Hz. Peygamber (s.a.v), "Ahir zamanda ümmetim için en çok korktuğum şey, sapan ve saptıran liderler, önderler türeyecektir. Ümmetim onlara uyup bölük bölük dinden çıkacak, ehli kitaba tabi olacaktır,ancak kendini müslüman zannedecektir'' buyuruyor.
Akademik cüppe taşıyan bir profesörün yakın geçmişte, "Şiiler sapıktır, Hristiyan ve Yahudilerden de kötüdür. Zira Yahudi ve Hristiyanlar cennete girebilir; ama Şiiler cehennemliktir'' dediğini duymuştuk. Bundan bir süre önce de sarıklı-cüppeli-şalvarlı bir hocanın, Suriye'ye cihad fetvasına tanık olduk. "Suriye Şiidir, onlar sapıktır, onlarla savaşırken ölenler şehittir'' demişti.
ABD ve batı önderliğindeki haçlı ordularının, Müslümanlara karşı başlatıp sürdürdüğü haçlı seferine su taşıyan, fetva yetiştiren ve toplumu hazırlayanları iyi tanımalıyız.
Sarıkları ve cüppeleri ile dolaşırlar. Ayetler ve hadisler okurlar. Ehl-i sünnetciliği kimseye bırakmazlar. Sadece bir şeklin içine koydukları idrakle, din (!) anlatırlar. Sürekli kategorize ederler: Sen sapıttın, sen günahkarsın, sen dinden çıktın, sen ehl-i sünnetten değilsin, sen Şiisin…
Onun mezhebinden meşrebinden değilsen, en ağır taassupla karşılaşırsın. Şalvarını giyer, ona benzersen kurtarırsın. İçinde takva, ihlas, samimiyet önemli değil… Şalvarının içinde bir dünya kurarsan ne ala.. Din (!) odur zaten…
Önlerine diyalog dosyaları gelir… "Ahir zaman fitnesidir. Deccalin işidir. Hak ile Batıl karıştırılmıştır. Hz. Peygamber (s.a.v) dışlanmıştır. Ehl-i kitap cennetlik sayılmıştır…'' Elli tane takla atarlar… Önce "Biz diyalogcuları tanıyoruz, onlar halis muhlis müslümandır" derler. Sonra pabucun pahalı olduğunu anlar, diyaloğun ne vahim proje olduğunu söylemeye başlarlar… Derken bir anda çark eder, ta Amerika'ya, Pensilvanya'ya selam dururlar…
Irak, Afganistan, Tunus, Mısır, Libya işgallerinden sonra,haçlı orduları Suriye'ye girecektir. Ama ABD ve batı kendi askerlerinin değil,Mehmetçiğin oraya girmesini ister. Ancak Suriye Müslümandır. Şam mübarektir. Hanefi fıkhı uygulanmaktadır. Anayasasında "Dini İslamdır'' yazmaktadır.
Müslüman Türk kamoyunu, savaşa hazırlamak ve ikna etmek için "cüppeli tetikçiye" ihtiyaç vardır. Ve hemen meşhur fetva verilir: Suriye Şii'dir, katli vaciptir.
Tarihten alışkınız bu tiplere…
Şimdilerde şalvarlı cüppeliler zindan mektupları (görev icabı) yazmaya başladılar. Cami duvarına kirletmişti, şimdi içine…
Bugün çağını okuyan, Müslümanların içinde bulunduğu ve sürüklendiği durumu gören, İslam coğrafyasının başına gelen ve gelmesi muhtemel tehlikeleri gören, gerekli uyarıları açık-yüreklilikle, ilahi buyruklar ve medeniyet değerlerimiz ışığında yapan Prof. Dr. Haydar Baş var.
Kimliği, kişiliği, duruşu belli… Mezhebi (meşrebi) Sünni… Hanefi fıkhına göre yaşayan bir ilim adamı… Eserleri ortada… Hem kitap olarak ve hem de yetiştirdiği insanlar olarak…
Fikirleri açık ve net… Ne diyor Haydar Baş bey: "Bugün en büyük fitne, Ehl-i Beyt'e gönül verenlere 'Bunlar Şii'dir, Alevi'dir, Caferi'dir. Dolayısıyla sapıktırlar, kafirdirler, onlarla savaşırken ölenler şehittirler' denmiştir. Ey Müslümanlar! Haçlının safına geçip, din kardeşlerinize silah çekmeyiniz. Bir el ortalığı karıştırıyor. Bir tarafa Hak, öbür tarafa batıl diyor. O mezhep, bu mezhep var ama hepimizi birleştiren Ehl-i Beyt'tir, Kelime-i Tevhiddir. Birlik olup bâtılın önüne geçelim…'' (Meltem TV-Diyalog programı).
