecektir.
Kendine milyonlarca dolar karşılığı teklif edilen ABD’ci olmayı hiç düşünmeden reddeden Sayın Baş’a, Uluslararası Biyografi Enstitüsünden Saygın Liderlik Ödülü, Uluslararası Araştırmacı Üyelik Ödülü ve 1994 Zirvede Kim Kimdir Ödülü; Uluslararası Biyografi Merkezi’nden şeref sertifikası ve Uluslararası Liyakat Topluluğu Sertifikası takdim edilmiştir.
Okuduğunuz görüşlerin bir tekini bile Türkiye’deki siyasilerin hiç birisi ortaya atamamış bir çözüm getirememiştir.
Ödüllerle batıya elini öptüren Sayın Baş, milleti tarafından hak ettiği yere taşınmasa da yine de “milletim, devletim ve ordum” demeye devam etmiştir.
Öyleyse bu saatten sonra Türk milleti acılara, açlığa ve sefalete dur demeye karar vermelidir.
Sayın Baş, hakikaten Türk milletinin ve devletinin hak ettiği yere taşınmasındaki tek lokomotiftir.
Bir siyasi olarak Görüşlerini on senedir dile getiren Sayın Baş’ın ortaya attığı öngörüleri ve tez niteliğindeki projeleri aslında on senenin mahsulü de değildir.
Hayatı boyunca Türk milleti ve devleti için meseleleri ve çözüm yollarını ortaya koymuştur.
Dinledikleriniz konusunda imkân olup da on sene ya da yirmi sene evvel kendisi ile sohbet etmiş olsa idiniz, o gün dediklerinin bugünkü ile aynı olduğuna şahit olurdunuz.
Şaşmaz bir ölçü, değişmez bir bakış açısı ve büyük bir feraset…
Zira Sayın Baş’ın bundan yıllar evvel yaptığı ve kayıt altında olan öngörüleri ilk duyulduğunda "bu kadar da olur mu" dedirtecek kadar şaşkınlık yaratabilir. Ancak geçen zaman kendisini hep haklı çıkarmıştır.
Mesela, Amerika’nın 1991 senesinde gerçekleştirdiği Irak çıkarması sırasında Prof. Dr. Haydar Baş, "bu müdahale her ne kadar Irak’a yapılıyorsa da nihai hedef Türkiye’yi parçalamaya yöneliktir" şeklinde ikazda bulunmuştu. O günün şartlarında bu kadar ileriye yönelik bir ikaz anlaşılamamış olsa da bugün BOP projesinde 22 İslam ülkesi arasında Türkiye’nin adının sayılması o tarihlerde Prof. Dr. Baş’ın ifade ettiği bu öngörüyü doğrulamaktadır.
Yine, Türkiye’nin büyük umutlar bağladığı ve 80’li yıllarda akademik çevrelerin ve iş dünyasının kesin gözüyle baktığı AB üyeliğimiz noktasında da tek farklı çıkış Sayın Baş’tan gelmiştir.
86 yılında Berlin’de "AB topluluğu bizi aralarına kabul etmeyecektir" tezini savunmuştur.
Yıl 2012 ve biz hala AB üyeliği için mücadele veriyoruz. Yerine getirdiğimiz sayısız siyasi taviz bizi sadece geriletmiştir, ancak üyeliğe yetmemiştir.
90’larda Gümrük Birliği’ne girişimizle beraber politikacılardan ve aydınlardan yükselen zafer çığlıklarına karşın Sayın Baş, "AB’ye girmeden Gümrük Birliği’ne dâhil olmak Türkiye’nin aleyhinedir" demiştir.
Her yıl Avrupa Birliği’ne verilen 20 milyar doların üzerinde dış ticaret açığı ile Türkiye, 10 yılda 150 milyar dolara yakın zarar etmiştir.
Sayın Baş’ın dünyaya mal olmuş, uluslararası katılımla gerçekleşen yedi kongre ile deklare ettiği "Milli Ekonomi Modeli" günümüzde ABD’de mortgage krizi ile başlayan kapitalist sistemin yanlışlarını telafi edecek tek çözümdür.
Milli Ekonomi Modeli, IMF ve Dünya Bankası politikaları ile şekillenen Türkiye ekonomisinin de düzelmesinin anahtarıdır.
Sayın Baş, Türkiye ekonomisi için, "mevcut ekonomi politikaları ile enflasyonun düşmesi mümkün değildir. Bu gidişatla Türkiye’yi batıracaklar. Türk coğrafyasını pazarlık konusu haline getirecekler" çıkışında bulunmuştur.
Bugün açlık sınırı altında yaşayan milyonlar, kapanan iş yerleri ve bütçe açıkları, borcu borçla kapama üzerine kurulu IMF talimatlarının yanlışlığının göstergesidir.
Bütün bunların yanında itikadımızı ilgilendiren fakat neticeleri Türk siyasetinin ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin geleceğini tehdit eden Dinlerarası Diyalog çalışmalarına karşı Prof. Dr. Baş’ın ciddi ikazları ve ayıktırma çalışmaları olmuştur.
Milli birlik ve beraberliğin temel unsurları isimli konferanslar dizisi ile yıllarca Türkiye genelinde vatandaşlarımıza seslenen Sayın Baş, son dönemde Ehl-i Beyt külliyatı ile Sünniler ve Şiiler arasında başlatılan kavgayı bitirmiştir.
Buraya bir kaçını aldığım görüşler sadece bir siyasetçinin seçim kampanyasındaki konuşmaları olarak da değerlendirilemez. Yukarıda okuduklarınız bir ilim adamının, vatan aşığı bir gönül insanının kanayan yaraya bastığı merhemlerdir.
Ancak Türk halkı bunları seneler içinde duyduğu halde, dikkate almamış ve maalesef bugün karşılaşılan acı akıbete kendini, kendisi mahkûm etmiştir.
Bunda AB ve ABD demeyen, “Tam Bağımsız Türkiye” sloganı ile özdeşleşen Sayın Baş’ın kartel medyası tarafından gündem edilmemesinin etkisi büyüktür.
Yurt dışında sayısız ödül ile ilmi ve şahsiyeti taltif edilen Sayın Baş, tam bağımsızlık dediği müddetçe, AB ve ABD uzantıları tarafından gizlenmeye de devam edecektir.
Kendine milyonlarca dolar karşılığı teklif edilen ABD’ci olmayı hiç düşünmeden reddeden Sayın Baş’a, Uluslararası Biyografi Enstitüsünden Saygın Liderlik Ödülü, Uluslararası Araştırmacı Üyelik Ödülü ve 1994 Zirvede Kim Kimdir Ödülü; Uluslararası Biyografi Merkezi’nden şeref sertifikası ve Uluslararası Liyakat Topluluğu Sertifikası takdim edilmiştir.
Okuduğunuz görüşlerin bir tekini bile Türkiye’deki siyasilerin hiç birisi ortaya atamamış bir çözüm getirememiştir.
Ödüllerle batıya elini öptüren Sayın Baş, milleti tarafından hak ettiği yere taşınmasa da yine de “milletim, devletim ve ordum” demeye devam etmiştir.
Öyleyse bu saatten sonra Türk milleti acılara, açlığa ve sefalete dur demeye karar vermelidir.
Sayın Baş, hakikaten Türk milletinin ve devletinin hak ettiği yere taşınmasındaki tek lokomotiftir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Sinem Baş / diğer yazıları
- Geçmiş olsun Sayın Baş / 23.03.2020
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018