Rusya, Azerbaycan-Ermenistan gerilimini sonlandırdı

Ukrayna sürecinde büyük bir darbe yiyen, Suriye sürecinde ise istediklerini tam olarak elde edemeyen ABD'nin başını çektiği Batılı güçler, bu sefer Dağlık Karabağ üzerinden Azerbaycan-Ermenistan gerilimini Rusya'yı meşgul edecek bir argüman olarak gündeme taşıdılar. Öyle ya Rusya'yı kendi bölgesinde meşgul ederlerse, Büyük Ortadoğu Projesi'nin diğer işgal adımlarında Suriye'de olduğu gibi Rusya kayasına toslamış olmazlar.
Bu ABD ve yandaşların bugünkü bir oyunu değil elbette?
Afganistan geriliminde de, Çeçenistan ve Gürcistan geriliminde de hep amaç Rusya'yı kendi bölgesine hapsetmekti; dün bunu başardılar ama bugün Putinli Rusya sahip olduğu yeni bakış açısı, milli ve bağımsız anlayışla bu oyunları bertaraf edebiliyor.
Rusya'nın bu yeni bakış açısını ifade etmeden önce, Azerbaycan-Ermenistan geriliminden biraz bahsedelim.
Ermenistan ile Azerbaycan arasında 1980'lerin sonlarında başlayan çatışmalar, 1991'de Sovyetler Birliği'nin yıkılmasının ardından savaşa dönüşmüştü. Savaş 1994'te sona ermiş, ancak bölgenin statüsü konusunda anlaşmaya varılamamıştı. Dağlık Karabağ hukuken Azerbaycan sınırları içinde yer alıyor. Fiili olarak ise bölgenin yönetimi Ermeni ayrılıkçılarda bulunuyor.
BOP'ta misyon sahibi, NATO müttefiki, 50 yıldır AB kapısında "bizi al" diye yalvaran ve de ABD ile tek taraflı stratejik müttefik olan Türkiye, Ermenistan'la ilişkileri normalleştirme baskısı sebebiyle, "tek millet iki devlet" olarak ilan edilen Azerbaycan'ı küstürürken, doğal olarak bu sorunla alakalı somut bir adım da atamadı.
Bu sebeple Türk siyasilerin son Azerbaycan-Ermenistan geriliminde hiçbir diplomatik girişimde bulunmadan sadece Azerbaycan'ın yanında olduğu ile ilgili yaptıkları açıklamalar sorunun çözümünde hiçbir fayda vermiyor. Çünkü söylenenler sadece lafta kalıyor, bağımlılıklar sebebiyle hiçbir adım atılamayacağı çok net biliniyor. Rusya ise kolları sıvadı ve sorunun çözümü için her iki tarafı da bir araya getirerek girişimlerde bulundu.
Tabi, öncelikle bu krizi bir takım çevreler, Rus uçağının düşürülmesiyle başlayan Rusya-Türkiye gerilimini derinleştirmek için kullanmaya çalışsalar da, Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov'un, Azerbaycan-Ermenistan geriliminin Ankara ile bir alakası olmadığını açıklaması bu oyunu bertaraf etti. Sonraki barış yolundaki diplomatik adımlar şöyle gerçekleşti:
Azerbaycan ve Ermenistan, salı günü Rusya arabuluculuğunda ateşkes ilan etti. Ancak Azerbaycan, Ermeni güçlerinin ateşkesi ihlal ettiğini bildirdi ve karşı tarafın saldırılarına karşılık verdi. Olaylar yeniden tırmanma sürecine girmişken, Rusya diplomatik atağa geçti.
Lavrov, Çarşamba günü akşamı Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile görüştü.
Lavrov bu görüşmede şunları söyledi: "Son olayların bizi siyasi çözüm için daha faal çalışmaya sevk edeceğini ümit ediyorum. Bizim önerilerimiz var. AGİT Minsk Grubu eş başkanlarının girişimlerini tam destekliyoruz. En yakın zamanda siyasi sürecin yeniden sağlanması için gerekli ortamın oluşturulması lazım."
Perşembe günü Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, İran Dışişleri Bakanı Zarif ve Azerbaycan Dışişleri Bakanı Memmedyarov Bakü'de bir araya geldi ve üç ülkenin bölgesel işbirliği yanı sıra bu konuyu görüştüler. Cuma günü Lavrov, Ermenistan Dışişleri Bakanı Edward Nalbantyan'la bu konuyu görüştü.
Ve yine Cuma günü Rusya'nın başkenti Moskova'da düzenlenen Bağımsız Devletler Topluluğu Dışişleri Bakanları Konseyi toplantısında, yapılan müzakereler neticesinde Azerbaycan Dışişleri Bakanı Memmedyarov ie Ermeni mevkidaşı Edward Nalbandyan el sıkıştı.
Görüşmeler elbette ki sadece dışişleri bakanları düzeyinde kalmadı. Rusya Başbakanı Medvedev, Bakü ile Erivan arasında mekik dokudu. Rusya Devlet Başkanı Putin başkanlığında toplanan Güvenlik Konseyi de Karabağ'da çözümü konuştu.
Bu üst düzey temaslar da Azerbaycan ve Ermenistan dışişleri bakanlarının tokalaşmasında büyük etki oluşturdu. Görüldüğü gibi, ekersen biçersin, hariçten gazel okuyarak hiçbir neticeye varamazsın.
Dikkat ederseniz, Putinli Rusya, Afganistan'ı işgal eden Sovyetler Birliği Rusya'sından oldukça farklı bir tutum içerisinde?
Bunun sebebi de net ve açık; 2006 yılından bu yana uyguladıkları Prof. Dr. Haydar Baş'a ait Milli Ekonomi Modeli ile elde ettikleri "barış yanlı" bakış açısı?
Malum, Milli Ekonomi Modeli, yabancı bilim adamlarının da ifadesiyle, "kaynaklar sınırsız" doğru bakış açısını ekonomiye kazandırarak, "kaynaklar savaşı"nın anlamsızlığını ortaya koyan, dünyanın daha yaşanabilir bir hale geleceğini vurgulayan eşsiz bir barış modelidir.
Rusya da 2006 yılından bu yana bu modeli uyguluyor, 2013 yılında Prof. Dr. Baş'ı ve kadrosunu Duma'sına davet edip 4,5 saat konuşma fırsatı vererek, hatta yetkilileri "Ne mutlu Türküm" diyerek bunu tüm dünyaya ilan ettiler.
Türkiye, Batı taşeronluğunda inat ederek tüm dostlarını kaybederken, dünya politikasında her gün daha da silinirken, Milli Ekonomi Modeli'ni uygulayan Rusya, barış duruşuyla her geçen gün daha büyük başarılara imza atmaya devam ediyor.