Haçlı ordusuna Müslüman milletimizden bölük hazırlamaya çalışanlar telaşlandı. Çanlarına ot tıkanmıştı. Zangoçlar devreye girdi…
"Ehl-i Sünnet dairesinden çıktı… Şii oldu…''
Hoppalaa… Sen kimsin? Ehli Sünnet kim? Kurban oldu senin başın Ehli sünnete… 'Ehli kıble tekfir edilmez' diyen sünnet ehlini dışladın. Allah'ı birleyen, kitabını tasdik eden, Muhammed'ine ve Ehl-i Beyt'ine aşık olanları, sevenleri bırakıp, Haçlının safına geçtin. Katar'dan, Suud'dan, Arap liginden haçlı ordusuna bölük bölük asker toplayan papazlarla beraber, sarıkla-cüppeyle, şalvarla sen de Türkiye'den adam toplamaya çalışanlara katıldın...
Zulmeden, işgal eden, namus kirleten, Kur'an yakan, kadınları çocukları katleden ABD hakkında kaç ayet, kaç hadis okudun cemaate?
Hilafet mevzuunu dilinize dolamışsınız… Size Ehl-i Sünnet imamları cevap versin:
İmam Azam Ebu Hanife Efendimiz hilafetle ilgili şunları söylüyor:
"Şamlılar bizi sevmiyor. Zira Hz. Ali ve Muaviye'nin saflarından birini iştirak etmemiz talep edildiğinde, biz ancak Ali'nin askerleri arasına katılırız diyoruz. Ehl-i hadis diye bilinenler, bizi sevmiyor. Zira biz Ehl-i Beyt'i seviyoruz. Ehl-i Beyt'e gönülden bağlıyız. Hilafetin Hz. Ali'nin hakkı olduğuna inanıyor ve savunuyoruz.'' (Bezzazi, Menakıb-u Ebu Hanife, s. 275, Darü'l-Kitabü'l-Arabi).
Hüccetül İslam İmam-ı Gazali (r.a) diyor ki:
"Hilafet hususunda hüccet bütün açıklığıyla ortaya çıktı ve konu aydınlandı. Cumhur (Müslümanların tamamına yakın çoğunluğu) Gadr-i Hum hutbesindeki hadisin metninde şeksiz süphesiz tam icma ve ittifak ettiler. Orada Resulullah (s.a.v) şöyle buyuruyor: 'Ben kimin idarecisi ve velisi isem, Ali de onun idarecisi ve velisidir.' Sakife'de icma hasıl olmuştur, derseniz, şüphesiz bu doğru değildir. İcma nasıl olsun ki? Hz. Abbas ve evlatları, Hz. Ali, zevcesi Hz. Fatıma ve evlatlarının hiçbirisi biat halkasında bulunmadılar. Dahası Sakife'de bulunanların bile çoğu muhalefet ederek oradan ayrıldılar." (İmam Gazali, Sirru'l-Alemeyn ve Keşf-i Ma Fi'd-Dareyn, s. 16-18, Millet Kütüphanesi).
Söz Ehl-i Beyt'e, Hz. Peygamber'in pak evlatlarına, torunlarına, Hz. Ali ve Hz. Fatıma evlatlarına ve sevenlerine yapılan haksızlıklara, zulümlere, hakaretlere gelince hemen, "Bu içtihada dayalı bir hususdur" deyip geçiliyor. Bu kadar basit mi? Günahı, hatayı, yanlışlığı, haksızlığı 'içtihattır' diye örteceksin; Ehl-i Beyt taraftarlarını "Şiadır=Ali'yi sevenler" diye cehenneme koyacaksın… Ehl-i Kitabı cennete (!)... Olur mu böyle şey?
