Sanal bahis bağımlılığı hepimizi tehdit ediyor
Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) "Davranışsal Bağımlılık" kapsamında sınıflandırdığı "Kumar Oynama Bozukluğu"nun sanal platformlardaki bu yeni ve kolay erişilebilir formu, ne yazık ki çağımızın en sinsi psikolojik sorunlarından biri olarak karşımıza çıkıyor.
Sanal bahis bağımlılığı, sadece finansal bir yıkım değil, bireyin zihinsel sağlığını kökten sarsan, profesyonel destek gerektiren karmaşık bir hastalıktır.
Bir eğlence aracı olarak başlayan bu süreç, bireyin kaygı, depresyon, stres veya sıkıntı gibi olumsuz duygusal durumlarından kaçış mekanizması haline gelir.
Bağımlı, kumarı bir rahatlama aracı olarak kullanırken, bu durum hızla kontrolden çıkar.
Bu yıkıcı döngünün merkezinde, gerçeği çarpıtan bilişsel çarpıtmalar yatar: "Kontrol bende," veya "bir sonraki bahiste kurtulacağım" inancı, acı verici gerçeği reddederek bağımlılığın devam etmesi için gerekli olan umudu sunar.
Bu durum, kişiyi sürekli yalan söylemeye, ilişkilerini bozmaya ve sosyal izolasyona sürükler.
Neyse ki, bu girdaptan çıkış mümkündür ve bağımlılık, bir irade zayıflığı değil, tedavi edilebilir bir hastalıktır.
Tedavi süreci, sadece kumar davranışını durdurmakla kalmaz; asıl olarak bu davranışın altında yatan travmaları, duygusal boşlukları ve yetersiz baş etme mekanizmalarını anlamayı ve iyileştirmeyi hedefler.
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) bu süreçte en etkili araçtır; kişinin kumarı tetikleyen düşünce, duygu ve davranış zincirini kırmayı amaçlar.
Ayrıca Motivasyonel Görüşme, kişinin değişime olan inancını güçlendirirken, Aile Terapisi zarar gören aile sistemini onarmada kritik rol oynar.
İyileşme, kişinin kendi hayatını yeniden kontrol altına alma kararıyla başlayan ve uzman desteğiyle kalıcı bir değişime dönüşen bir süreçtir.
