Sırp Şovenizmi, Miloşeviç'le beraber doruk noktasına ulaşmıştı. Büyük baskınlarla devamlı katliamlar yapılmaktaydı. Kısa zamanda 200-300 bin kişi kadar evlerinde ve sokaklarda, yakalandıkları yerlerde katledildi. Bosna toparlanana ve askeri bir güç oluşturuncaya kadar 3.5 yıl geçti. O zamana kadar ne ABD, ne de Avrupa'dan hiçbir ses çıkmadı, ta ki katolik Hırvatlara yapılan gizli Alman yardımı ve Müslümanların, can havliyle kurdukları Armiya adındaki askeri güçlerinin, zaferler kazanmaya başlayıncaya kadar bu amansız saldırılar devam etti. Sonunda biraz da Türkiye'nin gayretiyle, ABD'deki Camp David Anlaşması yapıldı. O zamana kadar ise tam 3.5 yıl Müslümanlara karşı uygulanan bu 20. asrın Jenosidi (soy kırım) devam etti. Yüzbinlerce insan katledildi. Yüzbinlercesi sakat kaldı veya tecavüz edildi. Sırplar kendi askerlerin Boşnak kadınlardan özel tecavüz kampları bile kurmuşlardı. Tarihte görülmemiş zulüm yıllarca devam etmişti. Milyonlarca Boşnak da, ülkeden dış ülkelere kaçarak canlarını kurtarmaya çalışmıştı.
Yeni Bosna Hersek Devleti
Sonunda uydurma bir devlet olarak, Bosna, Hırvatistan ve Bosnalı Sırplar idaresinde, üçlü idareli bir egemenlik kuruldu. Şu anda idarede bir Hırvat, bir Müslüman Boşnak ve bir Hristiyan Sırp bulunmaktadır. Üçlü idare böylece şu anda da devam etmektedir. Tabii ki bütün kararlar Müslümanların her zaman aleyhine olmaktadır. Çünkü genellikle iki Hristiyanın dedikleri olmaktadır. Bu anlaşmadan sonra oraya ve daha sonra Kosova'ya ve Makedonya'ya da askerleri yerleşmiş oldu. İşte artık ABD resmen 3. İmparatorluğunu ve üstünlüğü ilan etmişti.
11 Eylül hadisesi ve ABD'nin
dünyaya yayılması
Çin dev adımlarla ilerlemektedir. Doğu pazarlarının neredeyse tümünü eline geçirmek üzeredir. Avrupa ve Türkiye dahil tüm pazarlara hızla yayılmaktadır. ABD ise açık pazar kurallarını çok iyi bilmekteydi. Açık pazarın tabii kuralları şunu kabul etmektedir. Aynı nitelikle malların arasında daha ucuz olana "In" (kapılar açıktır), daha pahalısına da "Out" (kapılar kapalıdır) denmektedir. Bu değişmez kurallar ise, en fakir ülkelerin pazarlarından en zengin ülkelerin pazarlarına kadar dominant şekilde geçerli sayılmaktadır!
Irak'a yapılan hareket şekli
Mister Bush, kızgınlıkla acele ederek Irak savaşını güneyden başlattı. Ama ne yeterince araştırma, ne yeterince teçhizat da yaptırmadı. Tam etüt yaptırmadan çölden savaşa girdi.
Şehir içi savaşlarını hiç hesaba katmadı. İnsan gücünü ve maneviyatın değişmez vatan savunma kurallarını görmezlikten geldi. Üstelik Türkiye'ye kızıp kuzeydeki çıkarmasını da iptal etti. Kuzey Irak tamamen açık kaldı. Kurnazlıklarla, propaganda ve bildirilerle Irak askerlerini ve Irak milletini Saddam'dan ve kendi idarecilerinden ayırmaya çalıştı. Binlerce bomba yağdırdı. Şu anda ise bunun acısını çekmekte ve büyük kayıplar vermektedir.
Kuzey Irak tampon bölgesi ve Türkiye
Bunun yanında Kuzey Irak'taki tampon bölgede büyük bir boşluk vardır. Burası bizim için çok önemlidir. Orada Türkiye'ye karşı çok büyük komplolar hazırlanmaktadır.
Orada 33.000 şehidimize sebep olan PKK üslenmiş bulunmaktadır. Orada suni bir devlet kurulmuştur. Orada dünyanın her tarafından casuslar üslenmiştir. Orada ABD'nin kendi adalarında eğittiği binlerce casus ve komando mevcuttur. Kısacası orası bütün ihanetlerin kesiştiği noktaları oluşturmaktadır. Ama orası aynı zamanda, Türkiye'nin arka bahçesini oluşturmaktadır. Onun için Türkiye orasını kesinlikle boş bırakamaz, bırakmamalıdır. Orada Türkiye Cumhuriyeti'nin askeri ve istihbarat gücü muhakkak en güçlü durumda olmalıdır.