Hulefa-i Raşidin Efendilerimiz… Allah (c.c.) onlardan razı olsun… Hilafette sıra belli: 1- Hz. Ebubekir Sıddık Efendimiz, 2- Hz. Ömer'ül Faruk (r.a), 3- Hz. Osman (r.a), 4- Hz. Ali (k.v.)…
Velayette ise, bir numara, şah-ı velayet Hz. Ali (k.v.)… Kim diyor? İmam-ı Rabbani (rahmetullahi aleyh):
"Bu yoldan (Kurb-u Velayet) vasıl olanların muktedası, reisi, o büyüklerin feyiz kaynağı Hz. Ali Murteza'dır. Allah ondan razı olsun. Bu şanı büyük mansup ona taalluk eder. Resulullah (s.a.v)'in mübarek ayağı, O'nun mübarek başı üzerinde gibidir. Hz.Fatıma, Hz.Hasan ve Hz.Hüseyin dahi, bu makamda onunla ortaktırlar'.' (Mektubat-ı Rabbani, c. 2, s. 1682).
Ehli Sünnetin muhterem gördüklerine saygı nasıl gerekli ise, Ehl-i Beyt anlayışının masum ve muhterem gördüklerine de saygı esastır.
Hz. Peygamber (s.a.v), Ehl-i Beyt'ini Nuh'un gemisine benzetmiştir. "Ona binen kurtulur, ondan ayrılan helak olur" buyurmuştur. Haçlıların safında, onlara sözcülük yaparak Müslümanlara savaş tamtamları çalanlar, kudretullaha toslamış, Hz. Peygamberi ve Şam'daki Ehl-i Beyt ruhaniyetini incitmiştir.
Bu nedenle şalvarının içine kafası sıkışanlar, kadın tacirliğine (tıpkı domuz çobanlığı gibi) düçar olmuşlardır…
Akademik cüppe taşıyan bir profesörün yakın geçmişte, "Şiiler sapıktır, Hristiyan ve Yahudilerden de kötüdür. Zira Yahudi ve Hristiyanlar cennete girebilir; ama Şiiler cehennemliktir'' dediğini duymuştuk. Bundan bir süre önce de sarıklı-cüppeli-şalvarlı bir hocanın, Suriye'ye cihad fetvasına tanık olduk. "Suriye Şiidir, onlar sapıktır, onlarla savaşırken ölenler şehittir'' demişti.
ABD ve batı önderliğindeki haçlı ordularının, Müslümanlara karşı başlatıp sürdürdüğü haçlı seferine su taşıyan, fetva yetiştiren ve toplumu hazırlayanları iyi tanımalıyız.
Sarıkları ve cüppeleri ile dolaşırlar. Ayetler ve hadisler okurlar. Ehl-i sünnetciliği kimseye bırakmazlar. Sadece bir şeklin içine koydukları idrakle, din (!) anlatırlar. Sürekli kategorize ederler: Sen sapıttın, sen günahkarsın, sen dinden çıktın, sen ehl-i sünnetten değilsin, sen Şiisin…
Onun mezhebinden meşrebinden değilsen, en ağır taassupla karşılaşırsın. Şalvarını giyer, ona benzersen kurtarırsın. İçinde takva, ihlas, samimiyet önemli değil… Şalvarının içinde bir dünya kurarsan ne ala.. Din (!) odur zaten…
Önlerine diyalog dosyaları gelir… "Ahir zaman fitnesidir. Deccalin işidir. Hak ile Batıl karıştırılmıştır. Hz. Peygamber (s.a.v) dışlanmıştır. Ehl-i kitap cennetlik sayılmıştır…'' Elli tane takla atarlar… Önce "Biz diyalogcuları tanıyoruz, onlar halis muhlis müslümandır" derler. Sonra pabucun pahalı olduğunu anlar, diyaloğun ne vahim proje olduğunu söylemeye başlarlar… Derken bir anda çark eder, ta Amerika'ya, Pensilvanya'ya selam dururlar…
Irak, Afganistan, Tunus, Mısır, Libya işgallerinden sonra,haçlı orduları Suriye'ye girecektir. Ama ABD ve batı kendi askerlerinin değil,Mehmetçiğin oraya girmesini ister. Ancak Suriye Müslümandır. Şam mübarektir. Hanefi fıkhı uygulanmaktadır. Anayasasında "Dini İslamdır'' yazmaktadır.
Müslüman Türk kamoyunu, savaşa hazırlamak ve ikna etmek için "cüppeli tetikçiye" ihtiyaç vardır. Ve hemen meşhur fetva verilir: Suriye Şii'dir, katli vaciptir.
