Prof. Dr. Haydar Baş'ın çeşitli konulara ilişkin görüş ve fikirlerinden bazı derlemeler yaptık, dilereniz birlikte okuyalım:
Adalet:
"Adalet haklının hakkını, haksızın haddini bildirme olayıdır." (Mesaj. Haftalık haber yorum dergisi/Yıl 4. Sayı 202, 12-18 Aralık 1995).
Âlem, insan ve bilgi ilişkisi:
"Cenab-ı Hak bu âlemi zatının, sıfatının ve esma-i ilahisinin tecellisi ile yaratmıştır. Yani bu âlem, Allah'ın zatının, sıfatlarının ve isimlerinin tecellisidir. Biz bir anlamda bu kâinatta eğer okuyabilirsek, okumasını biliyorsak, her eşyada Allah'ın gücünü, kudretini okuruz. Bu bakımdan da Cenab-ı Vacibü'l-Vücud, zatına kulluğu biz insanlara emretmiştir. Kulluk vasıtası ile insan batınî olarak O'nun zatını tanıyacak, hakikatte de eşyanın mahiyetini öğrenecektir. Kısaca bilgi, ilim buna diyebiliriz. Bugün pozitif, müsbet ilimler ve manevi ilimler diye kısımlara ayrılıyorlarsa da, bunların tamamının hakikati birdir. Yani bunlar birbirinden ayrı şeyler değildir. Biri işin zahiri, kabuğu, diğeri özüdür." (Mesaj/Yıl 5, sayı 227, 27 Haz-3 Tem.1996).
Bilginin kaynağı:
"Bilginin kaynağı eşyayı tanımaktır, hakikatte insanın o eşyanın sahibini bilmesi manasına gelir. O bakımdan en doğru, yanılma payı olmayan ilmin kaynağı ilahi vahiydir. Yani biz vahyin kontrol ve murakabesi istikametinde ilmi elde edecek verilerle yola çıktığımız zaman göreceğiz ki, yanılmamız sıfır nitelikte olacaktır. Çünkü aklımız bir şeye karar verirken duyu organlarımızın şahitliğini dinliyor. Gözümüzü, kulağımızı dinliyor. Burundan, dokunma organının şahitlik alıyor. Beş duyu organının verdiği bilgilerle aklın karar vermesi bir terbiyeden, belli bir eğitimden geçerse, onun neticesi ferdin ve insanlığın hayrınadır. Ama gelişi güzel bir tarzda bunu öğretmeye kalktığınız zaman, o elinizdeki bilgi dediğiniz alet, belki de sizin maddi ve manevi hayatınızın sonunu bile getirilebilir." (Mesaj/Yıl 5, Sayı 227, 27 Haz-3 Tem.1996).
Bilgi nedir?
"Genel anlamda eşyanın hakikatini kavrama diye tarif edebiliriz. Eşya dendiği zaman bu, üzerinde yaşadığımız dünyadan onu kuşatan yıldızlar âlemine kadar, gerek maddi gerekse mânevi bütün varlıkların mahiyetini ortaya koyma ifadesidir." (Mesaj/Yıl 5, Sayı 227, 27 Haz-3 Tem.1996).
Ceza:
"İslâm'a göre ceza, tedavi edici şifadır." (Mesaj/Yıl 4, Sayı 202, 12-18 Aralık 1995).
Cezanın mantığı:
"Fertteki hastalığı yok etmek, onu evvela kendi nefsine, sonra topluma kazanmaktır." (Mesaj/Yıl 4, Sayı 202, 12-18 Aralık 1995).
Hz. Muhammed (s.av):
"O (s.a.v), mücerret Kur'an-ı Kerim'in müşahhas ve müşekkel halidir." (Mesaj/Yıl 5, Sayı 291, 09-15 Ekim 1997).
Mevlâna:
"İmanıyla, ibadetiyle, ahlâkıyla kâmil bir mümin, zâhir ve bâtın ilmiyle âlim ve ârif bir büyük veli, zikir ve tefekkürü ile mutmain bir kalp, temiz bir dimağ sahibi, sevgi ve müsamahasıyla engin bir umman, kitaplarıyla ilim ve hikmet hazinesi, aşkıyle âşıklar sultanı bir insan-ı kâmil, kısaca kendisi gibi bir Hak dostu olan H. Mustafa Hayri Baba (r.a.) Hazretleri'nin dediği üzere, 'Nefesini Hak'tan alan bir ârif-i billâhtır.' Yani bir mürşid-i kâmildir Hz. Mevlâna" (Mesaj/Yıl 4, Sayı 203, 19-25 Aralık 1995).Milletin dili:"Bir milletin dili hem haline hem geçmişine köprüdür." (Ekoanaliz programı, Karabük,27.03.2010).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Mustafa Sabri / diğer yazıları
- Ramazanlaşmak / 17.07.2012
- III. Balkan Savaşı mı? / 28.05.2012
- Mihrabiyelerimiz; zikirden bir demet / 01.03.2012
- Ali Hoca’nın ardından / 25.02.2012
- "Türkiye Uyan!" / 31.01.2012
- Suriye Noel hediyesi olmayacak / 21.12.2011
- 9. Cüz'ü okurken, Suriye'yi düşündü? / 09.12.2011
- Şu idrake bakın / 01.11.2011
- Musiki ve hafızlarımız / 22.10.2011
- Ashâb-ı Hicr: Körlüğü seçen kavim / 10.10.2011
- III. Balkan Savaşı mı? / 28.05.2012
- Mihrabiyelerimiz; zikirden bir demet / 01.03.2012
- Ali Hoca’nın ardından / 25.02.2012
- "Türkiye Uyan!" / 31.01.2012
- Suriye Noel hediyesi olmayacak / 21.12.2011
- 9. Cüz'ü okurken, Suriye'yi düşündü? / 09.12.2011
- Şu idrake bakın / 01.11.2011
- Musiki ve hafızlarımız / 22.10.2011
- Ashâb-ı Hicr: Körlüğü seçen kavim / 10.10.2011