"Sattı bizi Erdoğan"

AKP hükümetinin Amerika ve İsrail ile stratejik ortaklığı çerçevesinde etrafımızdaki ateş çemberi, daraldıkça daralıyor.BOP, etrafımızı sardı.Ankara tarafından, Kuzey Irak'ta oluşturulan karton Kürdistan devletinin Türkiye tarafından tanınacağı taahhüdü veriliyor... Hatta, Kürdistan devletinin kurulması için bize ne düşerse yaparız, deniliyor.Burunlarının ötesini göremeyenler veya başımıza geçirilen Amerikan çuvalından gocunmayanlar, "Ne var bunda; adam, Irak topraklarında karton devlet de kurar, kâğıttan hükümet de..." diyorlar. Ancak, işler o taraftan yürümüyor... AB ve Amerikan beslemesi kimi yerli diyalogcular ve etnik parselasyoncular, güneydoğumuzda meteliğe kurşun sıkan gariban vatandaşlarımızın kulağına "petrol maaşı" üfürülüyor. Alt kimlikli bazı aydın müsveddeleri, komşuda pişer bize de düşer nakaratıyla aguşlarını ovuşturuyorlar.Yakında, Irak'taki "kardeş kavgası, bölücülük ateşi ve karton devlet hevesi" sınırımızdan bu tarafa sıçratılırsa, faturasını kim ödeyecek?Yüce Milletimiz...BOP'un "nihai hedefi"nin sınırları cetvelle çizilmiş beş-on Ortadoğu ülkesi olduğunu farz edenler yanılıyor; BOP'un nihai hedefi, tarihi coğrafyasında potansiyel ağabeyliği ve asaleti her şeye rağmen hala capcanlı duran Türkiye'dir. AB ve Amerika'nın dümen suyunda politika izleyenler, kendi geleceğimize ve potansiyel liderliğimize kurşun sıkmaktadırlar.Amerika'nın kucağında veya Haçlı'nın ocağında madden ve manen beslenenler, bu vahim gidişatın dinsel, kültürel ve siyasal taşeronluğunu yapmaktadırlar. Türk milletinin bunları fark etmesi ne kadar hızlı olursa, üzerimizdeki risk o kadar azalır.AKP'nin AB'ci ve mandacı politikası sayesinde başımıza bir başka çorap da Kıbrıs'ta örülmektedir.Türk Milleti, AKP'nin KKTC'yi pazarladığının farkındadır ve bu yanlış hesabı AKP'li vekillerin yüzüne vurmaktadır. AKP'nin kurmaylarından Akif Gülle, Samsun'da Kıbrıs konusundaki eleştirileri insafsız olduğunu vurgulamaktadır. Gülle'nin sıkıntısı, milletten... Millet artık hesap sormakta, sokak ortasında vekilleri silkelemektedir.AKP'nin Kıbrıs politikası bellidir. AKP, Annan'cıdır. AKP'nin Kıbrıs politikası Milli değildir. Başbakan R. T. Erdoğan'ın açıkça ifadesiyle "AKP'nin misyonu Türkiye'yi ve KKTC'yi pazarlamaktır."İlk zamanlar AKP herhalde takiyye yapıyor diye düşünen vatandaş, Erdoğan'ın itirafından sonra şifreyi çözdü. Vatndaş şunu açıkça anladı: AKP'nin vazifesi her şeyimizi pazarlamaktır, milletin işletmelerini peşkeş çekmektir, vatanı satmaktır.Sadece anavatandaki milletimiz değil, yavru vatandakiler de anladı bu gerçeği. Biraz geç oldu ama oldu.  Nitekim bir zamanlar, AB hayali ve Kıbrıs politikası bağlamında Erdoğan'ı ve onun KKTC'deki versiyonu M. Ali Talat'ı yere göğe sığdıramayan gazeteler, şimdi AKP hükümetine ateş püskürüyorlar. Manşet ortak: Erdoğan bizi sattı.İnsanlık dışı, hukuk ve ahlak dışı ticari tecritin kaldırılması hususunda ABD numara çekti. AB de öyle. AB, mali yardım tüzüğüyle, doğrudan ticaret tüzüğünü birbirinden ayırdı. AB, KKTC'ye yapacağı yardımların kontrolünü Rum Kesimi'ne bırakan mali yardım tüzüğü onaylandı. Yani, KKTC'ye avucunuzu yalayın dedi.Kıbrıs Türkleri şimdi, "Sattı bizi Erdoğan, Erdoğan'ın son açıklamaları züğürt tesellisi. Kısacası parça parça satılıyoruz. Erdoğan'ın açıklamaları göz boyamak için söylenmiş sözler. Verilen tavizlerin ağırlığı bu şekilde örtbas edilemez. Türkiye, Rum vetosunun ertelenmesi adına Kıbrıs Türk halkının haklarının kurban edilmesine seyirci kaldı" diyorlar.AKP, KKTC hususunda da Amerika'dan medet umuyor. ABD aklıyla iş görüyor. ABD ise bölgeyi tarassut edecek güvenli yeni bir üs için iştah kabartıyor.Bütün bu olup bitenler, BOP'un birer parçaları... Yap-boz parçalarını birleştirdiğiniz zaman, ortada Türkiye kalmıyor.Çözümsüz, programsız ve ecnebiden dolma akılla işgören AKP bir müddet daha Ankara'da söz sahibi olmaya devam ederse veya AKP'den sonra yine bir başka Amerikancı-AB'ci Ankara'ya kapak atarsa Türkiye'nin yerinde yeller esmeye başlar.Bu bağlamda önümüzdeki günler, Türkiye için varoluş veya yokoluş günleri olmaya namzettir.