Tarihten alışkınız bu tiplere…
Şimdilerde şalvarlı cüppeliler zindan mektupları (görev icabı) yazmaya başladılar. Cami duvarına kirletmişti, şimdi içine…
Bugün çağını okuyan, Müslümanların içinde bulunduğu ve sürüklendiği durumu gören, İslam coğrafyasının başına gelen ve gelmesi muhtemel tehlikeleri gören, gerekli uyarıları açık-yüreklilikle, ilahi buyruklar ve medeniyet değerlerimiz ışığında yapan Prof. Dr. Haydar Baş var.
Kimliği, kişiliği, duruşu belli… Mezhebi (meşrebi) Sünni… Hanefi fıkhına göre yaşayan bir ilim adamı… Eserleri ortada… Hem kitap olarak ve hem de yetiştirdiği insanlar olarak…
Fikirleri açık ve net… Ne diyor Haydar Baş bey: "Bugün en büyük fitne, Ehl-i Beyt'e gönül verenlere 'Bunlar Şii'dir, Alevi'dir, Caferi'dir. Dolayısıyla sapıktırlar, kafirdirler, onlarla savaşırken ölenler şehittirler' denmiştir. Ey Müslümanlar! Haçlının safına geçip, din kardeşlerinize silah çekmeyiniz. Bir el ortalığı karıştırıyor. Bir tarafa Hak, öbür tarafa batıl diyor. O mezhep, bu mezhep var ama hepimizi birleştiren Ehl-i Beyt'tir, Kelime-i Tevhiddir. Birlik olup bâtılın önüne geçelim…'' (Meltem TV-Diyalog programı).
Haçlı ordusuna Müslüman milletimizden bölük hazırlamaya çalışanlar telaşlandı. Çanlarına ot tıkanmıştı. Zangoçlar devreye girdi…
"Ehl-i Sünnet dairesinden çıktı… Şii oldu…''
Hoppalaa… Sen kimsin? Ehli Sünnet kim? Kurban oldu senin başın Ehli sünnete… 'Ehli kıble tekfir edilmez' diyen sünnet ehlini dışladın. Allah'ı birleyen, kitabını tasdik eden, Muhammed'ine ve Ehl-i Beyt'ine aşık olanları, sevenleri bırakıp, Haçlının safına geçtin. Katar'dan, Suud'dan, Arap liginden haçlı ordusuna bölük bölük asker toplayan papazlarla beraber, sarıkla-cüppeyle, şalvarla sen de Türkiye'den adam toplamaya çalışanlara katıldın...
Zulmeden, işgal eden, namus kirleten, Kur'an yakan, kadınları çocukları katleden ABD hakkında kaç ayet, kaç hadis okudun cemaate?
Hilafet mevzuunu dilinize dolamışsınız… Size Ehl-i Sünnet imamları cevap versin:
İmam Azam Ebu Hanife Efendimiz hilafetle ilgili şunları söylüyor:
"Şamlılar bizi sevmiyor. Zira Hz. Ali ve Muaviye'nin saflarından birini iştirak etmemiz talep edildiğinde, biz ancak Ali'nin askerleri arasına katılırız diyoruz. Ehl-i hadis diye bilinenler, bizi sevmiyor. Zira biz Ehl-i Beyt'i seviyoruz. Ehl-i Beyt'e gönülden bağlıyız. Hilafetin Hz. Ali'nin hakkı olduğuna inanıyor ve savunuyoruz.'' (Bezzazi, Menakıb-u Ebu Hanife, s. 275, Darü'l-Kitabü'l-Arabi).
Hüccetül İslam İmam-ı Gazali (r.a) diyor ki:
"Hilafet hususunda hüccet bütün açıklığıyla ortaya çıktı ve konu aydınlandı. Cumhur (Müslümanların tamamına yakın çoğunluğu) Gadr-i Hum hutbesindeki hadisin metninde şeksiz süphesiz tam icma ve ittifak ettiler. Orada Resulullah (s.a.v) şöyle buyuruyor: 'Ben kimin idarecisi ve velisi isem, Ali de onun idarecisi ve velisidir.' Sakife'de icma hasıl olmuştur, derseniz, şüphesiz bu doğru değildir. İcma nasıl olsun ki? Hz. Abbas ve evlatları, Hz. Ali, zevcesi Hz. Fatıma ve evlatlarının hiçbirisi biat halkasında bulunmadılar. Dahası Sakife'de bulunanların bile çoğu muhalefet ederek oradan ayrıldılar." (İmam Gazali, Sirru'l-Alemeyn ve Keşf-i Ma Fi'd-Dareyn, s. 16-18, Millet Kütüphanesi).