Kaldı ki Irak savaşı ve Saddam konusu o kadar önemli sayılmamaktadır. Önemli olan ondan sonra oralarda ne olacağıdır. Kuzey Irak, şayet istenmeyen bir şekle dönüşürse, Türkiye'nin bu bölgeden dolayı çok başı ağrıyabilir. Oraya çıbanbaşı suni bir devlet zaten kurulmuş durumdadır. O devletin, parası, parlamentosu, parlamenterleri, okulları ve birçok gayrı resmi özellikleri mevcuttur. Bunlar resmileşirse, oraya resmi ve diğer devletlerce tanınan bir devlet kurulursa ilerde Türkiye'de çok büyük fesatların kaynağını kolaylıkla oluşturabilir. Buna muhakkak mani olunması gerekmektedir.
Yeni Bosna Hersek Devleti
Sonunda uydurma bir devlet olarak, Bosna, Hırvatistan ve Bosnalı Sırplar idaresinde, üçlü idareli bir egemenlik kuruldu. Şu anda idarede bir Hırvat, bir Müslüman Boşnak ve bir Hristiyan Sırp bulunmaktadır. Üçlü idare böylece şu anda da devam etmektedir. Tabii ki bütün kararlar Müslümanların her zaman aleyhine olmaktadır. Çünkü genellikle iki Hristiyanın dedikleri olmaktadır. Bu anlaşmadan sonra oraya ve daha sonra Kosova'ya ve Makedonya'ya da askerleri yerleşmiş oldu. İşte artık ABD resmen 3. İmparatorluğunu ve üstünlüğü ilan etmişti.
11 Eylül hadisesi ve ABD'nin
dünyaya yayılması
Çin dev adımlarla ilerlemektedir. Doğu pazarlarının neredeyse tümünü eline geçirmek üzeredir. Avrupa ve Türkiye dahil tüm pazarlara hızla yayılmaktadır. ABD ise açık pazar kurallarını çok iyi bilmekteydi. Açık pazarın tabii kuralları şunu kabul etmektedir. Aynı nitelikle malların arasında daha ucuz olana "In" (kapılar açıktır), daha pahalısına da "Out" (kapılar kapalıdır) denmektedir. Bu değişmez kurallar ise, en fakir ülkelerin pazarlarından en zengin ülkelerin pazarlarına kadar dominant şekilde geçerli sayılmaktadır!
Irak'a yapılan hareket şekli
Mister Bush, kızgınlıkla acele ederek Irak savaşını güneyden başlattı. Ama ne yeterince araştırma, ne yeterince teçhizat da yaptırmadı. Tam etüt yaptırmadan çölden savaşa girdi.
Şehir içi savaşlarını hiç hesaba katmadı. İnsan gücünü ve maneviyatın değişmez vatan savunma kurallarını görmezlikten geldi. Üstelik Türkiye'ye kızıp kuzeydeki çıkarmasını da iptal etti. Kuzey Irak tamamen açık kaldı. Kurnazlıklarla, propaganda ve bildirilerle Irak askerlerini ve Irak milletini Saddam'dan ve kendi idarecilerinden ayırmaya çalıştı. Binlerce bomba yağdırdı. Şu anda ise bunun acısını çekmekte ve büyük kayıplar vermektedir.
Kuzey Irak tampon bölgesi ve Türkiye
Bunun yanında Kuzey Irak'taki tampon bölgede büyük bir boşluk vardır. Burası bizim için çok önemlidir. Orada Türkiye'ye karşı çok büyük komplolar hazırlanmaktadır.
Orada 33.000 şehidimize sebep olan PKK üslenmiş bulunmaktadır. Orada suni bir devlet kurulmuştur. Orada dünyanın her tarafından casuslar üslenmiştir. Orada ABD'nin kendi adalarında eğittiği binlerce casus ve komando mevcuttur. Kısacası orası bütün ihanetlerin kesiştiği noktaları oluşturmaktadır. Ama orası aynı zamanda, Türkiye'nin arka bahçesini oluşturmaktadır. Onun için Türkiye orasını kesinlikle boş bırakamaz, bırakmamalıdır. Orada Türkiye Cumhuriyeti'nin askeri ve istihbarat gücü muhakkak en güçlü durumda olmalıdır.
Kaldı ki Irak savaşı ve Saddam konusu o kadar önemli sayılmamaktadır. Önemli olan ondan sonra oralarda ne olacağıdır. Kuzey Irak, şayet istenmeyen bir şekle dönüşürse, Türkiye'nin bu bölgeden dolayı çok başı ağrıyabilir. Oraya çıbanbaşı suni bir devlet zaten kurulmuş durumdadır. O devletin, parası, parlamentosu, parlamenterleri, okulları ve birçok gayrı resmi özellikleri mevcuttur. Bunlar resmileşirse, oraya resmi ve diğer devletlerce tanınan bir devlet kurulursa ilerde Türkiye'de çok büyük fesatların kaynağını kolaylıkla oluşturabilir. Buna muhakkak mani olunması gerekmektedir.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006