Saymakla bitmeyen nimetler yemekle biter mi?

İnsanların yaşam biçimlerini şekillendiren en temel öğe inançlardır. Bu inançlar, insanların yeme-içme-giyinme-barınma, aile ve sosyal hayattan, alış-verişinden devlet yönetimine kadar her alanı kapsayıcıdır. Bu gerçek ekonomi sistemleri için de aynen geçerlidir.  

Bu gerçeği Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş şöyle ifade eder;

"Her ekonomi modeli, onu ortaya koyan kültürün ve bakış açısının bir yansımasıdır. Kapitalizm, batı insanının meselelere bakış açısını yansıtmaktadır. 

Milli Ekonomi Modeli ise bize ait değerlerin bir açılımından ibaret olup, olaylara batı gözlüğü ile değil, Müslüman Türk insanının sahip olduğu ölçüyle çözüm getirmektedir."

Bu gerçeğin sahada yansımasını çok uzun yıllardır hem birey, hem millet, hem de devlet olarak yaşıyoruz.

Batı kültürüne göre dizayn edilmiş ekonomik kuralları çerçevesinde milletimiz hem madden, hem de manen çöküş noktasına getirildiği gibi devletimiz de iflas noktasında bulunmaktadır. 

İşin garibi ise devlet ve milletimizi iflasa sürükleyen bu sistemden söz sahibi kişilerce hâlâ medet aranması ve çare olarak görülmesidir. 

Bu yanlıştan bir an önce dönülmeli, kendimizle, milli-manevi değerlerimizle uyumlu ekonomik sistemi yani Milli Ekonomi Modeli'ni hayata geçirmeliyiz. 

Milli Ekonomi Modeli, inancımızda tamamen reddedilen ama insanımızın bir şekilde inandırıldığı, 'kaynaklar sınırlıdır' yalanını ortadan kaldırarak, Allah'ın (c.c) 'Benim nimetlerimi saymakla bitiremezsiniz' ilahi gerçeğinin ekonomik olarak açılımıdır. 

Yarattığı sadece insana değil her mahlûkun rızkına kefil olan ve 'Benim nimetlerimi saymakla bitiremezsiniz' diyen Allah'ın nimetlerini insanlar yemekle bitirebilir mi? Asla… 

Dünyadaki sorun paylaşım sorunudur. Bugün hem bizlerin, hem de insanlığın kaynak sorunu yoktur. Paylaşım ve tüketim sorunun vardır. 

Sayın Baş bu konuyu şöyle özetler; "Gerçekte artan dünya nüfusu bir tehlike değildir, kaynakların kıt olmadığından yola çıkılarak bu kaynaklardan optimal ve adilane bir şekilde herkesin istifade edeceği bir sistem hayata geçirmek mümkündür. Zaten Milli Ekonomi Modeli'nde yaptığımız da bundan ibarettir."

Bugün dünyada hem bireyler, hem de devletler arasında vahşice yaşanan paylaşım savaşları vardır. Şöyle bir etrafınıza bakın! Menfaatleri çatışan kişiler, kardeş, akraba, dost, arkadaş vs. tanıyor mu? Tanımıyor. 

Küresel güçler ve onların küçük uşakları da daha fazla kaynak, daha fazla güç için devletleri, milletleri yok etmekte hiçbir sakınca görmüyor. İşte Ortadoğu, işte Irak, işte Suriye!

Bu mealde Milli Ekonomi Modeli'nin hedefi, toplumu oluşturan bireylerin tamamını belli bir gelir düzeyine çıkartmaktır. Yani bireyin, kimseye muhtaç olmadan hayatını devam ettireceği bir asgari geliri temin etmektir.

Sömürgeci devletlerin paylaşım savaşlarını engelleyecek ve her devleti güçlendirecek formül ise 'Milli Para'dır.

Kendi emek ve değerlerinin karşılığı olarak bastıkları paraları devreye koyan devletler, yine kendi milli paraları ile ticaret yapmaya başladıklarında, maliyetli paranın yani Dolar'ın sömürüsünden kurtulacak ve ekonomik bağımsızlıklarını ilan edecekleridir. 

Bugün dünya nüfusunun yarısından fazlasının yaşadığı BRICS ülkeleri bu gerçeği kabul etmiş ve uygulamaya koymuşlardır. 

Takip ediyorsunuzdur! Kendini dünyanın efendisi sanan ABD, artık Çin malı bir telefon markası karşısında bile acziyete düşmektedir. 

Dün ABD'nin bir numaralı düşmanı Rusya iken bugün Rusya'nın yerini Çin almıştır ve bu düşmanlık ekonomi sahasında sürmektedir.

Ülkemizin de bir an önce vahşi batı kültürünün ekonomi yüzü olan kapitalizmden kurtulup, Milli Ekonomi Modeli ile birey ve devlet olarak bağımsızlığımızı ilan etmemiz şarttır.