Söz Ehl-i Beyt'e, Hz. Peygamber'in pak evlatlarına, torunlarına, Hz. Ali ve Hz. Fatıma evlatlarına ve sevenlerine yapılan haksızlıklara, zulümlere, hakaretlere gelince hemen, "Bu içtihada dayalı bir hususdur" deyip geçiliyor. Bu kadar basit mi? Günahı, hatayı, yanlışlığı, haksızlığı 'içtihattır' diye örteceksin; Ehl-i Beyt taraftarlarını "Şiadır=Ali'yi sevenler" diye cehenneme koyacaksın… Ehl-i Kitabı cennete (!)... Olur mu böyle şey?
Hulefa-i Raşidin Efendilerimiz… Allah (c.c.) onlardan razı olsun… Hilafette sıra belli: 1- Hz. Ebubekir Sıddık Efendimiz, 2- Hz. Ömer'ül Faruk (r.a), 3- Hz. Osman (r.a), 4- Hz. Ali (k.v.)…
Velayette ise, bir numara, şah-ı velayet Hz. Ali (k.v.)… Kim diyor? İmam-ı Rabbani (rahmetullahi aleyh):
"Bu yoldan (Kurb-u Velayet) vasıl olanların muktedası, reisi, o büyüklerin feyiz kaynağı Hz. Ali Murteza'dır. Allah ondan razı olsun. Bu şanı büyük mansup ona taalluk eder. Resulullah (s.a.v)'in mübarek ayağı, O'nun mübarek başı üzerinde gibidir. Hz.Fatıma, Hz.Hasan ve Hz.Hüseyin dahi, bu makamda onunla ortaktırlar'.' (Mektubat-ı Rabbani, c. 2, s. 1682).
Ehli Sünnetin muhterem gördüklerine saygı nasıl gerekli ise, Ehl-i Beyt anlayışının masum ve muhterem gördüklerine de saygı esastır.
Hz. Peygamber (s.a.v), Ehl-i Beyt'ini Nuh'un gemisine benzetmiştir. "Ona binen kurtulur, ondan ayrılan helak olur" buyurmuştur. Haçlıların safında, onlara sözcülük yaparak Müslümanlara savaş tamtamları çalanlar, kudretullaha toslamış, Hz. Peygamberi ve Şam'daki Ehl-i Beyt ruhaniyetini incitmiştir.
Bu nedenle şalvarının içine kafası sıkışanlar, kadın tacirliğine (tıpkı domuz çobanlığı gibi) düçar olmuşlardır…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Dr. Abdullah Terzi / diğer yazıları
- “Tüketim en büyük kaynaktır” / 11.12.2019
- Mesaj TV’ye kavuştuk / 06.12.2019
- NATO neye yarar ki? / 04.12.2019
- Haydar Baş Çin’de değil, Türkiye’de / 28.11.2019
- Erdoğan–Trump görüşmesi ve Sayın Baş / 16.11.2019
- ‘ABD bitmiştir’ / 01.11.2019
- Bu Meclis off! / 28.10.2019
- ‘Bağımsızlık güneşi doğuyor’ / 25.10.2019
- Kolay değil 18 yıl geçti… / 26.09.2019
- ‘Materyalizm ne saçma şey!’ / 19.08.2019
- Mesaj TV’ye kavuştuk / 06.12.2019
- NATO neye yarar ki? / 04.12.2019
- Haydar Baş Çin’de değil, Türkiye’de / 28.11.2019
- Erdoğan–Trump görüşmesi ve Sayın Baş / 16.11.2019
- ‘ABD bitmiştir’ / 01.11.2019
- Bu Meclis off! / 28.10.2019
- ‘Bağımsızlık güneşi doğuyor’ / 25.10.2019
- Kolay değil 18 yıl geçti… / 26.09.2019
- ‘Materyalizm ne saçma şey!’ / 19.08.2019