Hatırlanacaktır, AKP siyaseti bir dönem tüm sermayesini AB sürecine bağlamıştı. Yapılan her icraat, Meclis'ten geçen her yasa "AB istiyor" diye gerekçelendiriliyordu.
Gelişmeler, Türk milletinin menfaatlerini riske de atsa, inancımız üzerinde ciddi tahribatlar da yapsa, girilmesi hayal edilen AB uğruna millet olarak kimsenin sesi çıkmadı.
Bu tablodan AB kârlı çıktı, Türk milleti kaybetti. Verilen onca tavize rağmen ne AB'ye üye olabildik, ne de bu sürecin bir faydasını gördük.
Bugünkü gündem ise AKP ile cemaat arasında gidip gelen söz düellosu, kaset görüntüleri, ses kayıtları ile şekillenmekte.
Bir aydır değişmeyen kısır konu konuşuldukça; yargı, siyaset, emniyet üçgenine milletin güveni sarsılıyor.
Hükümet kanadı, 17 Aralık Operasyonuna PDY (Paralel Devlet Yapılanması) diye isim takmış. PYD'ye ne kadar da benziyor, değil mi?
PYD Lideri Müslim, geçen sene iki kere Türkiye'ye gelmişti. Bu PYD'nin PKK'nın Suriye'deki muhalifler arasında yer alan kanadı olduğunu hatırlatalım.
Hükümetin PYD kadar PDY ile de yakınlığı varmış mı demek oluyor şimdi bu?
Cemaat, terör yapılanmalarına benzetilecekse, bu yapılanmanın kollarını Türkiye'nin her köşesine uzatan, gövdesini besleyen hükümet, iktidarda kaldığı sürede bunu elleriyle yapmadı mı?
Neyse, rüşvet ve yolsuzluk operasyonu cemaati Türkiye kadrolarından temizlemeye vesile olmasının yanında farklı gündemleri de setreyliyor.
Bir yandan cumhuriyet tarihinin en büyük rüşvet ve yolsuzluk operasyonunu takip ederken, diğer yandan cambaza bak oyunu misali bek çok önemli konu dikkatlerden kaçırılıyor.
Mesela Başbakanın, operasyonla ilgili ilk açıklamalarından birisi, "Bu operasyon devlete olduğu kadar çözüm sürecinedir de" şeklindeydi.
Malum, çözüm sürecinin şartı gereği, terör örgütü silahları ile sınırı terk etmek zorundaydı. Sınırdan geçişin yüzde 5 oranında kaldığından bahsediliyor.
Buna bir de Türk Silahlı Kuvvetleri'nin örgüt mensupları sınırı geçerken müdahale etmemeleri şartını da eklerseniz, Güneydoğu'da sessiz sedasız gelişimini sürdüren bir düzen var.
İmralı'dan beyanların gelmesine iyice alıştık.
Farkında mısınız? Burayla bağlantılı partiden operasyonla ilgili bir açıklama da gelmiyor.
Biz buna alıştık, birileri ortaya büyük bir ip geriyor, Türk milleti öteki cambaza bakarken, ipin arkasında hayati oyunlar dönüyor.
Gelişmeler, Türk milletinin menfaatlerini riske de atsa, inancımız üzerinde ciddi tahribatlar da yapsa, girilmesi hayal edilen AB uğruna millet olarak kimsenin sesi çıkmadı.
Bu tablodan AB kârlı çıktı, Türk milleti kaybetti. Verilen onca tavize rağmen ne AB'ye üye olabildik, ne de bu sürecin bir faydasını gördük.
Bugünkü gündem ise AKP ile cemaat arasında gidip gelen söz düellosu, kaset görüntüleri, ses kayıtları ile şekillenmekte.
Bir aydır değişmeyen kısır konu konuşuldukça; yargı, siyaset, emniyet üçgenine milletin güveni sarsılıyor.
Hükümet kanadı, 17 Aralık Operasyonuna PDY (Paralel Devlet Yapılanması) diye isim takmış. PYD'ye ne kadar da benziyor, değil mi?
PYD Lideri Müslim, geçen sene iki kere Türkiye'ye gelmişti. Bu PYD'nin PKK'nın Suriye'deki muhalifler arasında yer alan kanadı olduğunu hatırlatalım.
Hükümetin PYD kadar PDY ile de yakınlığı varmış mı demek oluyor şimdi bu?
Cemaat, terör yapılanmalarına benzetilecekse, bu yapılanmanın kollarını Türkiye'nin her köşesine uzatan, gövdesini besleyen hükümet, iktidarda kaldığı sürede bunu elleriyle yapmadı mı?
Neyse, rüşvet ve yolsuzluk operasyonu cemaati Türkiye kadrolarından temizlemeye vesile olmasının yanında farklı gündemleri de setreyliyor.
Bir yandan cumhuriyet tarihinin en büyük rüşvet ve yolsuzluk operasyonunu takip ederken, diğer yandan cambaza bak oyunu misali bek çok önemli konu dikkatlerden kaçırılıyor.
Mesela Başbakanın, operasyonla ilgili ilk açıklamalarından birisi, "Bu operasyon devlete olduğu kadar çözüm sürecinedir de" şeklindeydi.
Malum, çözüm sürecinin şartı gereği, terör örgütü silahları ile sınırı terk etmek zorundaydı. Sınırdan geçişin yüzde 5 oranında kaldığından bahsediliyor.
Buna bir de Türk Silahlı Kuvvetleri'nin örgüt mensupları sınırı geçerken müdahale etmemeleri şartını da eklerseniz, Güneydoğu'da sessiz sedasız gelişimini sürdüren bir düzen var.
İmralı'dan beyanların gelmesine iyice alıştık.
Farkında mısınız? Burayla bağlantılı partiden operasyonla ilgili bir açıklama da gelmiyor.
Biz buna alıştık, birileri ortaya büyük bir ip geriyor, Türk milleti öteki cambaza bakarken, ipin arkasında hayati oyunlar dönüyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Sinem Baş / diğer yazıları
- Geçmiş olsun Sayın Baş / 23.03.2020
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018