Provokasyona açık konteynır kent

Makalelerimde sıklıkla kullandığım bazı terimler vardır. Zaman ilerledikçe şartlar aynı terimleri tekrar tekrar kullanmaya bizi mecbur ediyor. Çünkü görünen gerçek şu ki; kimse tarihten gereken dersi almıyor ve onun için de tarih tekerrür ediyor.
Yine o meşhur ifadeyi kullanıyoruz; “bindik bir alamete,  gidiyoruz kıyamete”
Şimdiki iktidar sahipleri,  iktidar olmadan “büyük şeytan” diye isimlendirip iktidara gelince sarmaş dolaş bütün yolları birlikte yürüdükleri ABD ile sadece dost ve müttefik olmakla yetinmeyip, ona taşeronluk yapmayı da kendine şiar edindiler…
Dünya çapında siyaset ve strateji uzmanları, Özellikle de Prof. Dr. Haydar Baş, Suriye’nin bir girdap olduğunu, gerekçe ne olursa olsun Suriye ye müdahale Türkiye’nin parçalanmasına sebebiyet vereceğini haykırıp duruyorlar. Bu kadar ciddi uyarılara rağmen Türkiye hükümeti Suriye konusunda efelenmeye, sert tavırlar takınmaya devam ediyor.
Türkiye’nin Suriye konusunda takındığı tavrı yakında inceleyip hazırladıkları “Suriye dosyalarıyla” sürekli yetkilileri uyarmaya çalışan Kilis Postası Gazetesi ve Kilis Postası İnternet Sitesi, mülteciler için kurulması düşünülen konteynır kentin sakıncalarını, özellikle de sınıra sıfır yapılmasının her türlü provokasyona açık olabileceğini önceden haykırdı durdular.
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkan Yardımcısı Opr. Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi, bölgede olaylar patlak vermeden hemen önce yaptığı Kilis ziyaretinin ardından yaptığı açıklamalarda, bu Mülteci kamplarının sınıra sıfır noktada yapılmasının sakıncalarını dile getirmişti.
Sayın Kepekçi’nin makalesindeki uyarılara dikkat çekelim;
“…kamp Türkiye ile Suriye arasındaki sıfır noktasına kurulmuş durumda. Bir muhabir arkadaşın anlattığı şu anekdot çok ilginç. Türk tarafından kampa girmesine ve çekim yapmasına müsaade edilmeyince, gümrükten Suriye’ye geçiş yapıyor. Suriye tarafından kampa giriyor ve çekimlerini yapıyor. Bu birçok açıdan önemlidir. Suriye yönetimine muhalif olan ve oradan kaçak yolla Türkiye’ye giriş yapan insanlar, sınırdan uzak yerde olması gerekmez mi? Oysa öyle değil. Provokasyona açık vaziyette... Kampın, Suriye tarafından kimliği ve safı bilinmeyen bir kişinin bombalı saldırısına maruz kaldığını düşünün. Al sana bir nefsi müdafaa sebebi. Son günlerde Suriye’de öldürülen kişilerin el çabukluğu ile Esat’a mal edilmeye çalışılması bile, işaret taşı hükmünde.
Bir diğer tespit te şu: Savaş çığırtkanlığı yapan yandaş medya bakın ne diyor. Suriye’den gelen muhalifler çoluk çocuklarını kampta emniyet içinde kalmasını temin edecek, kendileri Suriye’de rahat rahat çatışacak. Yani gel git yapacak.
Kampa giriş ve çıkışlardaki güvenlik kademeleri hangi kurumda var acaba. En yüksek seviyede ki bürokratik kurumlar bile böyle korunmadığına göre kampa yüklenen misyon oldukça yüksek…”(Suriye İmtihanımız /28.03.2012 /Yeni Mesaj/
Aklıselim ve vicdan sahiplerinin yaptığı bu uyarılara rağmen süreç bizi adım adım sıcak çatışmalara, ateşe doğru sürüklüyor. İşte onun için maalesef; “bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete” demekten kendimizi alamıyoruz.
Ya rabbi “…Şimdi içimizden bir takım beyinsizlerin işledikleri günah sebebiyle bizi helak mi edeceksin…? (Araf suresi 155 ayet)