Tabii ki Recep Tayyip Erdoğan keser. Sonunda Erdoğan'ın kafası attı ve "Eğer racon kesilecekse, bu raconu bizzat kendim keserim. Bu da böyle bilinmeli" dedi.
Sayın Cumhurbaşkanı bu tepkisinde yerden göğe haklı. Sırtını AKP'ye dayamış, önüne geleni asıp kesen, medyada belli yerlere gelmiş kişileri dahi "serçe parmağı" gibi gören, bir talimatla herkese haddini bildirecek kadar kendilerini güçlü hisseden, kalemlerinden yağ damlayan, "kraldan çok kralcı" takımına okkalı şamar bizzat Erdoğan'dan geldi.
Önüne gelenin heveslendiği şu "racon kesme" işi de neyin nesi, bir bakalım:
Racon, Latince ratio (yöntem, kural), İtalyanca ragione (akıl yürütme, yol, yöntem, usûl) anlamlarına gelmektedir.
Kısacası, bir işin yolu yordamıdır. Bizde ise daha ziyade argo literatüründe yer alır; yine yol-yordam anlamına geldiği gibi, bir gösteriştir, bir fiyakadır da.
Kimi siyasilerin de zaman zaman kullandıkları racon lafı "usûl, yol, yöntem" anlamını kastetmektedir.
Siyasiler demişken, sohbet arasında kullanılabilir olsa da, devlet dilinde argoya yer olmamalıdır. Siyasi literatürle argo literatürü arasındaki sınıra dikkat etmeliyiz.
Hele hele Yeni Osmanlıcılık heveslilerine şunu hatırlatmakta yarar var;
Osmanlı Devleti, özellikle 1839-1876 döneminde, sorunların çözümünde diplomasiyi ön plana çıkarmıştı. Bunda da başarılı oldu; Hariciye Nezareti (Dışişleri Bakanlığı) bir örgüt kimliğine kavuşurken, yabancı ülkelerdeki Osmanlı elçileri verimli çalışmalar yaptılar. İstanbul'daki yabancı elçilerle de çağdaş düzeyde ilişkiler kuruldu. Böylece İstanbul, Avrupa diplomasisinin vazgeçilmez odak noktalarından biri haline geldi.
Diplomasinin önemi ortada. Bugün komşularımız ve dahi uzağımızdaki yabancı ülkelerle yaşadığımız sıkıntıların temelinde gördüğümüz neden: Sıfır diplomasi.
Türkiye'nin iç ve dış politikasını derinden etkileyen mevcut siyasi, sosyal, ekonomik, etnik, dinî ve kültürel nice sorun varken racon kesmeyi bırakıp gelin barışı ve çözümleri konuşalım.
Bir de şu şamarı, Cumhurbaşkanı'nın tokadını yiyenlere bir çift lafımız olacak:
- Sana karşı oyun oynandığını iddia et, her zaman yaptığın gibi.
- Kendini frenlediğini söyle, aba altından sopa da göstermeyi ihmal etme sakın rakip yazarlara karşı.
- Meslektaşlarının(!) da geçmişte bu tip hatalar yaptığını belirt.
- Sahte kanıt veya safsata ile kendini hep mazur göster e mi!..
Sayın Cumhurbaşkanı bu tepkisinde yerden göğe haklı. Sırtını AKP'ye dayamış, önüne geleni asıp kesen, medyada belli yerlere gelmiş kişileri dahi "serçe parmağı" gibi gören, bir talimatla herkese haddini bildirecek kadar kendilerini güçlü hisseden, kalemlerinden yağ damlayan, "kraldan çok kralcı" takımına okkalı şamar bizzat Erdoğan'dan geldi.
Önüne gelenin heveslendiği şu "racon kesme" işi de neyin nesi, bir bakalım:
Racon, Latince ratio (yöntem, kural), İtalyanca ragione (akıl yürütme, yol, yöntem, usûl) anlamlarına gelmektedir.
Kısacası, bir işin yolu yordamıdır. Bizde ise daha ziyade argo literatüründe yer alır; yine yol-yordam anlamına geldiği gibi, bir gösteriştir, bir fiyakadır da.
Kimi siyasilerin de zaman zaman kullandıkları racon lafı "usûl, yol, yöntem" anlamını kastetmektedir.
Siyasiler demişken, sohbet arasında kullanılabilir olsa da, devlet dilinde argoya yer olmamalıdır. Siyasi literatürle argo literatürü arasındaki sınıra dikkat etmeliyiz.
Hele hele Yeni Osmanlıcılık heveslilerine şunu hatırlatmakta yarar var;
Osmanlı Devleti, özellikle 1839-1876 döneminde, sorunların çözümünde diplomasiyi ön plana çıkarmıştı. Bunda da başarılı oldu; Hariciye Nezareti (Dışişleri Bakanlığı) bir örgüt kimliğine kavuşurken, yabancı ülkelerdeki Osmanlı elçileri verimli çalışmalar yaptılar. İstanbul'daki yabancı elçilerle de çağdaş düzeyde ilişkiler kuruldu. Böylece İstanbul, Avrupa diplomasisinin vazgeçilmez odak noktalarından biri haline geldi.
Diplomasinin önemi ortada. Bugün komşularımız ve dahi uzağımızdaki yabancı ülkelerle yaşadığımız sıkıntıların temelinde gördüğümüz neden: Sıfır diplomasi.
Türkiye'nin iç ve dış politikasını derinden etkileyen mevcut siyasi, sosyal, ekonomik, etnik, dinî ve kültürel nice sorun varken racon kesmeyi bırakıp gelin barışı ve çözümleri konuşalım.
Bir de şu şamarı, Cumhurbaşkanı'nın tokadını yiyenlere bir çift lafımız olacak:
- Sana karşı oyun oynandığını iddia et, her zaman yaptığın gibi.
- Kendini frenlediğini söyle, aba altından sopa da göstermeyi ihmal etme sakın rakip yazarlara karşı.
- Meslektaşlarının(!) da geçmişte bu tip hatalar yaptığını belirt.
- Sahte kanıt veya safsata ile kendini hep mazur göster e mi!..
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023